Büyüme ve Kriz
Zeytinburnu’ndan bir sağlık işçisi
Kapitalizmin tarihsel krizi gün geçtikçe daha da derinleşiyor. İktidarlar da krizin faturasını işçi sınıfına, emekçilere kesmek için uğraşıyorlar. Yoksulluk ve zenginlik arasındaki uçurum büyüyor. Öncelikle medya aracılığıyla kitleler gerçeklerden uzak tutuluyor ve bilinç çarpılmasına maruz bırakılıyor. Medyada, müreffeh bir gelecek için kitlelerin hükümetin bütün politikalarına destek vermesi gerektiği işleniyor. Savaş davullarını çalan hükümet milliyetçi söylemlerle kitleleri zehirleyip var olan sorunlarını görmelerini engelliyor.
Darbe girişiminden bu yana OHAL-KHK ile yönetilen Türkiye’de de biz işçiler yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Her türlü muhalefeti ezmek için çalışan hükümet artık ipini koparmış bir şekilde işçi sınıfının haklarına saldırmakta ve işçilerin kursağındaki lokmaya bile göz dikmektedir. Vergilerdeki aşırı zamların toplum tarafından tepki görmesi üzerine geri adım atmak yerine bu vergilerin “savunma harcamalarına” aktarılacağını söylemektedir. Türkiyeli egemenlerin savunma harcamaları diyerek neyi kastettiğini anlamak gerek tabi. Suriye’de süren emperyalist savaşın aktörlerinden biri olan Türkiye’nin saldırgan politikalarla sınır ötesi harekât için her fırsatı kullanacağı bilinmektedir. Biz işçilerin hiç bir çıkarı olmadığı halde savaşın faturasını bize yüklüyorlar ve bunu da milli mesele diye yutturmaya çalışıyorlar. Böylelikle milliyetçilikle zehirlenmiş kitleler rahatlıkla kandırılabiliyor. Türkiye rekor işsizlik oranlarının yanı sıra mali açıkların da zirvede olduğu bir dönemden geçiyor. Bu, kapitalizmin tarihsel kriziyle doğrudan ilişkili olup Türkiye de bu döngünün içindedir. Büyüyen gerçeklik açlık, işsizlik ve savaşlardır.
Kriz girdabı genişliyor ve daha da genişleyecek. Bizi yutmadan bu girdaba dur demeliyiz. Ürettikleriyle değil sömürüyle büyüyenlerin sonu, üreten emekçilerin elinden olacaktır. Yaşamak için çalışan biz işçilerin önünde tek gerçek ve tek büyütmemiz gereken nokta, örgütlü mücadele saflarıdır. Bu safların genişlemesi en mühim sorunumuzdur.
Çalıştıkça Ekmeğimiz Büyüyor!
Kimin İhtiyacı?
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...