“Biz Niye Birlik Olmuyoruz?”
İzmir’den emekli bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
UİD-DER’li yani sınıf bilincine sahip bir işçi olduğum için kiminle konuşsam konuyu sınıf siyasetine getirmeye çalışıyorum. UİD-DER ile yolu bir biçimde kesişen bütün işçiler de aynı şekilde davranırlar. Çünkü UİD-DER’li olmak her şeye sınıfımızın penceresinden bakmak ve sınıfımızın siyasetini yapmaktır. Çok iyi biliyoruz ki örgütsüz sınıf kardeşlerimiz “aman siyaset konuşmayalım” dediklerinde farkında bile olmadan burjuva sınıfın siyasetini yapmış oluyorlar. Burjuva siyasetçileri “biz sizin adınıza siyaset yapıyoruz, sizin siyaset yapmanıza gerek yok” diyerek onları destekleyip oy vermemizi propaganda ederler. Siyaset yapan yani hakları için mücadele eden işçileri ise çok kötü ve hatta terörist olarak gösterirler. Burjuvazinin medyası 1 Mayıs’ta meydanlara çıkan işçileri ve işçi örgütlerini kötü göstermek ve karalamak için her yolu dener. Hakları için greve ve direnişe başlayan işçilerin mücadelesini öyle çarpıtarak gösterirler ki kendilerini televizyonlarda gören işçiler bile şaşırırlar. Ama düne dek televizyon ekranlarında gördükleri yalan haberlere artık inanmaz olurlar.
Yaşı kemale ermiş ve sınıf mücadelesini doğru temelde kavramış bir UİD-DER’li, karşılaştığı gençlere “öğrendiğini öğretmeyen, kavradığını kavratmayan, kendisine verilen emeği başkasına vermeyen boş gevezelik eder” demiş. Bu sözler öylesine söylenmiş, boş ifadeler değildir. UİD-DER’i kuran işçiler, gerçek manada işçi sınıfının bağrında ve mücadelenin içinde olan, sınıf temelinde örgütlenmiş işçilerdir. Elbette UİD-DER çatısı altında sınıfımızın siyasetini ve tarihini doğru temelde kavradığımız için karşılaştığımız ve tanıştığımız bir sınıf kardeşimizle neyi nasıl konuşacağımızı gayet iyi biliyoruz. Yani öyle pat diye “gel seninle siyaset konuşalım” diye lafa dalmıyoruz. Çünkü bir zamanlar bugün örgütsüz olan sınıf kardeşlerimize yaptığı gibi burjuvazi bizim de beynimizi çöp yığını ile doldurmuştu. Bu çöp yığınından arınmamız için bizden evvel sınıf mücadelesi içinde yerlerini alanların bize ne denli büyük emekler verdiğini biliyoruz ve asla unutmuyoruz, unutmamalıyız. Sınıfımıza ve kendimize güvenimizin temel dayanağı örgütlü olmamızdır. Bundan ötürü her temas ettiğimiz sınıf kardeşimizi geniş ailemizin bir üyesi olarak görüyoruz. “Aman siyaset yapmayalım” diyen bir işçi kardeşimizin gerçekte burjuvazinin siyasetini yaptığını da ayna tutar gibi kendisine gösterebiliyoruz. Doğru temelde bir iletişim kurabilmişsek tabi…
İşte bir süre önce tanıştığım bir işçi kardeşimizin durumu tastamam böyleydi. “Sigorta girişim 1997’de abim sayesinde başlatıldı. Ama benim 20 yılımı yediler. ‘Birini öldür cezası yok’ deseler 20 yılımı yiyenlerin başındakini öldürürdüm. Ama siyaset konuşmak istemiyorum” dedi öfkeli bir halde. Ben de “biz işçilerin siyasetinden anladığımız birlik olmamızdır” dedim. O da “bak şimdi, birlik olmak dedin aklıma getirdin. Ben 6 yıl önce Metro markette çalışıyordum. Bütün arkadaşlarla bir aile gibi olmuştuk. Evime çok yakındı, 20 metre kadar. İşyerinin servisi yoktu. Evi uzak olanlara yol parası veriliyordu. Bir kadın arkadaşa ise ne yol parası ne de AGİ veriliyordu. Bu kadın arkadaş çoğu zaman birimizden yol parası istiyordu. Yol parası ve AGİ’si verilmediği için sürekli sızlanıyordu. Ama gidip müdürle konuşmayı da göze alamıyordu. Bir gün ben ‘ya biz neden birlik olmuyoruz. Hep beraber gidip müdürle neden konuşmuyoruz?’ dedim. Hepimiz toplanıp müdürün yanına gittik. Müdür bizi toplu halde karşısında görünce afalladı. Arkadaşın yol parasını ve AGİ’sini almıştık. Ama kötü olanı neydi biliyor musun? Kendisi için gittiğimiz arkadaş bizimle gelmemişti. İşten atılma korkusundan müdüre ‘benim haberim yoktu’ demiş. O zaman ona çok kızmıştık. Söylediğin çok doğru birlik olmak çok güzel bir şey gerçekten” diyerek o zaman yaptıklarını anlattı.
İşçi kardeşlerim, teknolojinin geldiği düzeyde her şeye birkaç tıkla ulaşabiliyoruz. Ancak durum öyle olsa da diğer yandan kendi sınıfının siyasetinden bihaber olan milyonlarca işçi kardeşimizin olduğunu çalıştığımız işyerlerine, mahallelerimize ve çevremize baktığımızda görüyoruz. Sınıfımızın bilincine sahip olan her işçi iyi bilir ki; sudan tuza, bezden gaza, ekmekten yağa her şey siyasidir. Unutmayalım, hiçbirimiz sınıf siyasetini rüyamızda görüp sabah kalktığımızda değişip dönüşmedik. Birilerinin bizlere sabırla emek vermesi sayesinde örgütlüyüz. Sınıf siyasetini kavrayamayıp örgütsüz işçileri “cahil” yerine koyanlardan, “bu çağda bu cehalet” diye üst perdeden bağırıp çağıranlardan sınıf temelinde bir tutum beklemek ölülerin dirilmesini beklemek denli yersizdir. Bize düşen “sen yolunda yürü” diyen ustalarımızı dinleyip sınıfımızın mücadelesi yolunda yürümek, yol kenarında duran işçi kardeşlerimizi de sınıfımızın siyasetine kazanmak için emek vermeye devam etmektir.
Son Eklenenler
- Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmelerinin ardından işten atılan Polonez işçilerinin işlerine sendikalı olarak geri dönmek için başlattıkları direniş kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler, fabrika önünde mücadelelerini sürdüren Polonez işçilerine...
- Afrika’nın en kalabalık ülkesi Nijerya’da işçi ve emekçiler hayat pahalılığına karşı ayağa kalktı. Geçtiğimiz yıl hükümet akaryakıt sübvansiyonunu kaldırmış bunun üzerine hayat pahalılığı daha da artmıştı. Yaşam koşulları dayanılmaz hale gelen...
- DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikası Bursa Kestel’de örgütlenme faaliyeti yürüttüğü İbraş Kauçuk’ta 6 işçinin işten atılmasını protesto etmek için 2 Ağustosta basın açıklaması gerçekleştirdi. Kristal Yağ grevinin 52. gününde basın açıklaması...
- Bayramda ziyaretine gittiğimiz bir teyzemiz yıllar önce gençken tohumunu ektiği, büyüttüğü meyve ağaçlarından meyveler sundu bize. Kayısılar, dutlar, çeşit çeşit meyveler… Sonra bin bir emekle büyüttüğü meyve ağaçlarından tohumlar verdi. Verirken de...
- İşyerinde mola saatlerimiz sınırlı olsa da arkadaşlarla sohbet etme fırsatı yaratabiliyoruz. Geçenlerde çay molasındayken sokak hayvanları konusu açıldı. Bu konuda ne düşündüğünü sorduğum arkadaş şöyle dedi: “Tüm ailem ve ben malûm partiye oy...
- İzmir Kınık’ta domates üretimi yapan çiftçiler domatesi alan firmaların düşük fiyat dayatmasına karşı 31 Temmuzda traktörlerle eylem yaptılar. Daha önce 5 lira olarak belirlenen domatesin kilo fiyatının 1,8 liraya indirilmesi üzerine eylem kararı...
- Hatay İskenderun Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Befesa Silvermet fabrikasında Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlü işçiler, Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 26 Temmuzda greve çıktı. UİD-DER’li işçiler...
- Biz işçiler için hayat günden güne zorlaşıyor. Artan hayat pahalılığı her alanda kendini can yakıcı şekilde hissettiriyor. Düşük ücretler, iş bulma ya da işini kaybetme kaygısı işçileri strese sokuyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi hukuki olarak suç...
- Bugün ben 12 saat çalışmak zorundayım ama fabrikalarda en az 8 saat çalışan abilerim ve ablalarım da çoğunlukla kalan 4 saati isteseler de istemeseler de fazla mesai adı altında çalışarak geçiriyor. Yani çocuğuyla genciyle robota dönüştürülmeye...
- Patronların tek isteği işçiler hep çalışsın, çok çalışsın, hak hukuk aramasın, hatta bedavaya, ölümüne çalışsın. İşte bu açgözlü istekleri onları bir canavara dönüştürüyor. Neredeyse her gün “yok daha neler” diyeceğimiz haberler duyar olduk....
- İngiltere’de binlerce kişi ırkçı ve faşist yükselişe karşı “No Pasaran/Geçit Yok” şiarıyla 27 Temmuzda başkent Londra sokaklarına çıktı. İngiltere’de Tommy Robinson liderliğindeki faşist örgüt İngiliz Savunma Birliği’nin (EDL) düzenlediği mitinge...
- Kapitalist sistemin çelişkileri tüm dünyada derinleşmeye devam ediyor. Dev şirketler rekor kârlar açıklarken işçiler sefalet ücretlerine, gençler işsizliğe, geleceksizliğe mahkûm ediliyor. Emperyalist savaşın alevlerini daha da harlayan egemenler,...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez’de işçilerin sendika hakkı için mücadelesi sürüyor. Ancak işçilerin sendikal örgütlenme hakkını yok sayan şirket yönetimi önce baskı uyguladı, sonra işçileri işten attı, son olarak da 27 Temmuzda polisi işçilerin...