Ezenlere Karşı Ezilenler Arasında Birer Köprüyüz
Küçükçekmece’den bir işçi
Bazı duyguları anlatmak gerçekten zor. Kuru kelimeler kifayetsiz kalıyor bazen. Ben de nereden ve nasıl başlasam sözlerime derken işçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet’in dizeleri imdadıma yetişti:
Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim akarsuyun
Meyve çağında ağacın
Serpilip gelişen hayatın düşmanı
Ümidin düşmanları, yani patronlar sınıfı, bizi gece gündüz çalıştırıp iliklerimize kadar sömürürken, kadın erkek, Kürt Türk, Alevi Sünni, kapalı açık diye ayırmıyorlar. Kısacası kapitalistlere üretim yaparken bütün işçilerin yan yana gelmesinde bir mahsur yok. Ama söz konusu mücadele etmek ve haksızlığa uğrayanın yanında durmak olduğunda hemen sokarlar araya nifak tohumlarını. Örgütsüz, bilinçsiz işçi ve emekçilere yaptırırlar bunu. Sermaye sınıfının temsilcileri ağacı bile kestirirler kökünden, gölgesinde oturup iki çift laf etmeyelim diye. Bilirler ki bir arada durmayan, birbirinin derdine derman olmayan, yaralarını birlikte sarmayan işçiler her dediklerini yapar, her söylenene kanar. Ama onlar çok da iyi bilirler ki bilinçlenen ve birleşen işçiler egemenlerin oyunlarını görür. İşçi sınıfının şairi Nâzım şiirinde onların düşmanlığını gösterir:
Bursa’da havlucu Recebe
Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman
Fakir köylü Hatçe kadına
Irgat Süleymana düşman
Sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman
Vatan ki bu insanların evidir
Sevgilim onlar vatana düşman
Biz de UİD-DER’li işçiler olarak Nâzımın dizelerinde anlattığını taşıyoruz, bilmeyen kardeşlerimize. Kör gözlere ışık, dilsize dil, sağır kulaklara ses oluyoruz. Biz UİD-DER’de birleşen, öğrenen, öğreten ve yürekleri mücadele ile çarpan işçileriz. İlk günkü kadar taze bilgimizle, geçmişin deneyimleriyle dolu sohbetlerimizle dolu dolu gidiyoruz işçi kardeşlerimize. Biz “Gelenekten Geleceğe” sağlam adımlarla yürümeye, işçi sınıfı kuşakları arasında aktarma kayışı görevini üstleniyoruz. Biz UİD-DER’de örgütlenen işçileriz, biliyoruz asıl düşmanımızı. Sadece bilmekle yetinmiyoruz, işçilerin ve emekçilerin de gözlerini açması için harekete geçiyoruz.
Biz biliyoruz ki dünyanın tüm işçileri kardeşiz. Bizi ayıran, bölen, düşmanlaştıran ise patronlar sınıfıdır. Patronlar sınıfı korkuyor bizden, örgütlü işçi sınıfının gücünden korkuyorlar. Bundandır bölüp parçalama çabaları.
Nâzım’dan aktarmaya devam edelim:
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına
Çürüyen diş, dökülen et
Bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler
Ve elbette ki sevgilim elbet
Dolaşacaktır elini kolunu sallaya, sallaya
Dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle, işçi tulumuyla
Bu güzelim memlekette hürriyet!
Bizler, tarihin deneyimlerini hafızasına kazıyan, geleceğe umutla ve kararlılıkla adım atanlar, biz dünyamızı istiyoruz. Sermayenin üstüne çöreklendiği, salyalarını akıta akıta, kanımızı döke döke kirlettiği dünyamızı, egemenlerden kurtarmak biz işçilerin ellerinde. Hiçbir şey kendiliğinden değişmeyeceğini bilerek, umutla ve inançla sınıfımızın şanlı tarihini anlatmaya devam edeceğiz. Bizim topraklarımız da mücadelelere şahit oldu. 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi bunun en büyük örneğidir. Nasıl korkup kaçmış patronlar İstanbul’dan? Asya ve Avrupa Yakası işçileri birleşmesinler diye köprüleri açtırmışlar korkularından.
Biz UİD-DER’liler patronlar sınıfının bölmeye çalıştığı işçiler arasında birer köprüyüz aynı zamanda. İşçilerin gücünü birleştirmesi için çalışan bir köprü. İnandığımız yolda köprü olmak için aramıza her gün yeni insanlarımız katılıyor, bağlarımız güçleniyor. Nice yiğit gençlerimiz bizimle aynı yolda yürüyor, yürüyecekler. Başaracağız, bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa diğer gün eninde sonunda mutlaka başaracağız.
İşçi Kadınların Pierburg Grevi
Son Eklenenler
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...
- Çalışma koşularımızın kötülüğünden, ücretlerimizin düşük olmasından ve genel sorunlarımızdan bahsederken “peki, bu durumda ne yapmalıyız” diye sorduğumuzda arkadaşlarımız kimi zaman “bu işyerinden bir şey olmaz” diyor.
- Yaşamlarımız ne pahasına çalınıyor? Ne pahasına aldığımız nefes bile çok görülüyor? Sermaye sınıfı rekor kârlar elde etsin, üretim maliyetleri düşsün, eğitim-sağlık gibi kamusal hizmetler birer kâr kapısına dönüşsün diye… Onlar hiç doymayan bir...