“Kıdem Tazminatına Pevrul Kavlak Engeli”
Türk-Metal’e mecbur bırakılan genç bir metal işçisi
Merhaba dostlar. Ben metal sektöründe Türk Metal’in örgütlü olduğu bir fabrikada çalışıyorum. Bundan birkaç gün önce fabrikada yemekhaneden çıkarken panoda asılı olan yazılar dikkatimi çekti. “Bir bakayım” dedim. Konu kıdem tazminatıydı. Sözde, Türk Metal Genel Başkanı Pevrul Kavlak kıdem tazminatının fona devredilmesi ile ilgili yasaya engel olmuş.
Başlık şuydu: “Kıdem tazminatı yasasına Pevrul Kavlak engeli.” Çalışma Bakanı Türk Metal Genel Başkanına “yasayı rafa kaldırdık” diye bilgi veriyor. Pevrul Kavlak da bunu sosyal medya aracılığıyla takipçileriyle paylaşıyor. Aslında olay bundan ibaret! Ancak Türk Metal çetesi, hiçbir şey yapmadan “yasayı biz geri aldırttık” diye naralar atıyor.
Ne bizim fabrikamızda ne de diğer fabrikalarda kıdem tazminatı ile ilgili yasa taslağının ne olduğunu anlattılar. Saldırının içeriğine dair en ufak bir bilgi bile vermediler. Tenezzül edip tek bir işçiye bile bir şey anlatmadılar.
Panodaki yazıyı okuduktan sonra hem öfkelendim hem de dayanamayıp gülümsedim. Panonun yanından ayrılırken aklıma UİD-DER’in imza kampanyası geldi. Yağmur, çamur, kar kış demeden “Kıdem Tazminatlarımızı Gasp Ettirmeyelim” kampanyasını yürüten UİD-DER’lileri düşündüm. Kıdem tazminatı ile ilgili yapılmak istenen değişiklikleri, yasa tasarısının içeriğini buldukları her yerde biz işçilere anlattılar. Yasanın biz işçilerin lehine olmadığını, aksine işçilerin aleyhine pek çok düzenleme getirdiğini onlardan öğrendik. Bizler de elimizden geldiğince bu kampanyaya destek olduk. İtirazlarımızı yükselttik.
Bunları bize öğretmesi, bizi bu konularda bilinçlendirmesi gereken sendikamız sonra çıkıp da pişkince “yasayı biz geri aldırdık” diyor. Çete rolünü gerçekten iyi oynuyor. Bunu kendi üyeleri olan bizlere ve tüm işçilere bir kez daha kanıtlamış oldular.
Biz örgütsüz olduğumuz müddetçe bu çetenin elemanları, bu gibi durumlarda çıkıp naralar atmaya devam edecekler. Bunun için örgütlenip sendika bürokratlarını başımızdan defetmemiz gerekiyor.
Yapı-Yol Sen: “HGS Soygundur!”
Son Eklenenler
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde 26 Kasımda greve çıkacak olan DİSK/Genel-İş...
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...
- Son zamanlarda pek çok insanın aklında, dilinde aynı sorular var: Biz nasıl bir toplum olduk böyle? Nasıl olur da insanlar bu kadar kötü olabilir? Teşbihte hata olmaz derler. Toprağı düşünelim. Toprakta her zaman zehirli bitkiler yetişebilir. Ama bu...
- İşyerinde, mahallede, parkta, sokakta, kahvede… Sohbetler döner dolaşır hep aynı soruya bağlanır: “Ne olacak bu memleketin hali?” Soru bakidir, cevabı ise yaşadığımız koşullara, ait olduğumuz sınıfa göre değişiklik gösterir. Çünkü işçi ve...
- Şair “Kuşların vurulduğu zamandır şimdi” demiş. Gerçekten de haksızın haklı, hırsızın namuslu, haydudun yiğit sayıldığı zamandır şimdi. Her gün yeni bir “bu kadarı nasıl olur?” sorusuyla başlıyoruz güne. Geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir tekstil...
- Yaklaşık iki ay boyunca hakları için mücadele eden, bu süreçte polisin ve jandarmanın saldırısına maruz kalan, gözaltına alınan Fernas işçilerinden biri arkadaşlarından birinin çocuğunun ilk adımını direniş alanında attığını söylemişti. Bir başka...
- Bir an için hafızamızı kaybettiğimizi düşünelim. Annemizin, babamızın, kardeşlerimizin, evlatlarımızın kim olduğunu, nereli olduğumuzu, yaşadığımız evi, ne iş yaptığımızı hatırlamadığımızı hayal edelim. Bütün yüzlerin, sokakların yabancı olduğunu...