Kıdem Tazminatımız Gasp Ediliyor
Kıraç’tan bir işçi
Kıdem tazminatı konusu yine gündemimize girmiş durumda. Bu konu televizyonlarda, hükümet ve patronların dilinde sürekli “kıdem tazminatı yükü” olarak dillendiriliyor. Sanki kıdem tazminatı bu toplumun sırtında bir yükmüş gibi. Oysa çalışan herkes bilir ki, kıdem tazminatı biz işçiler için iş güvencesinin önemli bir parçasıdır. Neden önemli bir parçası diye soracak olursak, işverenler bir işçiyi işten atacakları zaman eğer ki birikmiş tazminatı olan biriyse işten atma konusunda biraz daha düşünmek zorunda kalıyorlar.
Gözünü para hırsı bürümüş olan patronlar bizim kıdem hakkımıza da göz dikmiş ve neredeyse 70 yıllık tarihi olan bir hakkımızı tarihe gömmek istiyorlar. Bu yaptıklarını süsleyip püsleyip biz işçilere de onaylattırmaya çalışıyorlar. Hatırlayalım emeklilik yaşı yükseltilirken, “işçiler çok erken emekli oluyor, emekliler de çalışıyor, çift maaş alıyor” diye öyle bir kampanya başlatılmıştı ki, herkes duruma razı gelir olmuştu. Kör olmayana şimdi acı durum ortada. Emekli olmak neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. İşin daha da acı tarafı ne yazık ki yaş 30’u geçti mi iş bulmak daha da zorlaşıyor.
İşçi kardeşler bu saldırı karşısında sessiz kalmayalım, biz sustukça saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Hatırlarsak eğer konut edindirme fonu ve tasarruf teşvik fonu adı altında yıllarca işçilerin ceplerinden paralar aşırdılar. Bu fonların akıbeti sizce ne oldu? İşsizlik fonu adı altında kurulan fonun durumu da ortada. İşten atılan işçilerin bu fondan faydalanmaması için bin dereden su getiriyorlar ve burada biriken paralar işverenlere peşkeş çekiliyor. Eminim ki bir noktadan sonra bu fon da diğer fonlar gibi ulaşamayacağımız bir noktaya varacaktır.
Kıdem tazminatı hakkımız da aynı bu şekilde gasp edilmek isteniyor. Yani bir fon oluşturulacak ve işten atılan işçilerin tazminatları bu fona devredilecek. Şimdi her yıla bir ay tazminat alırken, yasa değişirse emekli olduğunda ve her 20 yıla 6 maaş olmak kaydıyla tazminatını alacaksın. Tabii 65 yaşına kadar ölmeyip bir de üstüne bir başarı göstererek iş bulup 7 bin 200 gün olan sigorta primini ödeyebilirsen. Zaten bu tazminatı almanın temel iki koşulu var; birincisi 65 yaşına kadar ölmemen lazım, ikincisi bu yıllar içersinde tazminatı hak edecek kadar sigortalı çalışman lazım.
İşçi kardeşler, açıkça önemli bir hakkımız daha gasp edilmek isteniyor. Bu hırsızlık karşısında susmayalım ve bunların yalanlarına kanmayalım. Bizleri kandırmak için türlü yalanlar üreterek bizlerin de kıdem tazminatının gasp edilmesine seyirci kalmamızı istiyorlar. Neymiş, işten atılan herkes tazminat alamıyormuş, emekli olunca herkes bu tazminatı alacakmış falan filan. Yani özetle şöyle demek istiyorlar, “nah alırsınız bu tazminatı”. Peki, kıdem tazminatımız kalkarsa ne olacak? Bir kere işten atmak çok kolaylaşacak, işten atıldığın zaman ne kadar tazminat alırım acaba diyemeyeceksin, işsizlik daha ciddi boyutlara ulaşacak, senin cebinden kesilen paralar ne idüğü belirsiz kişilere peşkeş çekilecek ve önemli bir iş güvenceni kaybetmiş olacaksın.
Patronlar hükümeti bir taraftan “Türkiye hızla büyüyor, 2023’de dünyada 10. sıraya gireceğiz” diye böbürleniyor, diğer taraftan da işçi sınıfının birikmiş haklarına saldırıyı elden bırakmıyor. Büyümenin nasıl gerçekleşeceği de böylece açığa çıkmış oluyor. Kıdem tazminatı gaspı çalışan herkesi ilgilendiren, hatta gelecek işçi kuşaklarını ilgilendiren bir sorundur. Bu sorun karşısında sessiz kalmayalım. Bu hırsızlığı ve hırsızları mutlaka teşhir edelim. Daha da önemlisi mücadeledeki yerimizi alarak, daha geri durumdaki işçi arkadaşlara bu saldırının içeriğini ve tehlikesini anlatarak, onları da bu saldırı karşısında uyaralım. Sendikalı, sendikasız demeden tüm işçi kardeşlerimizi bu saldırı karşısında duyarlı olmaya ve mücadeleye davet edelim.
Ya mücadele edeceğiz ya da haklarımızı kaybedeceğiz!
Şili: Bakır Madenlerinde Grev
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...