Payımıza Düşen Yaşam
Pendik’ten bir işçi
Her geçen gün zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum derinleşiyor. Zenginler servetlerini arttırdıkça yoksullar yani işçi ve emekçiler daha çok yoksullaşıyorlar. Hayat pahalılığı artarken işçilerin alım gücü azalıyor. Bu durumu gizlemek için her türlü oyuna başvuruluyor. Mesela TÜİK 2016 enflasyon oranını %7 olarak açıkladı. Ama %7’lik enflasyon aldatmaca ile yapılan bir hesaplamanın sonucudur. Üstelik enflasyon oranı ne kadar düşük gösterilirse işçi ücretlerine yapılan zamlar da o kadar düşük oluyor. Hükümet işçilere alın size enflasyon oranında zam yapıyorum diyor. Ücretleri baskılıyor.
Enflasyon oranı hesaplanırken gıda, ulaşım ve konut gibi işçi sınıfı için en önemli harcama kalemleri hesaplamalarda düşük gösterilerek ya da hiç gösterilmeyerek enflasyon rakamı düşürülmüş oluyor. Temel ihtiyaçların enflasyondaki payı düşük tutulurken, fiyatları daha az değişen fakat çoğumuzun belki de hiç kullanmadığı bazı ürünler hesaba katılarak enflasyon oranını düşürüyorlar.
Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) Kasım ayında bir rapor hazırladı. BİSAM, TÜİK Madde Fiyatları istatistikleri üzerinden son 13 yıldaki fiyat hareketlerini inceledi. Buna göre teknolojik ürünlerde alım gücü artarken, barınma, beslenme gibi temel harcama kalemlerinde alım gücü enflasyon karşısında önemli oranda azaldı. Seçili ürünler bazında en ciddi kayıplar yüzde 41 ile beyaz peynir, yüzde 36 ile zeytinyağı, yüzde 26 ile kiralar, yüzde 23 ile dana eti, yüzde 19 ile yumurta, yüzde 18 ile ekmek, yüzde 16 ile domateste yaşandı. Raporda görüldüğü üzere işçi sınıfının en temel besin kaynağı olan gıda maddelerinde alım gücü düşüyor. Yıllık enflasyon ekmekte yüzde 10,1, kirada yüzde 10,24, belediye otobüs ücretinde yüzde 10,48, koyun etinde yüzde 13,8 oldu.
Aynı raporda Kasım 2003 - Kasım 2016 dönemlerine göre gizli yoksullaşma oranları da yer alıyor. Gizli yoksullaşma genel enflasyon rakamları ile farklı grupların enflasyonlarının arasındaki farktan kaynaklanan ve kayıtlara yansımayan yoksullaşma düzeyini ortaya koyuyor. Buna göre son 13 yıllık dönemde gizli yoksullaşmayı en yoğun olarak yaşayanlar, işteki duruma göre yüzde 10,72 ile “Yevmiyeliler”, mesleğe göre yüzde 9,42 ile “nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar”, temel gelir kaynağına göre yüzde 10.24 ile “diğer transferlerle geçinenler”, gelir gruplarına göre yüzde 9,27 ile “en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunda yer alanlar oldu.
AKP hükümeti asgari ücreti 1300 liraya (gerçekte 1177 lira) çıkarmakla övünüp duruyor. Ama BİSAM’ın raporunda da görüldüğü üzere, 2003 yılından bu yana işçi sınıfı günden güne yoksullaşıyor. Fakat rakamlar üzerinde yapılan bu oynamalar nedeniyle işçi sınıfının gerçekte aldığı ücretlerin enflasyon karşısında nasıl da eridiği ve elde avuçta ay sonuna bir şey kalmadığı gerçeği gizleniyor. İşçi sınıfı en temel besin maddelerine ve konut ihtiyacına asgari düzeyde ulaşamazken patronlar sınıfı ise lükslerinden ödün vermiyorlar. Hiç duydunuz mu BMV, Jeep veya daha lüks araçlar için patronlar sınıfının alım gücünün düştüğünü? Hayır duymadık. Biz peynir bile alamazken onlar en lüks araçları, villaları, yatları peynir ekmek gibi alıyorlar. 62 süper zenginin toplam serveti dünya nüfusunun yarısını oluşturan en fakir 3,5 milyar insanın servetinden daha fazla. Yani zenginler ile yoksullar arasındaki uçurum bu kadar artmış durumda ve artmaya da devam ediyor. Bir tarafta alabildiğine bolluk birikirken bir avuç insanın elinde, diğer tarafta ise yoksulluk ve sefalet koşulları gittikçe derinleşiyor.
Yaşanan savaş ve kriz ile birlikte gıda, ulaşım ve konut fiyatları günden güne artıyor. Savaş ve kriz işçi sınıfı için daha fazla yoksulluk, ölüm ve işsizlik demekken, patronlar sınıfı için ise daha fazla kâr ve yeni pazar alanları anlamına geliyor. Bu düzen günden güne çürüyor ve çürüdükçe işçi sınıfına yoksulluk ve ölümden başka bir gelecek sunmuyor. Gelecek kaygısı yaşamadan, yoksulluğun olmadığı ve herkesin güzel, eşit ve bolluk içinde sabahlara uyandığı bir düzen mümkün. Evet, bu ne bir rüya ne de bir hayal. Bu tarihsel bir gerçeklik ve işçi sınıfı böyle sabahlara uyandığı günleri var etmek için bir gün mutlaka bu düzeni yıkacak.
Kadın İşçi Olarak Hakkımı Aldım
Patronlara Yeni Kıyak Paketi
Son Eklenenler
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...