Türk-Metal’li Üç Yıl
Gebze’den Türk Metal üyesi bir işçi
Ben 2006’dan beri Türk Metal sendikasına bağlı olan bir fabrikada çalışmaktayım. Türk-Metal sendikası altında son üç yıl içerisinde yaşadığım gelişmeleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Fabrikada ilk işe başladığımda, Türk Metal’in örgütlü olduğu her fabrikada yaşandığı gibi burada da hoşnutsuzluklar vardı. Fakat bu duruma karşın bir örgütlülük ve hoşnutsuzluğu açıktan dillendirme yoktu. 2006-2008 sözleşmesi sonrasında varılan anlaşma ile birlikte bu hoşnutsuzluk dillendirilmeye başlandı. Önde duran bazı işçiler sendikaya tepki olsun diye sendikadan istifa için imza toplamaya başladılar. Fabrika çeşitli bölümlerden oluştuğu için her bölümden bir öncü işçi bu işi sahiplenerek çalışmalara başladı. Bizim bölüme gelindiğinde konuştukları arkadaşlar öncü arkadaşları bana yönlendirdiler. Ben, bu işe öncülük eden arkadaşlarla toplu olarak yaptığımız görüşmede, tek başına sendikadan istifanın bir çözüm olmadığını söyledim. Türk Metal’in yerine başka bir sendikayı getirmediğimiz sürece bu işin başarısızlıkla sonuçlanacağını anlattım. Sadece imza toplayarak bunu halledemeyeceğimizi, gerçek anlamda bütün işçilerin birlikte hareket etmesinin ve aynı eksende düşünmesinin sağlanmasının gerektiğini, aksi takdirde sendika bürokrasisinin ve patronun bastırmasıyla birlikte imza atan birçok arkadaşın geri adım atacağını, böylece bu işin başlamadan biteceğini ve planlı bir şekilde çalışmamız gerektiğini söyledim.
Arkadaşlar fabrikaya yeni girmiş olmamdan dolayı söylediklerime fazlaca değer vermediler ve fabrikada 130 kişinin istifa etmek için imza atmış olduğunu vurguladılar. Ben de bu işin böyle olmayacağını, imza verenlerin en küçük baskıda geri adım atacağını ve bunun da işçilerin moralini bozarak daha kötü bir duruma düşüreceğini söyledim. Sendikalı çalışmanın sendikasız çalışmaktan daha iyi olduğunu anlattım. Nitekim takip eden bir aylık süreç sonrasında bizzat Türk Metal bürokratlarının baskı ve oyunlarıyla, imza vermiş olan 270 kişiden geriye sadece 11 kişi kaldı. Tabiî ki bunun sonrasında da, ki 2007’nin ortalarına kadar uğraşmış olmamıza rağmen, hem öncü işçilerde hem de diğerlerinde görece bir durgunluk yaşandı.
Diğer sözleşmenin yaklaşmasıyla içerideki öncü işçi arkadaşlarla birlikte sık sık bir araya gelip ne yapılması gerektiği hakkında görüşüyorduk. Yaptığımız görüş alışverişlerinde bu işi uzun sürede çözebileceğimizi, sendika bürokrasisine karşı tabandan örgütlenmemizin gerekliliği vurgulandı. Ayrıca işçi arkadaşlarımızla birlikte devamlı sendika şubesine gitmenin ve sendika bürokratlarına karşı tabandan bir baskı oluşturmanın öneminin altını çizdik.
Bu toplantılardan sonra hep birlikte sık sık sendika şubesine gittik ve oradaki bürokratları köşeye sıkıştırarak sözleşmeyle ilgili sorularımızı ve sendikanın genel tutumları hakkındaki eleştirilerimizi dile getirdik. Sendika bürokratlarının fabrika hakkındaki tutumları birden değişiverdi. Altı ayda veya yılda bir gelen şube başkanı 2 haftalık aralarla fabrikaya gelmeye başladı. Sözleşme döneminin gelmesiyle birlikte sendikaya gidiş gelişlerimiz daha da arttı. Tabiî ki sendika bürokrasisi bir taraftan işçileri yatıştırırken diğer taraftan da önceden istifa için imza toplayan arkadaşları patronlarla iş birliği yaparak ekonomik kriz gerekçesiyle işten attırdı. İşten atmaların etkisiyle birlikte işçilerin de geri çekilmesi başladı ve şubeye gelip gitme aynı sıklıkta devam ederken katılanların sayısı giderek azaldı. 2008-2010 sözleşmesinin %8 zamla bağıtlanması işçilerde bir tepkiye neden oldu. Fakat bu tepkiler örgütlü bir çerçeve içinde olmadığı için sendika bürokrasisi tarafından kolay bir şekilde savuşturuldu. Ancak sınıf bilinçli işçiler biliyor ki ne patron ne de onların personel müdürü gibi davranan Türk Metal bürokratları örgütlü işçi sınıfına karşı durabilir. Her şeye rağmen haksızlığa karşı sesini çıkaran arkadaşlar da vardı.
Patronun ve Türk Metal sendikasının oyunlarıyla işten atılan arkadaşlar işe iade davası açıp haklarını aramaya koyuldular. Mahkemede arkadaşlarımızın ekonomik kriz gerekçesiyle değil sendikanın işyerindeki tutumuna karşı muhalif olan öncü işçiler olduğu ve bu nedenle sendika-patron işbirliği içersinde işten atıldıkları anlatıldı. Dava süreciyle bağlantılı olarak işten atılmalar durduruldu. Fabrika iki vardiya sistemine çevrildi. Sendikanın tutumuna muhalif ve mücadeleci işçiler olan bizler tezgâhlarımızdan alındık. Patron ve sendika tarafından bezdirme operasyonuna tâbi tutulmaya başlandık
Patronların ve sendika bürokrasisinin her türlü baskısına karşı biz öncü işçiler yılmadan mücadele etmeli, en geri sendikalarda bile örgütlenmeliyiz. Ancak gerekli örgütlülüğü sağladığımızda hep birlikte hareket ederek işyerlerimize adına layık mücadeleci sendikaları sokabiliriz.
Vodafone’da İşçi Kıyımı
Son Eklenenler
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...