İyi Bir Yaşam Göçmekle Mümkün mü?
İstanbul/Esenyurt’tan bir emekçi

Geçtiğimiz günlerde TÜİK 2021 yılına ait İç Göç İstatistiklerini açıkladı. Çok çarpıcı rakamlar olduğu kadar işçi ve emekçiler için sorgulanması gereken bir durum da tekrar ortaya çıkmış. Türkiye’de 2021 yılında, 2 milyon 777 bin 797 kişi iller arası göç etmiş. Bu kadar emekçinin ülke içerisinde yer değiştirmesinin nedeni üç başlıkta toplanmış: Sağlıklı konut, daha kaliteli bir yaşam ve eğitim.
Türkiye’de iller arası göç eden nüfusun dağılımına bakıldığında, İstanbul 385 bin 328 kişi ile en çok göç alan il konumunda. İstanbul’u sırasıyla 197 bin 702 kişiyle Ankara ve 131 bin 394 kişiyle İzmir takip ediyor. Yalnız en çok göç alan bu iller aynı zamanda en çok da göç veren iller! İlk sırada 408 bin 165 kişiyle yine İstanbul, onu yine sırasıyla Ankara ve İzmir takip ediyor. Göçle ilgili diğer bir rakam ise 20-24 yaş grubunun, en hareketli grup olduğunu ortaya koyuyor: Tam 731 bin 284 kişi! Bir kısmı eğitim, daha iyi iş imkânıyla göç ediyor bu gençlerin bir kısmı ise ailesinin yaşadığı sorunlar veya beklentileri sebebiyle…
Ekonomik kriz, krizin yarattığı toplumsal sorunlar işçilerin hayatını alt üst ediyor. Aslında bu araştırma somut bir şekilde bunu ortaya koymuş. Milyonlarca işçi daha iyi bir yaşam için şehirlerarası göç yollarına düşüyor. Diğer taraftan da şehirlerde aradığını bulamayan emekçi aileleri ya memleketlerine geri dönüyor ya da şanslarını başka şehirlerde denemek için yeniden yollara düşüyor. Ekonomik kriz, işsizlik, hayat pahalılığı, barınma sorunu, çocukların eğitimi, beslenme, düşük ücret, uzun çalışma saatleri, iş kazaları, ulaşım, kendi ve ailesi için gelecek kaygısı… Büyük şehirlere gelen emekçinin de büyük şehirlerden giden emekçinin de ortak sorunları bunlar. Kapitalist sistemin bir sonucu olan ekonomik kriz ve ürettiği sorunlar bir yere gitmiyor çünkü, olduğu yerde büyümeye devam ediyor. Sadece insanların yeri değişiyor.
Kardeşler! Çarkı bozuk bu sömürü düzeni bir avuç asalak hariç, emeğiyle üreten işçisi, emekçisi, köylüsü, çiftçisine yoksulluk ve yokluktan başka bir şey vermiyor. Ülkedeki siyasi iktidar yağma, talan, rüşvet, yolsuzluktan, kendi yandaşlarını zengin etmekten başını kaldırmıyor. Patronlar ve onların siyasi temsilcileri kendi çıkarları söz konusu olunca sorunlara hemen bir çözüm buluyorlar ama sıra işçilerin yaşadıkları toplumsal sorunlar olunca inkâr ediyor, görmezden gelip sadece kuru vaatlerle geçiştirmeye çalışıyorlar. Bizler bir çözüm arıyoruz. Tek bir insan olarak ne yapabiliriz? Tek tek saysak milyonlarız ama gücümüz yok. Ya örgütlü olursak? İşte o zaman işçilerin kimselere veya bir kurtarıcıya ihtiyacı kalmaz. Kendi sorunlarını kendileri çözer.
Son Eklenenler
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...
- Bundan 1162 yıl önce, 863’te köleler Abbasi İmparatorluğuna isyan ettiler ve bataklığın ortasında bir şehir kurdular. Bu şehrin adı El-Muhtare idi, yani “Özgürlük Kenti”… Bu bölge, Dicle ve Fırat nehirlerinin Basra Körfezine dökülmeden önce...
- 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecinde iktidarın ilk zam teklifi 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 10, ikinci 6 ayı için yüzde 6; 2027’nin ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ayı için yüzde 4 olmuştu. İkinci...
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....