Buradasınız
Ekim’in İzinde: Yeni Bir Dünyaya Mecburuz
13 Kasım 2020 - 00:22
Sitemizde iki gün boyunca, 1917 Ekim Devriminin 103. yılı vesilesiyle, “İşçiler Devrim Yaptı, Ayaklar Baş Oldu” başlığı altında bir yayın akışı gerçekleştirdik. Bu yayın akışı boyunca okurlarımızdan çok sayıda, duygu ve umut yüklü mesajlar aldık. Bu mesajları bizzat yayın akışı içinde kullandık, yayınladık. Ancak yayın akışımız sonrasında da mesaj almaya devam ediyoruz. Aşağıda çeşitli kent ve bölgelerden okurlarımızın gönderdiği mesajlara yer veriyoruz.
Nehirler Hep Durgun Akmaz, Çağlayıp Coşar, Yıkıp Geçer
Bundan 103 yıl önce işçi sınıfı yüzyılların suskunluğunun sonunda, kibirden hindi gibi kabaran Çarı ve onun düzenini yıkıp çöpe attı. Çar öylesine körleşmişti ki “böyle gelmiş, böyle gider” diye düşünüyordu. Çar düşündüğü gibi yaşıyor, yaşadığı gibi düşünüyordu. Çarlar yüzyıllardır köylünün sırtındaki kamçıydı. Ama onlar kendilerini tanrının Rusya’nın başına getirdiği koruyucu, koca Rusya’daki milyonların çar babası olarak görüyorlardı. İşçiler, köylüler, askerler birlik olup devrim yapmadan önce, Çar’ın devrilip gideceğini rüyasında gören bir baldırı çıplak uyandığında buna inanamaz, belki de dudakları uçuklar, kamçıyı sırtında hissederdi. Hal böyle olduğu için Çar da devrilip gideceğini hiç düşünmemişti. Çar’a göre nehirler hep durgun akacaktı. Ancak yüzyıllar boyunca suskun olan baldırı çıplaklar günü geldiğinde, sel olup engelleri aşarak eskiyi yıkıp yeniyi kurabildi. İşte 103 yıl önce Rus işçi sınıfı, köylüler ve askerler, Bolşeviklerin liderliği ve öncülüğünde bunu başardılar. Tam manasıyla ayaklar baş oldu, başlarsa ayağa düştü ve yok oldu.
Bugünün saraylıları çarlardan hiç farklı değiller. Amerika’dan Türkiye’ye, en bilineninden hiç bilinmeyenine, hepsi aynı çar gibiler. Çar gibi yaşıyor, çar gibi düşünüyorlar. “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek birbirleriyle yarışıyorlar. Açlara, yoksullara, işçilere tepeden bakıyorlar. Aynı egemenler, korkuları nedeniyle ezilenlerin en basit eylemlerini bile yasaklar ve baskılarla ezmeye çalışıyorlar. Biliyorlar, düzenleri kapitalizm tarihinde eşi görülmemiş bir kriz içinde. Ta baştan sosyalizm öcü ve düşman olarak zihinlerine bir virüs gibi işlenmiş Amerikan işçi ve emekçileri bile kapitalizmi eleştirerek, sorgulayarak meydanlarda haykırıyorlar: Siz yüzde 1’siniz, biz yüzde 99’uz! Varsın bugünün egemenleri Çar gibi kibirden çatlayadursun. Dünya işçi sınıfının örgütlü hafızası capcanlı ve nasırlı elleriyle sömürü düzenine mezar kazmaya devam ediyor. Yeni Ekim Devrimleri egemenlerin düzenine son verecek.
İzmir’den emekli bir işçi
Sitemizdeki yayın akışını büyük bir coşkuyla takip ettik. Devrimin nasıl ilmek ilmek örüldüğünü gördük okurken. Petersburg şehri işçiler tarafından inşa edilirken sadece şehir büyümüyor, işçi sınıfı ve onun mücadelesi de büyüyordu. Çar, Çariçe, burjuvalar, toprak sahipleri kibirlerinden burunlarının ucunu göremiyordu ama sonları hızla yaklaşıyordu.
Bugün de bir avuç insanın sefası için insanlığın %99’u cefa çekiyor. Ama öfkesi de büyüyor %99’un. Bu öfke geçmişte Ekim Devrimiyle Çarlığı yıktı, bugün Amerika’da, Avrupa’da heykelleri deviriyor. Yarın kapitalist düzeni yerle bir edecek! Ekim Devrimi gelecek günlere olan inancımızı arttırıyor. Yeter ki mücadele edelim, örgütlülüğümüzü büyütelim.
Ankara’dan bir sağlık işçisi
Bir Çocuğun Haykırışından Ekim Devrimine
Buz gibi kaldırım taşına oturmuş, dilenen bir çocuk düşünün. Yanından kalabalıklar geçiyor. Çocuk hiç yokmuş gibi devam ediyoruz yolumuza. Ne var ki birlikte yürüdüğüm küçük kızımın çocuk gözleri henüz alışık değil bu manzaraya. O an başladı sorular sormaya:
- Anne neden o burada oturmuş?
- Anne o neden okula gitmiyor?
- Üşümüyor mu?
- Peki, annesi nerede?
İnanın kızımın soruları beni fazlasıyla utandırmıştı. Ne desem saçma olacaktı. Sözcükler hep yarım kalıyordu. Ama halimden anladı. Yol boyunca bağıra bağıra içinden geldiği gibi şiir okudu. Hayretler içinde kalmıştım, bir şiir üretmişti:
Haydi, dünyayı kurtaralım.
Çocuklar okula gidecek.
Anneler işe gidecek.
Haydi, dünyayı kurtaralım.
Güçlü konuşalım, güçlü bağıralım.
Bu, çocuk yüreğinden kopmuş bir feryattı. Bu, bir şeyler yapılması gerektiğini anlatan bir çığlıktı. O günü tabii ki hiç unutmayacağım.
Çocuklarımızın bu kirli dünyada tertemiz yürekleri ile yaşaması gerektiğini biliyorum. Bu nedenle işçi sınıfımızın onur mücadelesi olan kavgamızın bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Bundan bir asır önce işçi sınıfı şanlı kızıl bayrağını tarihin ortasına dikmiş ve bize yol göstermişti. Bu mirasın bir parçası olmak ve çocuklarımızın sesine ses vermek adına;
Haydi, dünyayı kurtaralım.
Güçlü konuşup güçlü bağıralım!
Sefaköy’den UİD-DER’li bir anne
O gün geldiğinde
Yağmurun bir dili olacak kardeşim
Ateşin
Kurdun kuşun bir dili
Ekmeğin aşın
Yolun yoldaşın
Boy boy ekinlerin ve kumaşın bir
O gün geldiğinde
Her dilde adı bir olacak türkülerin
Toprağın, suyun ve güneşin adı bir
O gün geldiğinde
Sofralar kuracağız yeryüzüne
Bir ucundan diğer ucu görünmeyen sofralar
Bağdaş kurup oturacağız birlikte
Damağımızda aynı tatlar
Ve dilimizde aynı şarkılar o gün geldiğinde…
Ziya Egeli
İşçi sınıfımızın tarihinden besleniyor, bize miras bırakılan Şanlı Ekim Devrimini gururla anıyoruz. Görüyoruz ki işçi ve emekçiler tarih boyunca zulme hep başkaldırmış, sömürüye boyun eğmemiş, bizler de eğmeyeceğiz. Bolşevik işçilerin bizlere emanet ettiği meşaleyi geleceğe taşımaya devam edeceğiz. Ne mutlu şanlı tarihi yazanlara, ne mutlu onu geleceğe taşıyanlara! Kapitalizmi yıkacak, sömürüye son verecek işçi sınıfına selam olsun!
Bağcılar’dan bir kadın işçi
Mecburuz
Biz mecburuz yeni Ekimler yaratmaya.
Dünyanın Bütün İşçileri mecbur…
Masmavi gökler,
Toprağın yüreği,
Allı yeşilli kelebekler mecbur.
Mecbur
Yatağında kurumuş nehir.
Bulutlar, rüzgârlar ve yağmurlar mecbur…
Durdu duracak neredeyse yaşamın kalbi
Denizler
Dağlar
Ve ormanlar mecbur…
Mecburuz duyuyor musun beni? Mecburuz mecbur!
Kapitalizm çürüdükçe yeryüzündeki her şeyi de çürütüyor. Savaşların ardı arkası kesilmiyor. On milyonlarca insan haksız savaşlara kurban ediliyor. Dünya emekçileri nefes alamaz durumda. Milyonlarca insan açlık çekiyor ve açlıktan ölüyor. İnsanlık felakete sürükleniyor. Dünyanın, proletaryanın öncülüğünde büyük bir kurtuluş mücadelesine ihtiyacı var ve biz mecburuz buna. Bolşevikler ve Ekim Devrimi bu kurtuluş yolunun meşalesi olmaya devam ediyor.
Şan olsun Ekim’e!
Şan olsun Dünya Devrimine!
Adana’dan bir inşaat işçisi
Bir devrime an be an tanıklık etmek… Hem de insanlık tarihinin en şanlı devrimine… Sınıf tarihimizin sönmez meşalesi Ekim Devrimine… Bundan daha umut dolu bir şey var mı? İki gündür devam eden akış sayesinde her anımız umut doldu dostlar. Bazen öfkelendik, bazen tebessüm ettik. Ama umut yüreklerimizi yeniden ve yeniden ısıttı. Sınıfımızın tarihini, mücadele tarihimizi tekrar tekrar yaşadık… İstanbul’dan, Ankara’dan, Gebze’den, Adana’dan ve ülkenin dört bir yanından sınıf kardeşimiz meydanlara aktı. Mücadelenin kadınları yine en öndeydi. “Eşit İşe Eşit Ücret!” dedik. “Her İşyerine Kreş’” dedik. “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!” dedik. “Düşük Ücretlere, Uzayan İş saatlerine, Mezarda Emekliliğe Hayır!” dedik. Ama bunlarla yetinmedik. “Kapitalizm Çıkmazda, Çözüm İşçi İktidarında!” dedik. “Kahrolsun Emperyalist Savaş, Asıl Düşman İçeride!” dedik. “Dünya Yerinden Oynar İşçiler Birlik Olsa! Yaşasın Dünya Devrimi!” dedik. Ve daha nicelerini haykırdık hep bir ağızdan… Fabrikalar, atölyeler, sokaklar bütün her yer, mücadele ezgilerimiz, sloganlarımız, bildirilerimizle dolup taştı. Ve dört bir koldan yürüdük… Korku yok! Şüphe yok! Durup düşünmeye vakit yok! Cesaret var! Hüner var! Örgütlülük var! Her şey açık ve net: “Ya Biz Kazanacağız, Ya da Gene Biz!” Hem de nasıl yürüdük! Süleyman Hocamızın Haziran günlerini anlattığı gibi inanmış, örgütlü insanın cesaret ve kararlılığıyla yürüdük… Yürüdük asalakların düzenine son vermek için… Zalimlerin sarayını yıkmak için…
Evet, şu an tam da içinizden geçtiği gibi bunlar hayal değil. Yarın kadar gerçek ve yakın. Ama çalışmaya devam. Ama sabretmeye devam. Azimle ve inatla sınıfın içinde kök salmaya devam. Mücadele örgütümüz UİD-DER’in yaşam ve mücadele tarzını özümseyip büyütmeye devam… Bizlere bu duyguları yaşatan, mücadelemize emek ve gönül veren tüm dostlara yürekten selamlar, sonsuz teşekkürler. Devrimimizin 103. yılı hepimize yeniden kutlu olsun!
Ankara’dan genç bir işçi
Çeşitli işkollarından bir grup kadın işçi olarak bir araya geldik. İşçi sınıfının Rusya’da iktidarı ele alışını videolarla, şiirlerle, resimlerle adım adım anlatan “İşçiler Devrim Yaptı, Ayaklar Baş Oldu” yayın akışını izleyip, sohbetler ettik. Yayın akışını izledikçe bir yandan da o dönemle bu günleri kıyasladık. Kadın işçiler olarak içinde yaşadığımız düzenin biz kadınlara her alanda yaşattığı ağır ve baskıcı koşulları düşündükçe öfkelendik. Rusya’da kadın işçilerin erkek sınıf kardeşleriyle omuz omuza iktidarı ele almak için verdikleri mücadeleyi gördükçe mücadele azmimiz yeniden bilendi ve içimiz umutla doldu. Teknolojinin bu denli geliştiği koşullarda işçi sınıfının iktidarı eline aldığı ve bir dünyada biz kadın işçileri nasıl güzel günlerin beklediğinin hayalini kurduk. Ve hayallerimiz birbiri ardına şöyle sıralandı: Önce sosyalist bir toplumun inşasında biz kadınların emeğinin nasıl güzellikleri var edebileceğini düşledik. Sonra neler yapmak istediğimizin hayalini kurduk, mesela şöyle boylu boyunca uzanıp kuzey ışıklarını izlemek. Mesela denizin masmavi sularına dalıp ahtapotlarla birlikte yüzmek. Mesela uzayı görebilmek. Evet tüm bunlar ve daha fazlası biz kadınların hayali ve biz kadın emekçiler olarak hayallerimizin gerçeğe dönüşeceği günler için azimle mücadele etmeye devam edeceğiz.
Tuzla’dan emekçi kadınlar
Biz Ekim Devrimini merak edip öncesinde bununla ilgili internetten videolar izledik. Ama hazırlanan videoların Ekim Devrimini doğru tarzda anlatmadığını anladık. Sonra UİD-DER’in yayın akışını izleyince videolarla, resimlerle hazırlanan akışı çok beğendik ve etkilendik. Videolarla Ekim Devrimi kafamızda daha da canlandı ve orada kendimiz gibi gençleri görünce heyecanlandık. Günümüz dünyasında yaşanan sorunların o zaman da yaşandığını anladık.
Devrimin ayak sesleri egemenleri korkuya boğuyor!
Aydınlı’dan liseli gençler
Bugün kapitalistler bize işçi sınıfının tarihini unutturmaya çalışsa da biz işçiler UİD-DER’in yayın akışında da tekrar gördük ki 1917 Ekim Devrimi ve onun kazanımları bizlere işçi kardeşlerimizin bıraktığı büyük bir mirastır. Bizler bu mücadeleyi daha da büyütüp bugünkü işçi kardeşlerimizle zafere ulaştıracağız. Baskılar bizi korkutmasın, zincirlerimizden başka kaybedecek şeyimiz yok.
Ankara’dan bir kadın işçi
Dünyanın her yerinde işçi sınıfı kapitalizmin yarattığı kaos, acı ve gözyaşı içinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Yayın akışı içinde anlatılan kadın burlakların hikâyesi o haliyle bugün belki yok ama yıllar içinde burlakların kahırlı yaşamları şekil değiştirerek devam ediyor. Savaş, göç, kriz, açlık, yokluk, yoksulluk… İş cinayetleri, kadın cinayetleri, doğanın ve insanlığın mahvına neden olan kapitalizm insanlığa hiçbir zaman iyi bir gelecek vaat etmedi, etmeyecek de! Egemenlerin bu kadar baskıcı, otoriter olmalarının nedeni iyice çekilmez hale gelen düzenlerinin tehlikeye girmiş olmasındandır. Yayın akışı içinde yine denildiği gibi; biriken toplumsal öfkenin ne zaman, ne şekilde ve nerede patlak vereceğini kimse bilmiyordu. Bugün de kapitalizmde tablo benzerdir. İnsanlığa umut olan Ekim Devrimi bizlere nasıl bir yol izlememiz gerektiğini 1917 yılında gayet net göstermiştir. Bizlere bunu tekrar tekrar hatırlatan, geleceğe umut taşıyan, yaşanası güzel bir dünya kurmanın hayal olmadığını resimlerle, şiirlerle, videolarla ve sınıfımızın tarihiyle gözümüzde, hayalimizde tekrar yaşatan UİD-DER’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Bu karanlık tablonun ilelebet böyle devam etmeyeceği bilinciyle doluyuz. Gelecek güzel günlere olan inancımızı, mücadele ruhumuzu, birliğimizi ve sınıfımızın şanlı tarihini unutturmaya, yok etmeye egemenlerin gücü yetmedi, yetmeyecek! Yaşasın Ekim Devrimi!
Pendik’ten bir kadın işçi
Şan olsun 1917 Ekim Devrimine
1900’de Bir Kıvılcım çaktı
Koca karanlığın yüreğinde.
Ve
O kıvılcımla harlandı yürekleri proleterlerin.
Yerle bir edildi Çar’ın saltanatı
Kuruldu 17’de Gerçeğin iktidarı ve Sovyet’in.
Açıldı kapılar ardına kadar
Değişti kaderi
Dağların,
Denizlerin,
Ve toprağın…
Karanlıklar dağıldı.
Sarayların iktidarı en zayıf halkasından kırıldı.
Eyy 17 Ekim!
Şan olsun sana!
Şan olsun Proletaryanın Dünya Devrimine giden yoluna!
Ziya Egeli
Selam Olsun Sömürüsüz Bir Dünya Müjdeleyenlere!
Bir çocuğun gözyaşlarını silmek ve onun karnını doyurmak yanlış olabilir mi? Evlatları emperyalist savaşlarda ölmesin diye işçi anne ve babaların barış istemesi yanlış olabilir mi? Bir tarafta çarların, kralların, imparatorların saraylarında bolluk içinde yüzdüğü, diğer tarafta ise ayak takımı dedikleri işçilerin yoksullukla, açlıkla, bin bir türlü acıyla boğuştuğu bir düzeni yıkmayı istemek ne kadar yanlış olabilir? Kendi ellerimizle var ettiğimiz dünyada doyasıya yaşamak… “Mavi gök kubbenin altında ve bereketli topraklar üzerinde ne varsa bizim olacak” demek. Günümüzde işçiler ne zaman “yoksuluz” dese, “insan gibi yaşamak istiyoruz” dese düzenin efendileri ya bizi yok sayıyorlar ya da her türlü baskı politikasını ve şiddet yöntemini uygulamaktan geri durmuyorlar. Bize bu yeryüzü cennetinde cehennemi yaşatıyorlar. Bunu dünyanın sınırlı kaynakları insanlığa yetmeyecek diye değil, kendi çürümüş düzenleri ayakta dursun diye yapıyorlar. Hâlbuki biz işçilerin hünerli ellerinin yaptıkları tüm dünyaya yeter de artar bile. İşte 103 yıl önce Rus işçi sınıfı, bize böyle bir dünyanın kapılarının açılabileceğini Ekim Devrimiyle göstermişti. Selam olsun sömürüsüz bir dünya müjdeleyenlere! Selam olsun dünyaya barışın gelebileceğini kanıtlayanlara! Selam olsun kardeşi kardeşe düşman edenlerin tepesine bir balyoz gibi inen ve inecek olan işçi sınıfına! Selam olsun 1917 Ekim Devrimine!
Gebze’den bir petrokimya işçisi
İşçi Sınıfının Marşı: Enternasyonal
Çalışma Yaşamında Orman Kanunları