Mikrofona Söylenecek ve Yapılacak Çok Şey Var
Bahçelievler’den bir büro işçisi
Türkiye’de yoksulluğun giderek arttığı bu günlerde emekçiler seslerini duyurabilmek için kendilerine farklı alanlar bulmaya çalışıyor. Su akar yolunu bulur misali toplumda biriken öfke nicedir sosyal medya üzerinden kendine bir alan buldu. Sokak röportajları ve sosyal medya, insanların tepkisini dile getirdiği mecralar oldu. İnsanların ekmek dahi alamayacak duruma geldikleri ortada. Haliyle insanların bir nebze de olsa seslerini duyurabilmek amacıyla yaptıkları sokak röportajlarının sayısı artmış durumda. İnsanlar içlerindeki öfkeyi dışa vurabilmek için adeta birilerinin kendilerine mikrofon uzatmasını bekliyor. Rejimin yalanlarına inanmadıklarını, iktidarın emekçiler için bir gelecek bırakmadığını korkusuzca dile getiriyorlar. İktidarın muhalif olan herkesi “terörist” ilan etmesine de artık kimse aldırış etmiyor!
İktidarın nicedir sosyal medyayı baskılamak istediği, bu doğrultuda çeşitli adımlar attığı ve önümüzdeki sürece dönük planlamalar yaptığı biliniyordu. Bu konu üzerine açıklama yapan Devlet Bahçeli, sosyal medyada yaşanan “dehşet verici, şiddet dolu kirlenme” nihayete ermeden sosyal medya hesabı kullanmayacağını ve bu konuda TBMM’de gündeme gelecek her “muhterem ve müstesna” konu teklifine de sonuna kadar destek vereceğini dile getirdi. Erdoğan da konuyu parlamentoya getirip bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını istediğini söyledi. Söylediklerinden de anlaşacağı gibi yapmak istedikleri tek şey baskıyı arttırıp toplumu daha da sindirmek.
Geçtiğimiz günlerde sokak röportajları yapan üç kişinin gözaltına alınıp ev hapsiyle cezalandırılması bunun açık bir örneği, bu doğrultuda atılan adımlardan biridir. Rejim emekçi kitlelerdeki öfkenin dışa vurmasını, rejime duyulan hoşnutsuzluğun açığa çıkıp yayılmasını istemediği için bu tür adımlar atıyor ve gözdağı veriyor. Amaç, topluma korku salmak, kitleleri pasifize etmektir. Ancak yineleyelim, su akacağı kanalı bulur. Ekonomideki gidişattan, rejimin çürümesinden ötürü ok yaydan çoktan çıktı. Rejimin tabanında uzunca bir süredir dikkat çektiğimiz erime, duygusal kopuş belirgin şekilde gözlemlenir hale geldi. Bu tür baskıların ve girişimlerin iktidarın bekasını ilelebet sağlayamayacağı aşikârdır. Nitekim gözaltına alınan gazetecilerden birinin eşinin “bu işi artık ben yapacağım” diyerek mikrofonu eline alması da bu açıdan anlamlıdır.
Siyasi ve ekonomik krizin ortasında debelenen rejim, geldiği çıkışsızlık noktasında emekçi kitlelere saldırmaya, toplumu korkutarak sindirmeye devam etmek isteyecektir. Ne olursa olsun iktidarı kaybetmemek için var gücüyle çalışacaktır. Çünkü pisliklerinin gün geçtikçe ortaya çıktığının, gözle görülür hale geldiğinin farkındalar. Bu bağlamda işçi sınıfının sesini daha da gür duyurabilmesi, bu gidişatı tersine çevirebilmesi için emek cephesini büyütmek gerekiyor. İşçi sınıfının mücadele örgütlerinin güçlenmesi, toplumun genelinin bağrında biriken öfkenin örgütlenebilmesi ve doğru kanala akıtabilmesi görevi omuzlarımızda duruyor. Bu köhne düzeni yıkacak güç ancak işçi sınıfının birliğidir.
Mücadele Etmek Gerek
İstanbul’da 3 m² Kiralık Oda
Son Eklenenler
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...