Yaşamı İnşa Ediyoruz, Bunları Hak Etmiyoruz
Ankara’dan bir işçi

Merhaba kardeşler,
Ben yıllar önce üniversiteden mezun olmuş atanamayan bir öğretmenim. Şimdiye kadar geçimimi sağlamak için çeşitli işlerde çalıştım. Yakın zamanda Ankara’da yapımı devam eden iki şehir hastanesinden birinde işe başladım. İnşaat ortamında ilk kez çalışmıyorum elbet fakat bu kadar büyük bir şantiyede ilk kez çalışıyorum. Bu şantiyede bir ayda şahit olduklarım biz işçilerin patronlar ve onların temsilcileri tarafından ne kadar değersiz görüldüğümüzü bir kez daha hatırlattı bana.
Geçenlerde şantiye içinden yemek için çıkış yapmamız gereken kapıya doğru birkaç arkadaşımla birlikte hareket ettik. Tam çıkmak üzereydik ki güvenlikten sorumlu arkadaşlar, “burası işçilerin çıkışına kapatıldı” diyerek yolumuzu kestiler. Oysa önümüzden 10 kadar insan henüz çıkış yapmışlardı. Ben öne atılarak “o arkadaşlar çıktı, biz neden çıkamıyoruz?” diye sorduğumda aldığımız cevap: “Onlar patron temsilcileri ve devletin gönderdiği denetleme heyeti, burası işçilerin geçişine kapatıldı” oldu. Biz de itiraz ettik: “Burası yapımı devam eden bir inşaat alanı, bizlerse bu inşaatı yapan işçileriz. Eğer buradan çıkmazsak geriye dönmemiz gerekecek ve yemeği 20 dakika kadar sürecek olan bir yolu yürüdükten sonra ancak yiyebileceğiz. Üstelik hepimiz yorgun ve açız. Buna şu anki öfkemizi de eklersek…” diye devam ettik. Güvenlik işçisi arkadaşlar kararlı duruşumuz karşısında o an için geçişimize müsaade ettiler! Yanımdaki arkadaşlar güvenliklerin kararından vazgeçecekleri telaşıyla hemen çıkışa doğru koşuşturdular. Ben de onları birkaç saniye şaşkınlıkla izledikten sonra yanlarına giderek: “Arkadaşlar bu hastaneyi bizler yapıyoruz, yabancı bir yerde değiliz, nedir bu telaşınız?” diye sordum. Bunun üzerinden epey sohbet etme fırsatımız oldu. Aralarında bana katılan da oldu, dünyanın düzeninin böyle olduğunu, bunu da bizlerin değiştiremeyeceğini söyleyen de.
Heyet bu, rahat durur mu?! Sonraki günlerde yemekhanemizi de işgal ettiler. Bizi ise daha uzak bir yemekhaneye sürdüler. 10 kişilik bir grup için 200 kişilik yemekhane kapatıldı. Bizse uzunca kuyruklarda yemek sırasının gelmesini bekliyoruz. Halen de bu adaletsizlik devam ediyor. Ayrıca bu adaletsizlik sofrada da kendini gösteriyor. Efendilerin sofrasında porselen tabaklarda yemek ve yemeğin yanında ekstra mezeler, salatalar. Bizim sofrayı tahmin edersiniz.
Ben merakımdan o gün bizi heyetten ayırmaya çalışan güvenlik görevlisi arkadaşı bulup durumu sordum. Bana şöyle aktardı: “Abi biz emir kuluyuz. Bu heyetteki insanlara iyi davranılmazsa şantiye hakkında olumlu rapor vermiyorlarmış. Şeflerimiz ve onların da üstlerinden bu şekilde talimat geliyor. Biz de işimizi yapıyoruz.” Yani dostlar, işin aslı patron devletten gelen heyetin gönlünü her türlü hoş edecek ki usulsüz yapılan işlerin dahi üstü örtülsün! Yarın bir gün tedavi göreceğimiz hastanede sıkıntı varsa da yok gösterilsin!
Bursa ve İstanbul’da yapımı devam eden şehir hastanesi şantiyelerinde yaşanan sıkıntıları da duyuyor, biliyoruz. Patronun olduğu her yerde haksızlık diz boyu. Biz işçiler birleşip gücümüzü göstermedikçe işverenler bizi yok saymaya devam edecek. Hem de bir tek çalışırken değil; patronlar tarafından hoş tutulan denetleme görevlileri sorunları görmedikçe, hasıraltı ettikçe tıpkı Mersin Şehir Hastanesinde olduğu gibi, kendi inşa ettiğimiz hastanelerden hizmet alırken de eziyet çekmeye devam edeceğiz.
Dile kolay, dünyayı yapıyoruz. Peki, sonra ne oluyor? Teşbihte hata olmaz, tabir yerindeyse işleri bitince bir kenara atılıyoruz. Cefayı biz çekerken sefayı hep egemenler sürüyor! Bir arada duramayışımızın; örgütsüzlüğümüzün faturasını kanımızla, canımızla ya da dışlanıp ötekileştirilerek ödüyoruz. Çok iyi bilelim ki işçilerin gücü birliğinden gelir.
ÖRGÜTLÜYSEK HER ŞEYİZ, ÖRGÜTSÜZSEK HİÇ BİR ŞEY!
İşçiler Neden Rapor Alır?
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...