%35’i Aklınızda Tutun!
Kocaeli’den bir metal işçisi
Hatırlarsınız, bir süre önce Motorlu Taşıtlar Vergisine %40 zam yapılacağı duyurulmuştu. Herkes bu zammı konuşmaya başladı ve yapılan zammın çok yüksek olduğu konusunda hemfikir oldu. MTV zammı, televizyonlara, gazetelere, haberlere konu oldu. Sokak röportajları yapıldı, halkımızın zamma duyduğu tepki gündeme taşındı. Ve “bizler için çalışan hükümetimiz” derhal konuya el attı. Zam oranının düzeltileceği, net olmamakla beraber %25-%35 civarı bir zam yapılacağı beyan edildi. Böylece bu can sıkıcı konu derhal halkımızın gündeminden çıkarıldı. Zaten bazılarımızın gündemine bile girmemişti. “Ne de olsa arabamız yok, bana ne ki MTV zammından” diyenler oldu.
Aradan bir hafta zaman geçti ve İstanbul’da ulaşıma zam yapıldı. Özellikle Gebze-Harem hattına yapılan zam cepleri yaktı desek yeridir. Tesadüfe bakın ki, bu zam da yaklaşık %35 civarında idi. İlk gün minibüse binenler, çok fazla tepki vermeden zam farkını verip yolculuğuna devam etti. Ama birkaç gün sonra minibüs içerisinde zammın çok fazla olduğu yönünde tepkiler başladı. İnsanlar karşılıklı konuşuyor ve bu zammın mecburen düşürüleceğini birbirlerine anlatıyorlardı. Anlayacağınız bu hatta yolculuk yapan herkes birbirini ikna etmeye çalışıyordu. İşçi ve emekçi yoksul halk taleplerini mücadelesiyle ifade etmediği sürece zamların geri çekildiği nerede görülmüş? “Amannn, ne de olsa minibüs ile işe gidip gelmiyorum. Bana ne ki minibüse yapılan zamdan” da denilebilir tabi!
Geçenlerde uzun zaman sonra çok sevdiğim bir arkadaşımla karşılaştım. Bir çırpıda evi yeni taşıdığını, 550 lira kira öderken şimdi 750 lira ödemek durumunda kaldığını anlattı. Geçinmekte çok zorlandığını, fazla mesailerden evinin yolunu unuttuğunu söyledi. “Ne yapalım yani?” diyenleri duyar gibiyim. Dikkatinizi çekerim, yeni taşındığı eve ödediği kira diğer evin kirasından %35 daha fazla. Diyebilirsiniz ki, “bana ne canım, benim kiram düşük” ya da “Allah’tan babadan iyi kötü bir ev kaldı da, böyle kirayla falan derdimiz yok.”
Ama ben bu %35 zamma fena kafayı taktım. Ve kimsenin “aman beni ilgilendirmiyor” diyemeyeceği bir zam buldum. Peynir! Hani şu eski bakanımızın dediği gibi, asgari ücretlinin sofrasından eksik olmayan, “sonuçta fiyatı belli” olan peynir. Her zaman 17 liraya aldığım peynir, şimdi tam 23 lira olmuş. Ne kadar zam geldiğini merak edenlere hemen söyleyeyim: %35! Hiç biriniz kaçamadınız değil mi? “Bu defa yakalandım” dediğinizi duyar gibiyim. Sonrasında internetten yapılan zamlarla ilgili bir araştırma yapayım ve onları da yazayım diye düşündüm. Ama korkmayın, bu düşüncemden vazgeçtim. O kadar çok zam yapıldı ki her şeye, hepsini yazmaya kalksam buradan köye yol olur.
Şimdi esas diyeceğime gelmiş oldum. Ben bir metal işçisiyim. Neredeyse tüm metal işçilerinin ücreti gibi, açlık sınırının biraz üstünde yoksulluk sınırının ise bayağı atında bir maaşım var. Biliyorsunuz ki, metal işçilerinin sendikaları ile MESS arasında grup toplu iş sözleşmesi süreci başladı. Tabii ki insan gibi bir standart için beklentilerimiz “çok” yüksek. Sendikalar taslaklarını açıkladılar. Sendikaların talep ettiği zam oranı %30-%35 arasında görünüyor. Bakın yine geldik aynı yere. Eminim %35 hepinizin dikkatini çekmiştir. Daha sözleşme imzalanmadan yapılan zamlarla cebimizdeki paranın %35’ini aldılar. Yani sendikaların taslaklarındaki rakamlar alınsa dahi, aslında bizim için değişen pek bir şey olmayacak.
Çünkü kaşıkla verip kepçeyle almak bu düzenin fıtratında var. Bu düzenin efendileri, açlık sınırında yaşamaya devam edelim istiyor. Hayat şartlarının zorluğundansa herkes şikâyetçi. Ama genelde “ben tek başıma ne yapabilirim ki?” diye söylenip duruyoruz. Yüzlerce işçi yan yana çalışıyoruz ve neredeyse herkes aynı şeyi söylüyor, “bu kadar az işçiyle olur mu?” diye. Oysa gözümüzün önündeki üç tane birbirinden yalıtık ağaca bakıp, bu ağaçlarla bir şey olmayacağına karar verirsek, o ağaçların arkasında duran görkemli ormanı görmez gözlerimiz. İşçi sınıfı da büyük bir orman gibidir. Yan yana geldiğinde havasından suyuna, taşından toprağına dünyayı değiştiren ormanlar gibi. Bugün etrafımızdaki yalnız bırakılıp çaresizliğe itilmiş tek tek işçilere bakıp hiçbir şeyin değişmeyeceğini düşünmeyelim. Yan yana gelip, birbirimize kenetlenip mücadele edelim!
Gölge
Son Eklenenler
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...
- Sorunlarımız her geçen gün katmerlenerek büyüyor. Mutfak masrafları, faturalar, barınma sorunu, düşük ücretler… Ama yalnızca sorunları sıralamakla bir yere varamayız. Yaşadığımız sorunları çözüme kavuşturmak için öncelikle sorunun kaynağını...
- Mersin Çevre Platformu, MIP AŞ’nin limanı genişletmek amacıyla Atatürk Parkını kapatmasını Özgür Çocuk Parkında basın açıklaması ile protesto etti. Mersin halkı, şehir merkezinde bulunan Atatürk Parkının MIP A.Ş tarafından liman genişletme...