Dayanışmanın ve Umudun Fotoğrafı
Gebze’den bir işçi-öğrenci

Geçtiğimiz günlerde daha iyi bir yaşama kavuşma umuduyla binlerce Faslı sınıf kardeşimiz İspanya’ya göç etti. Yukarıda gördüğümüz fotoğraf da bu göç esnasında İspanya kıyılarında çekilmiş. Fotoğrafta Luna Reyes adında bir gönüllü, büyük tehlikeleri aşarak İspanya kıyılarına ulaşan Senegalli bir emekçiye yardım ederek onu teselli etmeye çalışıyor. İnsanın sıcaklığını, yardımlaşma ve dayanışmanın güzelliğini yansıtan bu etkileyici fotoğraf kısa zamanda sosyal medyada gündeme oturdu. Sosyal medya üzerinden on binlerce emekçi “Teşekkürler Luna” etiketiyle halklar arasındaki kardeşliği ve dayanışmanın önemini içeren mesajlar yazarak bu güzel tutumu için Luna’ya tebrik mesajları gönderdiler. Fakat ne yazık ki, İspanya’daki aşırı sağcı gruplar içerisinden azımsanamayacak bir kitle de ırkçı ve cinsiyetçi yorumlar yazarak fotoğraftaki bu kucaklaşmaya tepki gösterdiler.
Çaresizlik ve acı içinde bulunan bir insana sarılmak en normal insan davranışlarından biridir. O nedenle fotoğraftaki bu kucaklaşmaya gösterilen tepki de hiç normal bir tepki değildir. Bir emekçi ancak burjuvazinin insanın vicdanını körelten zehirli ideolojisine hapsolmuşsa böyle bir tepki verebilir. Ezilen ve sömürülen emekçilerin birbirine sahip çıkmasını ve yardımlaşmasını istemeyen egemenler emekçileri milliyetçilikle zehirleyip başka halklara karşı düşmanlık yaratırlar. Savaştan ve sefaletten kaçıp kendilerine ve çocuklarına daha iyi bir gelecek kurmak için alın teriyle çalışan mültecileri, işsizlik ve yoksulluk gibi toplumsal sorunların kaynağı olarak gösterirler.
Toplumsal huzursuzluğun, işçi sınıfının kazanılmış haklarına saldırıların arttığı kriz dönemlerinde emekçi kitleler yaşadıkları sorunların nedenini daha çok sorgulamaya başlarlar. Fakat ne yazık ki toplumsal olaylara işçi sınıfının penceresinden bakamayan, burjuvazinin medya araçlarıyla beslenen örgütsüz işçiler burjuvazinin yalanlarına kanıp, mültecilere karşı kin ve nefret besleyebiliyorlar. Hâlbuki mülteci sınıf kardeşlerimize el uzatmak ve dayanışma içerisinde olmak işçi sınıfımız için her zamankinden daha da yakıcı bir öneme sahip. Çünkü çarkı bozuk kapitalist düzenin yarattığı emperyalist savaş, ekonomik kriz gibi sorunlar milyonlarca emekçiyi göç yollarına iterken onlara acıların en büyüğünü yaşatıyor. İşsizlik, açlık ve savaş gibi toplumsal sorunlardan en çok mülteci sınıf kardeşlerimiz etkileniyor ve bu sorunları en derinden yaşıyor. Binlerce mülteci büyük umutlarla çıktıkları göç yollarında yaşamını yitirirken, 10 binlercesi gittikleri ülkelerde polis şiddetine uğruyor ve ayrımcılıklara maruz kalıyor. Bu nedenle mülteci sınıf kardeşlerimizle daha sıkı kenetlenmeli ve yaşadıkları sorunlar için hep birlikte mücadele etmeliyiz.
Kapitalist düzen bizleri sınırlarla bölmeye ve kimliklerimizle ayrıştırmaya çalışsa da biz çok büyük bir sınıfın evlatlarıyız. Dünyanın neresinde olursak olalım, inancımız ya da derimizin rengi ne olursa olsun hüzünlerimiz de sevinçlerimiz de sorunlarımız da çıkarlarımız da ortaktır bizim. Hepimiz insan gibi çalışmak, hayatın güzelliklerini tatmak, eşit ve adil bir toplumda yaşamak isteriz. Fakat bu isteklerimiz insanın insanı sömürmesine dayanan kapitalist düzen altında gerçekleşemez. Savaşların, açlığın ve sefaletin olmadığı, sınıfların ve sınırların ortadan kalktığı, eşit ve özgür bir dünya ancak sosyalizm altında mümkün olabilir. Sosyalist bir dünyayı kurma mücadelesi ise ancak yapay ayrımları bir kenara bırakarak, işçi sınıfının birleşmesi sayesinde olacaktır.
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadelesi!
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...