“Biz Niye Birlik Olmuyoruz?”
İzmir’den emekli bir işçi
UİD-DER’li yani sınıf bilincine sahip bir işçi olduğum için kiminle konuşsam konuyu sınıf siyasetine getirmeye çalışıyorum. UİD-DER ile yolu bir biçimde kesişen bütün işçiler de aynı şekilde davranırlar. Çünkü UİD-DER’li olmak her şeye sınıfımızın penceresinden bakmak ve sınıfımızın siyasetini yapmaktır. Çok iyi biliyoruz ki örgütsüz sınıf kardeşlerimiz “aman siyaset konuşmayalım” dediklerinde farkında bile olmadan burjuva sınıfın siyasetini yapmış oluyorlar. Burjuva siyasetçileri “biz sizin adınıza siyaset yapıyoruz, sizin siyaset yapmanıza gerek yok” diyerek onları destekleyip oy vermemizi propaganda ederler. Siyaset yapan yani hakları için mücadele eden işçileri ise çok kötü ve hatta terörist olarak gösterirler. Burjuvazinin medyası 1 Mayıs’ta meydanlara çıkan işçileri ve işçi örgütlerini kötü göstermek ve karalamak için her yolu dener. Hakları için greve ve direnişe başlayan işçilerin mücadelesini öyle çarpıtarak gösterirler ki kendilerini televizyonlarda gören işçiler bile şaşırırlar. Ama düne dek televizyon ekranlarında gördükleri yalan haberlere artık inanmaz olurlar.
Yaşı kemale ermiş ve sınıf mücadelesini doğru temelde kavramış bir UİD-DER’li, karşılaştığı gençlere “öğrendiğini öğretmeyen, kavradığını kavratmayan, kendisine verilen emeği başkasına vermeyen boş gevezelik eder” demiş. Bu sözler öylesine söylenmiş, boş ifadeler değildir. UİD-DER’i kuran işçiler, gerçek manada işçi sınıfının bağrında ve mücadelenin içinde olan, sınıf temelinde örgütlenmiş işçilerdir. Elbette UİD-DER çatısı altında sınıfımızın siyasetini ve tarihini doğru temelde kavradığımız için karşılaştığımız ve tanıştığımız bir sınıf kardeşimizle neyi nasıl konuşacağımızı gayet iyi biliyoruz. Yani öyle pat diye “gel seninle siyaset konuşalım” diye lafa dalmıyoruz. Çünkü bir zamanlar bugün örgütsüz olan sınıf kardeşlerimize yaptığı gibi burjuvazi bizim de beynimizi çöp yığını ile doldurmuştu. Bu çöp yığınından arınmamız için bizden evvel sınıf mücadelesi içinde yerlerini alanların bize ne denli büyük emekler verdiğini biliyoruz ve asla unutmuyoruz, unutmamalıyız. Sınıfımıza ve kendimize güvenimizin temel dayanağı örgütlü olmamızdır. Bundan ötürü her temas ettiğimiz sınıf kardeşimizi geniş ailemizin bir üyesi olarak görüyoruz. “Aman siyaset yapmayalım” diyen bir işçi kardeşimizin gerçekte burjuvazinin siyasetini yaptığını da ayna tutar gibi kendisine gösterebiliyoruz. Doğru temelde bir iletişim kurabilmişsek tabi…
İşte bir süre önce tanıştığım bir işçi kardeşimizin durumu tastamam böyleydi. “Sigorta girişim 1997’de abim sayesinde başlatıldı. Ama benim 20 yılımı yediler. ‘Birini öldür cezası yok’ deseler 20 yılımı yiyenlerin başındakini öldürürdüm. Ama siyaset konuşmak istemiyorum” dedi öfkeli bir halde. Ben de “biz işçilerin siyasetinden anladığımız birlik olmamızdır” dedim. O da “bak şimdi, birlik olmak dedin aklıma getirdin. Ben 6 yıl önce Metro markette çalışıyordum. Bütün arkadaşlarla bir aile gibi olmuştuk. Evime çok yakındı, 20 metre kadar. İşyerinin servisi yoktu. Evi uzak olanlara yol parası veriliyordu. Bir kadın arkadaşa ise ne yol parası ne de AGİ veriliyordu. Bu kadın arkadaş çoğu zaman birimizden yol parası istiyordu. Yol parası ve AGİ’si verilmediği için sürekli sızlanıyordu. Ama gidip müdürle konuşmayı da göze alamıyordu. Bir gün ben ‘ya biz neden birlik olmuyoruz. Hep beraber gidip müdürle neden konuşmuyoruz?’ dedim. Hepimiz toplanıp müdürün yanına gittik. Müdür bizi toplu halde karşısında görünce afalladı. Arkadaşın yol parasını ve AGİ’sini almıştık. Ama kötü olanı neydi biliyor musun? Kendisi için gittiğimiz arkadaş bizimle gelmemişti. İşten atılma korkusundan müdüre ‘benim haberim yoktu’ demiş. O zaman ona çok kızmıştık. Söylediğin çok doğru birlik olmak çok güzel bir şey gerçekten” diyerek o zaman yaptıklarını anlattı.
İşçi kardeşlerim, teknolojinin geldiği düzeyde her şeye birkaç tıkla ulaşabiliyoruz. Ancak durum öyle olsa da diğer yandan kendi sınıfının siyasetinden bihaber olan milyonlarca işçi kardeşimizin olduğunu çalıştığımız işyerlerine, mahallelerimize ve çevremize baktığımızda görüyoruz. Sınıfımızın bilincine sahip olan her işçi iyi bilir ki; sudan tuza, bezden gaza, ekmekten yağa her şey siyasidir. Unutmayalım, hiçbirimiz sınıf siyasetini rüyamızda görüp sabah kalktığımızda değişip dönüşmedik. Birilerinin bizlere sabırla emek vermesi sayesinde örgütlüyüz. Sınıf siyasetini kavrayamayıp örgütsüz işçileri “cahil” yerine koyanlardan, “bu çağda bu cehalet” diye üst perdeden bağırıp çağıranlardan sınıf temelinde bir tutum beklemek ölülerin dirilmesini beklemek denli yersizdir. Bize düşen “sen yolunda yürü” diyen ustalarımızı dinleyip sınıfımızın mücadelesi yolunda yürümek, yol kenarında duran işçi kardeşlerimizi de sınıfımızın siyasetine kazanmak için emek vermeye devam etmektir.
Son Eklenenler
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...