Kim Olduğunu Bilmek Neden Önemli?
Gebze’den metal işçisi bir kadın
Küçük yaşlardan itibaren çocuklara sıklıkla sorulan bir soru var; “büyüyünce ne olacaksın, kim olacaksın?” Okullarda, ailede, televizyonlarda, kısacası hayatın hemen her alanında bu soruyla karşılaşırlar. Çocuklar bu sorulara çevrelerinde ya da ailelerinde gördükleri veya örnek aldıkları insanların yaşamları, meslekleri üzerinden çeşitli kıyaslamalar yaparak cevaplar verirler. Küçücük yaşlarda çeşitli sınavlara hazırlanan bu çocuklar yıllar içerisinde birbirleriyle yarışmaya başlarlar. Sürekli önlerine bir hedef koyma ve bu uğurda durmaksızın koşuşturma hali yıllarca devam eder. Gönlünce çocukluklarını yaşayamazlar. Önlerine konulan hedefe ulaşmak için yaşıtlarını geride bırakmak zorundadırlar. Çok çalıştıklarında kim olabileceklerine dair dinledikleri öğütler, körpecik zihinlerine kazınan rekabet ve bireysel kurtuluş düşüncesi onları aldatır.
Oysa insan toplumsal bir varlıktır. Çevresindeki herkesle, her şeyle iletişim halinde kaldıkça, yanındakini yöresindekini düşündükçe hayatına normal bir biçimde devam edebilir. Ama çok başarılı, çok zengin ya da çok ünlü olabileceğine inandırıldığında kişisel hırslar edinir. Küçük yaşlardan itibaren köpürtülen “kim olacağım, ne olacağım” kaygısı insanın yalnızlaşmasına yol açar. Öyle ya, “güçlü olmak yalnızlık ister. Çünkü zirve tek kişiliktir.” İşte bu sözleri duyan insan, ne içinde bulunduğu çevreye ne de ailesine, arkadaşlarına karşı en ufak bir sorumluluk hissetmeden yaşamaya zorlanır. Sadece kendisini düşünen, kendi geleceğini kurtarmak için çabalayan, kendi iyiliği için uğraşan tek tek insanlar topluluğunun içinde olanca gücüyle yükselmeye çalışır.
Toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan işçilere de çok çalıştıklarında kim olabilecekleri üzerinden hedefler gösterilir. Örneğin, fabrikada çalışan bir işçinin şef ya da amir görevine getirilebilmesi için kendisine çok çalışması, fazla mesailere kalması, etrafında olup biten haksızlıklara kayıtsız kalması, kısacası en ufak bir hak arayışının içinde yer almaması gerektiği söylenir. Yani koca bir sınıfın içinde sınıf olduğundan bihaber bireyler olarak yaşamlarına devam etmeleri istenir. Hal böyle olunca da, kendisine bireysel hedefler koyan, kim olacağım, ne olacağım kaygısından başka bir şey düşünmeyen işçi ve emekçilerin egemenlerin tuzağına düşmesi kaçınılmazdır. Çünkü asıl olan birey olarak kendine hedef koyman, çok çalışman değildir. Bir düşünelim, bu sömürü sistemi milyonlarca, hatta milyarlarca insanın zihnini aynı sorularla oyalayıp kaç tanesinin yırtmasını sağlayabilir ki?
O yüzden kim olduğunu bilmek bizler için son derece önemlidir. Şöyle durup bir düşünecek olursak, milyonlarca emekçiye aynı yalanı pompalayan egemenlerin yalanlarını boşa çıkarabiliriz. Milyonlarca işçi ve emekçinin aynı anda paçayı yırtmasının mümkün olmadığını anlayabiliriz. Asıl sorunun kaynağına inersek ve doğru soruları sorarak başlarsak işe, işte o zaman çözüme giden yolda bir adım atmış oluruz. Tek başına paçayı yırtmaya çalışmanın bizi kurtarmayacağını görebiliriz. Bunu anladığımızda, yaşadığımız hayatın koşullarını değiştirmek adına bireysel kurtuluş yolları aramaktan vazgeçer, bir sınıf olarak hareket etmeye başlarız. Bu sayede aldatıcı hayallere kapılmayıp sınıfımızın kurtuluşu mücadelesindeki yerimizi alırız. Biz işçi sınıfıyız. İşçi sınıfının kim olduğunu patronlar sınıfı gayet iyi bilirler. Dünden bugüne uzanan mücadele tarihimiz bir sınıf olarak hareket ettiğimizde ne kazanımlar elde ettiğimizin örnekleriyle doludur.
Son Eklenenler
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...