Çiftlik Bank: Yoksulların Sırtındaki Tezgâhlar
Kocaeli’den bir petrokimya işçisi

İnsanlık olarak büyük çalkantıların yaşandığı karanlık bir dönemden geçiyoruz. Gelişmiş olanlar dâhil tüm ülkelerde yaşam standartları düşüyor; işsizlik, gelecek kaygısı ve toplumsal huzursuzluk artıyor. Emekçi kitleler umutsuzlar, kaygılılar ve mevcut koşulların daha da kötüleşmesinden korkuyorlar. Korku onları endişe ve arayışa sürüklüyor. Kapitalist düzen işçi ve emekçi kitlelere aynı zamanda zengin olma hayalleri pompalıyor. Kısa yoldan zengin olma ve bireysel kurtuluş arayışları, Çiftlik Banak olayında olduğu üzere dolandırıcılara gün doğmasına neden oluyor.
Milli piyango, sayısal loto, at yarışları ve iddaa gibi şans oyunları hemen hemen her hafta oynanır. Elbette kıt kanaat geçinen işçilerin birçoğu da bu şans oyunlarını bin bir umutla oynar. Önce sonuçları beklemeye başlar: “Acaba büyük ikramiye bu sefer bana çıkacak mı? İddaa’da oynadığım maçlar gelecek mi? Acaba bahis oynadığım at yarışta birinci olur mu? ” Sonunda hep kaybederler. Çünkü bu tür sistemler işçi, emekçi kitlelerin parasını kapmak için kullanılan, başkalarının zengin olduğu tezgâhlardır. Şans oyunları isminin kullanılması yoksul işçilerde “sizin de şansınız olabilir, sizde kazanabilirsiniz” algısı yaratmak için seçilmiş sinsi bir tanımlamadan, bir örtüden başka bir şey değildir. Bir işçinin milli piyangodan kazanma olasılığı on milyonda birdir ancak. Somutta da bu tür oyunlar geniş yığınların katılım yaptığı kumar masalarıdır ve işçiler, çok düşük orandaki istisnayı katmazsak çoğunlukla bu masaların kaybeden oyuncusu olurlar. Çünkü kumarda hep oynatanlar ve en az riskle en çok parayı ortaya koyanlar kazanır.
İşçi ve emekçi kitlelerin emek vermeden kolay yoldan para kazanma, zengin olma hayaline kapılarak başvurdukları başka yöntemler de var. Bunlar çeşitli miktarlarda sermaye ortaya koyarak katılım ortağı oldukları saadet zinciri tarzında sanal veya öyle olmasa bile sürdürülebilir olmayan Çiftlik Bank, Anadolu Farm, Titan veya Amway, Oriflame ürünleri satışı benzeri sistemledir. Bazen de ancak büyük sermaye sahiplerinin çeşitli vurgunculuk yoluyla kazandığı, fazla parası olmayanların ise paralarını zenginlere kaptırdığı borsa gibi finansal yapılardır.
İsminin ne olduğuna bakılmaksızın Anadolu Farm, Titan, Amway veya bir başkası, bu organizasyonların işleyişi aynen şu şekildedir: Tepeden aşağıya bir piramit gibi inşa edilen, yukarısında bir kişi veya bir ekipten aşağıya doğru binlerce üyenin oluşturduğu bu yapılarda, yüksek kârlar vaat edilerek kandırılmış katılımcılar mevcuttur. Piramidin tepesinde durup bütün sistemi organize eden, dolandırıcılığı ve umut tacirliğini meslek edinmiş kişiler, göstermelik birkaç tesis açılışı yaparlar veya ürünün çeşitli medya kuruluşları ya da sosyal medya üzerinden reklamını yaparlar. Tabii devletin bürokrasisi de bu açılışlara katılıp boy göstermekten, hatta bu girişimler için teşvik vermekten geri durmaz. Ayrıca böylesi yüksek bir kârın mümkün olamayacağı bilindiği halde devletin yetkilileri, vatandaşın parasını toplayarak iş yapan bu sahtekârları zamanında denetlemediğinden, vatandaşı zamanında uyarmadığından, gerekli tedbirleri zamanında almadığından, yoksul emekçiler birazcık şüphelenseler de gerçekte olan bitenin farkına varamazlar. Ünlü oyuncuların da reklam unsuru olarak kullanılması, güveni daha fazla arttırır. Ayrıca topladıkları paraların bir bölümünü ilk etapta üyelere geri verip onlarda kazandıkları algısını yaratan dolandırıcılar, kısa sürede üyelerin güvenlerini kazanırlar. Daha çok üye kazandırana daha çok kâr vaadinde bulunarak üye sayısını binlere, on binlere hatta yüz binlere kadar ulaştıran tepedeki bu umut tacirleri, günün sonunda toplanan paraların büyük bir çoğunluğu ile yurt dışına kaçarlar. Arkalarında yatırdığı paranın çok az bir kısmını geri alabilmiş, kandırılmış yoksul emekçiler kalır. Güncel olması bakımından da Çiftlik Bank hadisesi bunun en çarpıcı örneklerinden biridir.
İşçi kardeşler; bu tür oyunların, sistemlerin hitap ettiği insanlar çoğunlukla fazla risk almadığını düşünerek para kazanmanın mümkün olduğuna inanan yoksul insanlardır. İşçiler, burjuvalara özeniyorlar ve bu tuzaklara düşüyorlar. Ama asıl gerçek şu ki onlar patronlar sınıfıdır, biz ise işçi sınıfıyız. Bizim yapabileceğimiz şeyler sınırlıdır. Biz yalnız emeğimizle para kazanabiliriz. Ayrıca mücadele vererek elde edebileceğimiz, büyütebileceğimiz ekonomik, sosyal ve demokratik hakların yanı sıra mücadele deneyimlerinden başka çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir miras yoktur. Patronlar sınıfı ise bizi sömürerek kârlarına kâr katıp servetlerini büyütür. Sonra da bu serveti ve kendi sınıf deneyimlerini çocuklarına miras bırakır.
Ne şans oyunları ne de saadet zinciri tarzlı sistemler; bu yollarla işçi sınıfı abat olmaz, bilakis bu sistemler işçilerin paralarını hortumlamak için onların sırtına kurulmuş tezgâhlardır. Sırtımıza kurulan tezgâhlara aldanarak, bu tezgâhların bir parçası olarak yoksulluğumuzun ve sorunlarımızın üstesinden gelemeyiz. Sömürü sistemi yıkılmadan yoksulluktan kurtuluş olmayacağını bilelim. Sorunlarımızı aşmak için örgütlenelim, sendikalaşalım, el ele verelim. Birlik olunca aşamayacağımız hiçbir zorluk yoktur.
Fransa’da Genel Grev
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...