Buradasınız
Ekim Şarkıları
9 Kasım 2020 - 00:20
Ekim Devrimiyle Rusya’da sömürü ve zulüm düzeni işçiler tarafından yerle bir edilmiş ve yaşam kökten değişmişti. Ancak Ekim’in sarsıcı etkileri Rusya’yla sınırlı kalmadı ve tüm dünyaya yayıldı. Savaştan bitap düşmüş, sefalet içinde yaşayan diğer ülkelerdeki işçi ve emekçiler de gözünü, kulağını Rusya’ya çevirmişti. Ekim Devrimi dünya işçi sınıfına umut olurken, bu süreçte Rus İmparatorluğunun yanı sıra Almanya, Avusturya, Macaristan imparatorluklarını da emekçi kitleler tarihin çöp sepetine attı. Dünya çapında, sömürüsüz ve savaşsız bir dünya özlemi olan sosyalizm rüzgârları esmeye başladı.
Alman egemenler de 1914’te işçi ve emekçileri milliyetçilikle zehirlemiş, kolay bir zafer ve parlak bir gelecek vaadiyle kandırıp savaşa sürmüşlerdi. Ama savaştı bu… Zafer ve refah değil ölüm, yıkım, acı, açlık, hasret ve nice kötülük getirmişti. Evlatlar babasız; gençler gözsüz, kolsuz, bacaksız; analar evlat acısı içinde, hasret içinde kalmıştı. Rusya işçi sınıfı bir devrimle iktidarı aldığında Almanya’da da işçi ve emekçiler hızla uyanmaya başladılar. Tıpkı Rus işçi kardeşleri gibi ekmek ve barış için, onları bu cehenneme sürükleyenlerden hesap sormak için ayağa kalktılar. Dinleyeceğimiz şarkıda Octoberklub adlı müzik grubu, Ekim Devrimini selamlıyor ve onun emekçilere nasıl umut olduğunu betimliyor.
UİD-DER’li işçilerden mesajlar: Sömürüsüz dünyanın yolunu gösterenlere selam olsun!
Şair ne güzel söylemiş:
“Ne geçmiş tükendi
Ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan
Denizlere çıkar sokaklar”
Geçmişi tüketmeyip ders çıkarabilenlere, sağlam durup bugünü mücadeleyle yoğuranlara, yenilenip yarına yürüyenlere selam olsun. Bozkırlardan denizlere çıkmak için kararlılıkla yürüyenlere selam olsun. Selam olsun Ekim Devrimini yaratanlara. Selam olsun 103’üncü yılında Ekim Devrimi’nin ışığıyla aydınlanan mücadeleci işçilere! Teşekkürler geçmişten bugüne işçilerin hafızası ve aktarma kayışı olan mücadele örgütümüz UİD-DER’e!
Kocaeli’den bir ofis işçisi
Sevgili dostlar,
Bizler Mersin’den genç işçiler olarak toplandık. Bu güzel yayın akışını takip ederek üzerine sohbetler ettik. Yüreğimiz coşku ile doldu. Çoğumuz Ekim Devrimi üzerine bu kadar ayrıntılı bilgilerle ilk defa karşılaştık. Sınıfımızın tarihinin önemli bir parçasını öğrendik. İşçilerin isterlerse ve örgütlenirlerse neleri başarabileceğini somut olarak gördük. Ekim Devriminin emperyalist savaşı nasıl sonlandırdığını idrak ettik. Ekim Devriminin gerçekleştiği süreçle bugün arasında ne kadar çok paralellik olduğunu öğrendik. Yeni Ekimler yaratmanın bizlerin mücadelesi ile mümkün olabileceğini derinden hissettik. Bu nedenle bu yayın akışında emeği olan tüm mücadele arkadaşlarımıza içten teşekkürlerimizi iletmek, tüm dostlarımızı selamlamak istiyoruz. Selam olsun şanlı Ekim Devrimini gerçekleştiren devrimci işçilere! Selam olsun onların açtığı yolda bugün yürüyen işçilere!
Mersin’den genç işçiler
Ekim Devrimi, dünya işçi sınıfına umut olmaya devam ediyor. Tam da bu nedenle egemenler, Ekim Devrimini unutturmaya, yok saymaya çalışıyorlar. Çünkü biliyorlar ki umut çok güçlü bir duygudur ve umudu olan insanlar yılgınlığa düşmez, pes etmez, yaşadıklarına “kader” deyip geçmezler. Değiştirmek için harekete geçer, mücadele ederler. Bizler, işçi sınıfının evlatlarıyız. Bizim sınıfımızın tarihinde sömürüye, yoksulluğa, adaletsizliğe, karşı çetin mücadeleler var. Daha güzel bir dünyanın özlemini çekmiş bizden önce yaşamış işçiler ve bu dünyayı kurmak için yol aramışlar. Kimi zaman yenilmişler ama kimi zaman da Ekim Devriminde olduğu gibi sömürücülerin iktidarlarını alaşağı etmişler. Zorbalık karşısında her zaman yeniden ayağa kalkmayı bilmişler. Çünkü o umut bir kez düştü mü yüreklere tohum misali, filizleneceği günü bekler sabırla. İşte Ekim Devrimi de yüreklerde saklı kalan ve filizleneceği günü bekleyen o tohumun adıdır. Bugün tüm dünyayı karanlığa boğan egemenlere inat, bizlere sömürünün olmadığı bir dünyayı, yepyeni yarınları kurma gücü veren bu umuttur. Bizler, Ekim Devriminden aldığımız güçle bu sömürü düzenini yok edinceye dek, “alanlara, fabrikaların tezgâhına, nasırlı ellere, bükülmüş bedenlerine çalışıp aç kalanların” umut ekmeye devam edeceğiz.
Gebze’den bir kadın metal işçisi
Kiminin elleri nasır tutmuştu.
Kiminin ise açlıktan bedenleri zayıflamıştı.
Bunca açlığa, yoksulluğa, zulmüne Çarın, boyun eğmediler.
Umudu kesmediler gelecek günlerden
Bir destan yazdılar, bu destanın adı 1917 Ekim Devrimiydi.
Selam olsun güzel günlere ışık tutanlara!
Esenyurt’tan bir genç kadın
İçinde yaşadığımız bu akıldışı düzen, başta biz işçi ve emekçiler olmak üzere insanlığın üstüne bir karabasan gibi çökmüş durumda. Emekçiler yoksulluk ve sefalet içindeyken muktedirler saraylarında hiçbir sorun yokmuş gibi, sefahat içinde yaşamaya devam ediyorlar. Bundan 103 yıl önce Rusya’da işçiler ve emekçiler “üreten bizsek yöneten de biz olacağız” diyerek muktedirleri alaşağı edip iktidarı ele aldılar. “Böyle gelmiş böyle gitmeyecek” diyen biz bugünün işçileri de geçmişin işçilerinin açtığı bu şanlı yoldan ilerleyerek mücadeleyi büyütüyor ve bir kez daha Ekim Devriminin 103. yılını saygı ile selamlıyoruz.
Sefaköy’den bir işçi
Yaklaşık bir asır önce gerçekleşen bu olay işçi sınıfı için dönüm noktası oldu. Zulme, baskıya, şiddete boyun eğmeyen halk örgütlenerek ve direnerek hakkı olanı aldı. Tarih boyunca kendine yapılan haksızlıkları sineye çekmeyen emekçiler gücünü hiçbir zaman tüketmedi ve tüketmeyecek.
Adana’dan bir lise öğrencisi
İşçilere ve emekçilere karşı zulüm maalesef hâlâ devam etmektedir. Buna “Dur!” demek ve yaptıklarımızın karşılığını almak bizim hakkımızdır. Geçmişte ve bugün burjuvaların kendi rahatları için işçilere ve emekçilere karşı zorbalığı devam ediyor ve birçok emekçinin ve işçinin ölümüne sebep oluyorlar. İşçiler 1917’de bunun farkına varmış ve bir örgüt oluşturarak haklarını savunmuşlar. Peki, biz neden hâlâ farkında değiliz? O zaman fark edelim ve karşı koyalım.
Adana’dan bir genç
Bundan 103 yıl önce, 1917’de işçiler patronların en büyük karabasanını, en korktukları şeyi yaptılar; kendilerine zulüm yaşatan Çarlık düzenini alaşağı ettiler ve dünyaya işçi iktidarının ve işçi demokrasisinin mümkün olabileceğini gösterdiler. İşçiler kurdukları Sovyetler sayesinde kendilerine dayatılan veya parlatılan değil, kendi istedikleri adayları seçebilmeyi, seçilen kişilerin maaşını ortalama işçi ücretinden yüksek olmayacak şekilde sınırlamayı ve gerektiğinde seçilenin geri çağrılıp başkasının görevlendirilmesini sağladılar.
Bugünse dünyada kapitalizmin krizi en üst seviyede yaşanırken, birçok ülkede yapılan seçimlerde artık iktidardakilerin seçimle kolay kolay gitmediklerini görüyoruz. Kaybedenler gitmek bilmiyor, gelenler de kapitalizm altında işçi sınıfına daha fazla sömürüden başka bir şey sunmuyor. Ekim Devrimi burjuva demokrasisinden bin kat daha demokratik olan işçi demokrasisi alternatifini ortaya koyarak işçi sınıfına yolu göstermiştir. Yaşasın Şanlı Ekim Devrimi!
Kadıköy’den bir işçi
Bekleyin Ekim tekrar gelecek!