Periyodik Sömürü ve Gece Mesaisi
Mersin Üniversitesi’nden bir öğrenci
İnsanoğlu yüz yıllardır bilim çalışmaları yapıyor. Bu çalışmalar teknolojik gelişmeler ile birlikte günümüzde çok daha hızlı ilerleyebiliyor. Geçtiğimiz aylarda Nobel Tıp Ödülüne layık görülen proje benim de ilgimi çekti. Proje “sirkadiyen ritim” olarak adlandırdığımız insanın biyolojik ritminin nasıl işlediğine açıklık getirmekte. Yani vücudun ne zaman uyku haline geçtiğini ya da ne zaman uyanması gerektiğini bilimsel temellerde açıklıyor. Aşağıdaki tabloya ilk baktığımda düşünmeden edemedim “gece mesaisinde çalışanlar ne olacak?” diye.
Ben gece mesaisinde çalışmış biriyim. Okulda dersler olduğundan sabahları çalışmak mümkün olmuyordu. Ben de geceleri barlarda, ya da yedi yirmi dört açık kafelerde veya restoranlarda çalışıyordum. Gece geç saatlere kadar çalışmak vücudun periyodik ritmine olumsuz etki ettiğinden yeterince uyuyamıyordum. Zaten sabah erken saatlerde derslerim olduğundan en fazla günde dört ya da altı saat uyuyordum. Bilimsel olarak bir insanın gece sabaha kadar 7 saat uyuması ideal bir rakam. Ancak dediğim gibi ben sabaha karşı ancak uyuyabildiğim için çok da yararlı olmuyordu bu uyku bana. Sürekli uykum varmış gibi hissediyordum. Dikkatim hep dağılıyordu, odaklanmakta güçlük çekiyordum. Tabi sorun sadece bununla bitmiyor. Benim gibi gece mesaisinde çalışmak durumunda olan öğrenciler de bunu bilirler, mesela ücretlerin düşüklüğü ve işlerin yoğun olması da cabası.
Eminim periyodik vücut ritminin açıklanışı çok değerli bir buluş. Ancak bilim bütün insanların faydası için kullanılmalı öyle değil mi? Ama bilim bu düzende patronlar sınıfının hizmetinde maalesef. Bilimsel buluşlardan ve dünya nimetlerinden sınırsızca yararlanan patronlar sınıfı bir yanda ve şu anda örgütsüz işçi sınıfı bir yanda. Biz işçiler için vücudun biyolojik saati önemli değil, patronların kalk ya da yat dediği saat olmuştur periyodik saatimiz. Patronlar sınıfı kaçta kalkacağımızdan, kaç saat çalışacağımıza hatta kaç çocuğumuzun olması gerektiğine kadar her konuda karar vermek hakkını kendilerinde görüyorlar. Bizler bilimin herkes için olduğu, her toplumun, her bireyin özgür olduğu, insanların ağır çalışma koşullarına maruz bırakılmadığı, kimsenin bir başkasının üstünde olmadığı sınıfsız bir dünya istiyoruz. Bunun için tüm dünya işçilerinin birlik olması ve mücadele etmesi gerekiyor. Unutmayalım bizler milyonlarız, onlarsa bir avuç asalaklar sınıfı.
Son Eklenenler
- İsrail, Gazze’de başlattığı savaş ve katliamı bir yılı aşkın bir süredir tüm dünyanın gözleri önünde sürdürüyor. Filistin sendikaları, tüm dünyadaki işçilere seslenerek bu savaşın ve soykırımın durdurulması talebiyle eylem yapma çağrısında bulundu....
- İspanya’nın başkenti Madrid’de on binlerce kişi 13 Ekimde konut ve barınma sorununa karşı sokaklara çıktı. “Konut bir haktır, işletme değil!” sloganıyla düzenlenen kitlesel protestoda ev kiralarındaki artışa karşı hükümetten acil önlemler alınması...
- Nakliyat-İş Epsilon NDT’de sendika düşmanlığına karşı eylem yaptı. Betek Boya işçileri işverenin sendikanın yetkisine itiraz edip mahkemeye başvurarak toplu sözleşme masasına oturmamasını ve süreci uzatma çabasını protesto etmek amacıyla vardiya...
- “Viral olmak” sosyal medya platformlarında yapılan bir paylaşımın veya internette bir videonun çok hızlı bir şekilde yayılması anlamına geliyor. Böylece söz konusu paylaşım ya da video on milyonlarca kişinin önüne düşerek gündemine giriyor. Görüntü...
- Kurulduğu günden beri işçilerin sınıf çıkarları temelinde mücadeleyi örgütleyen UİD-DER, EYT mücadelesi sürecinde de boş durmamıştı. Eylemlerde ve faaliyetlerde yer almış, mücadelenin bir parçası olmuştu. Ben de UİD-DER’li bir işçi olarak elimden...
- Çalışmakta olduğum işyerinde genç bir arkadaş işbaşı yapmıştı. Evli, 2 çocuk babası, neredeyse bütün mesaileri kovalayan, ek iş yapan biriydi. Ona göre çok çalışmalıydı, çünkü dört boğaz bakıyor, yetmiyor bir de banka kredisi ödüyordu. Mutfak...
- Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik’te Bağımsız Maden-İş Sendikasında örgütlenen işçiler, sendikalı oldukları için işten atılan işçilerin işe iadesi, sendikal hakların tanınması ve işçi...
- “En zorlu sürecin önemli bir kısmı geride kaldı. Cumhurbaşkanımız da söyledi. 2025, 2024’ten daha iyi olacak. 2026 da 2025’ten çok daha iyi olacak.” Bu sözler 1,5 yıldır ekonomiyi düze çıkarma bahanesiyle emekçilerin ümüğünü sıkan Maliye Bakanı...
- Filistin Eylem Komitesi’nin çağrısı üzerine sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler “Siyonist saldırganlığa ve Gazze’yi ateşe veren petrol akışına son!” şiarıyla 15 Ekimde, Taksim’de bir araya geldiler. Taksim Tünel Meydanından...
- Sendikalarının aldığı grev kararına ve atılan arkadaşlarının geri alınması talebine coşkuyla sahip çıkan As Plastik işçileri grevlerine devam ediyorlar. Biz de bir grup UİD-DER’li işçi olarak As Plastik işçilerinin grevini ziyarete gittik.
- Zaten zor şartlarda, iş güvencesinden yoksun ve düşük ücretlere çalışan biz işçiler her fırsatta patronların ve iktidarın hedefi haline geliyoruz. İstanbul Ticaret Odası Başkanının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a sunduğu talepler...
- İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşın ve katliamın birinci yılı geride kalırken dünya meydanları emekçilerin “emperyalist savaşa hayır” sloganıyla yankılanmaya devam ediyor. İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü savaşın alevleri yeni bölgelere...
- Sendikalaştıkları için işten atılan ve buna karşı 89 gündür direnen Polonez işçileri, İstanbul’un çeşitli merkezlerinde gerçekleştirdikleri basın açıklamalarıyla Polonez ürünlerine boykot çağrısı yaptı. İstanbul’da Marmara Park AVM, Kadıköy İskele...