İşçi Bölgelerinde “Asgari Ücret Sefalet Ücreti Olmasın” Talebi Yükseliyor!

Hükümet asgari ücreti 1300 lira yapacağı vaadinde bulundu. Tüm işçilerin seçimlerden bu yana gözü kulağı yapılacak olan zamda. Ama daha asgari ücrete zam yapılmadan aylar önce birçok şeye zam yapılmaya başlandı. Pek çok gıdanın fiyatları fırladı. Meselâ etin fiyatı her gün artıyor. Birçok yerde ekmeğin fiyatı 1 lira 25 kuruş oldu. Kullandığımız elektriğin, suyun miktarı bir önceki aylara oranla aynı iken ödediğimiz faturalar yükseldi. Hükümetin vaat ettiği zam daha biz işçilerin cebine girmeden, birçok şeyin fiyatı artmaya başladı bile. Yani biz işçiler daha asgari ücreti zamlı alamadan aylar öncesinden acısı bizden çıkmaya başladı. İşte kaşıkla verip kepçeyle almak da bu oluyor.
20 Aralık Pazar günü Pendik, Şirinevler, Esenyurt ve Gebze’de “Asgari ücret sefalet ücreti olmasın” talebiyle stantlarımızı açtık. İşçilere “Asgari ücrete 300 lira zam yapılacak, bu zam yeterli mi? Aldığınız ücret size yetiyor mu? Daha asgari ücrete zam yapılmadan birçok şeye zam yapıldı, belirlenen asgari ücret nasıl yeterli olacak?” sorularını sorduk. Konuştuğumuz işçiler 1300 liranın yeterli olmadığını, sırf ev kiralarının 600-700 liradan başladığını söylediler. İşçiler hükümetin üst üste yapılan zamlarla asgari ücrete yapacağı zammı geri alacağını söylediler. Sohbet ettiğimiz işçilerden bazıları ise AKP hükümetine güvenmediklerini, asgari ücreti vaat ettiği gibi 1300 lira yapacağına inanmadıklarını söylediler. Genç işçiler şu an ev geçindirmedikleri için aldıkları ücretin kendilerine yettiğini, ama ilerde evlenip ev geçindirmeye başladıklarında 1300 lirayla geçinebilmenin mümkün olmayacağını belirtiler. Bizler de işçiler olarak birlik olup asgari ihtiyaçlarımızı gerçekten karşılayabileceğimiz ücretler talep etmezsek, verilene razı olmak zorunda kalacağımızı anlattık. Taşeronlaştırmanın günden güne yaygınlaştığı, sosyal hakların yok edildiği, sefalet ücreti olan asgari ücrete mahkûm edildiğimiz, işyerlerinde iş güvenliğinin sağlanmadığı koşullarda çalışmak zorunda kaldığımızı anlattık. Bu sorunlara karşı örgütlenip bir araya gelemezsek bu koşullarda yaşamaya devam edeceğimiz üzerine sohbet ettik.
Çok sayıda işçi asgari ücretin ihtiyaçlarımızı gerçekten asgari düzeyde karşılayabilecek şekilde artabileceğine inanmıyor. Oysa mümkün, ama bunun için işçilerin bir araya gelip örgütlenmesi lazım. Sonuçta ücretlerin ne düzeyde olacağını patronlar ile işçiler arasındaki güç dengesi belirliyor. İşçiler birlik olur, bilinçli ve kararlı bir şekilde mücadele verirlerse güç dengesi işçilerden yana değişir ve o zaman patronlar ücretleri yükseltmek zorunda kalırlar. Mesele örgütlenerek güç dengesini işçilerden yana değiştirmektir. O zaman sadece ücretlerimizi yükseltmekle kalmaz pek çok hak elde ederiz. Bu sömürü düzenine karşı topyekûn mücadele etmeyi de öğreniriz.
Stant sırasında UİD-DER Kadın Komitesi’nden kadın işçilerin sohbet ettiği kadınlar “her işyerine kreş, gece vardiyası yasaklansın, doğum izni uzatılsın” taleplerinin çok haklı talepler olduğunu ve yaymak için çalışmak gerektiğini söylediler. Dövizlerimizi okuyan işçiler “çok haklısınız, doğru söylüyorsunuz” diyerek sorularını sormak ve sohbet etmek için yanımıza geldiler.
Egemenler bir yandan biz işçilerin hayat şartlarını günden güne zorlaştırırken, öte yandan da işçi sınıfını savaşların olduğu, bombaların patladığı bir dünyada yaşamaya mahkûm ediyorlar. Tüm bu koşulları değiştirebilmek için işçi örgütümüz UİD-DER bulunduğu her yerde işçileri bir araya getirmek için çalışmaya devam ediyor.
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...