“Bu Düzen Merhametini de İstiyor Senden”
İzmir’den emekli bir işçi

Her görüp karşılaştığım bizim insanlarımızla, yani büyük insanlığın, yani işçi sınıfının insanlarıyla iki kelam etmek isterim ve o insanın sözlerini heybeme atarım. Yeri ve zamanı geldiğinde mücadele örgütümüz UİD-DER aracılığıyla hepinize ulaştırmaya çalışırım. Yazının başlığı UİD-DER aktivistlerinden bir mücadele arkadaşımıza aittir. Bu kardeşimiz aynı zamanda işyerinde ve sendikasında sınıf temelinde mücadelenin de taşıyıcısı, örgütlü bir işçidir.
Bu mücadele arkadaşımızı ilk tanıdığımda yirmili yaşlardaydı. Doğru bildiği yanlışlar, yanlış bildiği doğrulardan fazla olanlardan biriydi. Bektaşi’nin ifadesiyle yanlış bildiklerini zihninden bir tamam temizlemiş. İşçilerin bilinçlerine sınıf temelinde doğruların yerleşmesi için emek veren sınıf büyüklerimize pek çok şey borçlu olduğunun farkında hepimiz gibi. Sözleri, davranışları ve gündelik yaşamının kendisine verilen emeğe ve örgütlü bir işçiye yaraşır olduğunu gözlemledim. İşçi sınıfının örgütlü ve çalışkan evlatlarından biri olan bu arkadaşla geçtiğimiz günlerde birbirimizi biraz daha yakından tanıdık.
Birinin anlattıklarını dinlerken yıllar önce okuduğum bir kitaptan zihnimde kalan “dil düşüncenin evidir” sözleri aklıma gelir, buna “gözler de zihnin pencereleridir” diye eklemek lazım. Aynı zamanda hepimizin bildiği “gözler yalan söylemez” sözlerini düşünerek konuşanın gözlerinin ta içine bakarım. Kendisiyle yaptığımız bir sohbette sömürücü düzenin sahiplerinin, ezilenlerin dayanışma içinde olmasını engellemek için ellerinden geleni yaptıklarını anlattı. Devamındaki “bu düzen merhametini de istiyor senden. İstiyorlar ki biz birbirimize merhamet bile göstermeyelim. Örgütsüz işçiler hiç farkında olmadan kendisine bile yabancılaştırılıyor” vurgusu çok önemliydi.
Sevgili mücadele arkadaşımızla tanışmamızın üzerinden 15 yıla yakın bir zaman geçmiş. İnci gibi dişleri aynı, ağız dolusu gülüşü ise çok daha güzel olmuş. Bakışındaki netlikten ise örgütlü bir işçinin mutluluğu berrak biçimde okunuyordu.
Örgütlü olmaya ilk adımlarımızı attığımızda burjuva düzenin çocukluğumuzdan başlayarak beynimize yığdığı çöpleri temizlememiz öyle bir anda olmuyor. Örgütlü mücadele içerisinde ilerledikçe emekledikten sonra yürümeye başlayan bir çocuk gibi defalarca düşüp dizimizi kanatıyoruz. Ancak yürümenin mutluluğuna erişen çocuklar gibi, örgütlü olmanın mutluluğunun tadına varmaya başlıyoruz. Sonra? Dünyayı kendi gözlerimizle görmeye ve tahlil etmeye başlarız. Her şeye sınıfımızın gözünden bakarak örgütlü hafızamızdan yararlanarak cevap buluruz.
Bizler örgütlü birilerinin bize temas edip, emek vermeleri neticesinde sınıfımızın birer örgütlü neferi olduk. Dayanışmayı, yardımlaşmayı, paylaşmayı ve sınıf kardeşlerimize karşı her daim merhametli ve şefkatli yaklaşmayı öğrendik. Bu yaklaşımımız laf olsun diye değildir, onun yerine bir şey yapmak için değildir. “Gel, gir kolumuza! Tut ellerimizi, birlikte mücadele edelim. Tek başımıza, ne sen kurtulursun, ne de ben” demektir bu. Öyle ya “Kurtuluş Yok, Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz” sloganını öylesine, laf olsun diye haykırmıyoruz
Ben sevgili mücadele arkadaşımızın zaman içerisinde ne denli değiştiğine yakından tanık oldum. Bizler değişip dönüşerek sınıf mücadelesi içerisinde yerimizi alabildiğimize göre, bugün örgütsüz işçi kardeşlerimize de temas ettiğimizde onların da değişip dönüşeceğine eminim. Sınıf düşmanımız sömürücü düzenin efendilerine ve onların merhametsiz kapitalist sistemine karşı sınıf kinimiz, nefretimiz her gün artıyor. Kapitalist düzeni çoktan hak ettiği tarihin çöplüğüne atmadan insanın insan gibi yaşaması mümkün değil.
Son Eklenenler
- Toplumsal belleğin, işçi sınıfı mücadelesinin ve devrimci sanatın savunucularından, yönetmen ve senarist Ali Özgentürk, 15 Mayısta, 80 yaşında hayata gözlerini yumdu. Sinema tarihine unutulmaz eserler kazandıran Özgentürk, aynı zamanda işçi sınıfı...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele tarihimizin en önemli sembollerinden biri olan 1 Mayıs’ta “Yolumuz İşçi Sınıfının Yoludur!” diyen gençler olarak alanda yerimizi aldık. Bugünü...
- Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Abi, çok yönlü bir insandı. Öldüğünde geride sadece anılar değil, iz bırakanlardan, eserler bırakanlardan oldu. Onu ölümsüz kılan şeylerden biri, barış ve kardeşlik uğruna verdiği mücadeledir. İşçi sınıfının ve ezilenlerin...
- Konak Belediyesi işçilerinin grevine dayanışma için gittim. Orada çekilen bir fotoğrafı UİD-DER’li abime gönderdim. İlk kez grev yaşamış biri olarak başka bir greve destek verirken hissettiklerimi sordu. Anlattım. Zaten UİD-DER sitesini ve abimin...
- Almanya’da Volkswagen, Ford başta olmak üzere özellikle otomotiv sektöründe kitlesel işten atma saldırısı büyüyor. Metal işçileri ise bu saldırılara grevlerle ve sınıf dayanışmasıyla karşılık veriyor.
- Türkiye’de rejimin 19 Mart’ta başlattığı gözaltı ve tutuklama saldırısına karşılık düzenlenen kitlesel protestoların ardından 1 Mayıs’ta da “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları tüm...
- Büro Emekçileri Sendikası (BES) Türkiye genelinde birçok kentte eş zamanlı basın açıklamaları yaparak Ağustos ayında başlayacak 2026-2027 toplu iş sözleşmesi sürecine dair taleplerini açıkladı. İzmir Büyükşehir Belediyesine (İzBB) bağlı İZELMAN,...
- Tez-Koop-İş Sendikası 2025 yılı kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolünün bir an önce imzalanması ve işçilere alın terinin karşılığının verilmesi talebiyle 14 Mayısta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kitlesel basın...
- Soma Madenci Katliamının 11. yılında başta Soma’da olmak üzere çeşitli anma programları gerçekleştirildi.
- Bu 1 Mayıs’ta da her şeye rağmen alanlardaydık. “Yağmur Çamur Yağsa da Kış Kıyamet Kopsa da Biz Buradayız” dedik. İşçiler, emekçiler olarak, işçi sınıfının gençliği olarak alanlara çıktık. Biz de UİD-DER kortejinde Kadıköy’deydik. Yağmura ve soğuğa...
- 2025 1 Mayıs’ını büyük bir coşkuyla kutladık. Alanda olmak bana tarifsiz bir cesaret verdi. Binlerce işçiyle tek ses olmak, tek yumruk olmak en güzel duyguları yaşatıyor.
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu rüzgâr tribünleri için kanat üretimi yapan Amerikan menşeli TPI Compozit’in İzmir Menemen ve Çiğli’de bulunan fabrikalarında 13 Mayısta grev başladı.
- Somayı hatırlamak demek haksızlıklara, adaletsizliğe, sömürü düzenine karşı örgütlenmek demektir. Soma’yı hatırlamak demek hesap soracağımız günleri yakın eylemek için mücadele etmek demektir.