Buradasınız
Meydanlarda Barış ve Demokrasi Talebi Yükseltildi

1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle Türkiye’nin çeşitli kentlerinde mitingler düzenleniyor. 31 Ağustos Pazar günü İstanbul, Urfa ve Mardin’de meydanlara çıkan binlerce kişi “Barış ve Demokrasi Kazanacak” şiarını yükseltti. Emekçiler, kadınlar, gençler, barış anneleri, siyasi partiler, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri bir araya gelerek savaşa karşı sloganlarla, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik taleplerini hep birlikte dile getirdi.
İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting alanına doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında “Savaşa Hayır Barış Hemen Şimdi”, “Filistin Halkı Yalnız Değildir”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”, “Savaşa Değil Emekçiye Bütçe” sloganları atıldı.
Barış ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşuyla başlayan mitingde İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri adına yapılan ortak açıklama, Türkçe ve Kürtçe okundu. Yaşamı boyunca bu topraklardaki barış, eşitlik ve demokrasi için mücadele etmiş Sırrı Süreyya Önder’in anılmasıyla başlayan açıklamada, 1 Eylül’ün tarihsel önemine vurgu yapılarak “İkinci Dünya Savaşı’nın Nazi Almanya’sının Polonya’yı işgaliyle başladığı bu gün, milyonlarca insanın hayatını kaybettiği en kanlı savaşın başlangıcıdır. İşte bu yüzden 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kabul edilmiştir” denildi. Savaşın halklar üzerinde yarattığı tahribata ve bugün Filistin’de yaşanan soykırıma dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Aylardır kuşatma altındaki Gazze’de, savaş ve soykırım suçu işleniyor. ABD’nin ve Batılı devletlerin açık desteğiyle İsrail tarafından hastaneler, okullar, mülteci kampları bombalanıyor. Soykırım, dünyanın gözleri önünde yapılıyor.” Suriye’deki savaş sürecine değinilerek geçici hükümetin, Dürzi ve Alevilere yönelik saldırılarına dikkat çekildi.
Türkiye’de Kürt meselesine yönelik inkâr ve imha politikalarının sürdüğü, tutuklamaların ve baskıların devam ettiği belirtilerek “Siyasi iktidar barış mücadelesinin geldiği noktaya rağmen muhalif kesimlerin özgürlüklerini tehdit altına alıyor. Hukuksuzluk ve baskının sürdüğü bir ortamda barışın ilerlemesi mümkün değildir” denildi. Kalıcı ve adil barışın ancak demokratik bir süreçle, tüm kesimlerin katılımıyla inşa edilebileceği vurgulanan açıklama, “Halkların güvenlik ve refah içinde yaşamasının tek yolu barıştır. Savaşsız, sömürüsüz bir dünya bizlerin elleriyle kurulacaktır. Herkesi bu umudu büyütmeye çağırıyoruz. 1 Eylül Dünya Barış Günümüz kutlu olsun!” sözleriyle sona erdi.
Ortak açıklamanın ardından DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanmasını ve kayyım uygulamalarını eleştiren Hatimoğulları, “Muhalefetin üzerindeki baskılar derhal son bulmalıdır. Seçilmiş belediye başkanları görevlerine iade edilmelidir, kayyumları ve muhalefete baskıyı kabul etmiyoruz” dedi. Kadınların barış mücadelesindeki rolüne dikkat çeken Hatimoğulları, şunları söyledi: “Barış mücadelesinin en önemli özneleri kadınlardır. En büyük bedeli Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri ödedi ve ödemeye devam ediyor. Acılı annelerin yüreği barışı en çok talep eden yürektir.” Emekçilere seslenen Hatimoğulları, savaş ve silahlanmaya ayrılan bütçenin emekçilerin alın terinden kesildiğini belirterek, “Barış sadece silahların susması değil; adalet, eşitlik, kardeşlik, özgürlüktür. Kalıcı barışı tesis etmenin tek yolu bunları tesis etmektir” dedi. Hatimoğulları’nın konuşmasının ardından Sırrı Süreyya Önder’in barışla ilgili konuşmalarından derlenen bir video izlendi.
UİD-DER: Yaşasın İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği!
İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, mitinge örgütlü, coşkulu ve disiplinli kortejiyle katıldı. Metal, petrokimya, sağlık, eğitim gibi farklı işkollarından işçiler; emekçi kadınlar, emekliler ve gençler UİD-DER’in “Emperyalist Savaşa ve Kapitalizme Karşı Yaşasın İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği!” pankartı arkasında bir araya geldi.
UİD-DER toplanma alanında kendi programını gerçekleştirdi, barış ve kardeşlik türküleri söyledi. Program boyunca emperyalist savaşların işçi ve emekçilere yıkım, yoksulluk ve ölüm getirdiği vurgulandı. Ukrayna’dan Gazze’ye uzanan savaş coğrafyasında işçi ve emekçilerin katledildiği, kentlerin bombalandığı, çocukların açlığa mahkûm edildiği ifade edildi. Bu zulme ve emperyalist savaşa rıza göstermenin kabul edilemez olduğu vurgulandı: “Bizlere bunları yaşatanlara öfke duymamak mümkün mü? Hangimiz gözlerini kapatıp bunlara sessiz kalabilir? Hangimiz haksız savaşları kanıksayıp normal yaşantısına devam edebilir?” Hiçbir savaşın kendiliğinden çıkmadığının vurgulandığı programda, emperyalist savaşın bir avuç sömürücünün çıkarları uğruna halklara dayatıldığı ifade edildi.
1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle pek çok kentte miting düzenleniyor. İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kadıköy'de gerçekleştirilen "Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış" mitinginde UİD-DER'li işçiler de yerini aldı. UİD-DER kortejinde "Yaşasın… pic.twitter.com/T00NHm6mIU
— UİD-DER (@uid_der) August 31, 2025
Programda milliyetçilik, militarizm ve ırkçılıkla halkların birbirine düşman edilmek istendiğine dikkat çekilerek “İster Rus ister Amerikalı egemenler olsun… İster Çin ister İsrail egemenleri olsun… İster Türk ister İranlı egemenler olsun… Savaşın nedeni kriz ve çürüme çağındaki kapitalizmdir, kapitalist egemenlerin hegemonya mücadelesidir. Emperyalist güçler dünyayı yeniden paylaşmak, rakiplerini geriletmek, rakiplerinin güçlenmesini durdurmak için savaşıyor ve dünyayı kana bulamaktan çekinmiyorlar” denildi. İşçi sınıfının, halklar arasında kardeşliği inşa etme sorumluluğunu taşıdığı vurgulandı. İsrail’in Filistin halkına yaşattığı soykırıma dikkat çekildi. Dünyanın birçok yerinde işçilerin, İsrail’in Gazze’deki 2 milyon Filistinliyi yerinden etme planına karşı protestolar düzenlediği ifade edildi. Ancak, egemen güçlerin bu kitlesel tepkilere rağmen İsrail’i yalnızca sözde kınayan açıklamalar yapmakla yetindiğinin altı çizildi.
Kürt halkının demokratik haklarının yıllardır yok sayıldığına dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi: “Kürt halkı demokratik hak ve özgürlüklerinden yıllar yılı mahrum bırakıldı. Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta, İran’da Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı tanınsın. Kürt sorununun barışçıl çözümü önündeki bütün engeller kaldırılsın. Kürt siyasetçiler, gazeteciler, aydınlar, belediye başkanları derhal serbest bırakılsın. Kürt dili üzerindeki bütün engeller kaldırılsın.” Program ve yürüyüş boyunca UİD-DER kortejinde “Kriz, Savaş, İşsizlik, Çözüm İşçi İktidarında”, “Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey” “Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği”, “Emperyalist Savaşa Hayır”, “Dünyaya Barış İşçilerle Gelecek” sloganları atıldı.
- Meydanlarda Barış ve Demokrasi Talebi Yükseltildi
- Başka Bir Gezegen Gibi
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Barış Mitingi Çağrısı
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...