“Akıllı Kömür”: Daha Fazla Hava Kirliliği ve İş Kazası!
Dünya genelinde ve özellikle Batılı ülkelerde kömür kullanımı ve üretimi azaltılırken, Türkiye’de kömür kullanımının önü daha da açılıyor. AKP hükümeti “enerjide dışa bağımlılığı azaltmak” adı altında, kömürle enerji üretimini arttırmak için yeni bir dönem başlattığını duyurdu. “Akıllı kömür” döneminin başladığını, 1 Aralıkta gerçekleştirilen 2. Yerli Kömür Eylem Planı Çalıştayında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak açıkladı.
Albayrak, “akıllı kömür stratejisinin insan odaklı, bilim odaklı, şeffaf ve açık yönetim olarak üç sacayağı üzerine kurduk” iddiasında bulundu. Bakanın “akıllı kömür” dönemine dair verdiği ayrıntılar şöyle:
- Madenlerde denetimler arttırılacak, kapatma cezası verilmiş veya ruhsatı olmayan sahalarda 3 ayda bir denetim yapılacak.
- Her ay valiliklere, illerindeki ruhsatsız üretim yapan veya faaliyeti durdurulan sahalar ile ilgili hatırlatma ve gereğinin yapılması için yazı yazılacak.
- MİGEM’in onay vermediği hiçbir kömür, bu sahalardan çıkamayacak.
- Güvenlik önlemlerini almayan ve risk yönetimini yapmayan madenlerde kapatma cezaları sonrasında ruhsat iptaline kadar gidilebilecek.
- En büyük hedeflerden biri dışa bağımlılıktan kurtulmak ve güvenli kömür madenciliği hedefine ulaşmak.
- Bilimsel yaklaşımla üretim artacak!
- Madenlerde eğitime daha fazla önem verilecek, bu kapsamda madenciliğin yoğun olduğu şehirlerde madencilik liseleri açılacak.
Dünyanın birçok ülkesinde hava kirliliğini azaltmak için alternatif enerji türlerini geliştirme ve yaygınlaştırma çabaları artarken, Türkiye’de AKP hükümetinin tersi yöndeki çabaları, havayı daha çekilmez hale getiriyor. 90’lı yılların başında doğalgazın kullanımının artmasıyla beraber hava kirliliğinde görece hissedilir bir azalma meydana gelmişti. 2000’li yılların başında da azalma devam etti. Ancak doğalgazın sürekli zamlanması emekçi kitleleri kömür kullanımına itti ve 2016’da kömür tüketiminin binalarda 10,1 milyon tona ulaşılmasıyla, hava kirliliği 90’lı yıllardaki değerlerini aştı. Kömür tüketiminin yanında petrol kullanımı da önemli oranda artmış durumda. Kömür, petrol ve doğalgazı kapsayan fosil yakıtların tüketiminin artması hava kirliliğine neden oluyor ve insan sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkilere yol açıyor. Nitekim bunun ölümcül sonuçları da oluyor. Türkiye’de yıllık ortalama 375 bin ölümün 32 bin 500’ü hava kirliliğinden kaynaklanıyor ve üstelik bu rakam giderek yükseliyor. Bu gerçeğe rağmen, yandaş sermayeye kaynak aktarmak amacıyla kömürde ısrar ediliyor; rüzgâr ve hidroelektrik santrallerinden elde edilebilecek enerji, fosil yakıtlara göre çok daha az kullanılıyor.
Kömür üretim ve tüketiminin hava kirliliği ve insan sağlığına olumsuz etkilerinin artmasının yanında, kömürü çıkaran işçilerin çalışma koşulları da kötüleşiyor. Toplu işçi katliamları en çok da kömür ocaklarında gerçekleşiyor. 2014’te Soma’da 301 madencinin katledilmesine rağmen, gerçek anlamda önlemler alınmıyor. Son yıllarda rödovans-özelleştirme yoluyla maden ocakları özel şirketler tarafından daha fazla işletiliyor ve gerekli denetimler yapılmıyor. Rödovans-özelleştirme nedeniyle işçiler hem iş güvencelerini kaybettiler hem de iş kazaları ve iş cinayetleri daha fazla arttı. Maden ocaklarından çıkan kömür, hükümetin alım garantisi altında sermaye kesimlerine para olarak akıyorken, işçiler kötü koşullarda çalışıyor, hastalanıyor ve iş cinayetlerine kurban gidiyorlar.
Bakan Albayrak, kömür üretimini modernleştirerek yevmiye başına düşen kömür miktarını arttırmak istediklerini söylüyor. Bunun anlamı dizginsiz sömürünün artacağı ve üretim baskısı nedeniyle daha fazla iş kazasının gerçekleşeceğidir. Bakanın denetimlerin arttırılacağını iddia etmesi ise pratikte bir şey ifade etmiyor. Çünkü AKP hükümeti Soma’da, Ermenek’te, Zonguldak’ta, Karabük’te gerçekleşen büyük faciaların ardından benzeri sözler söylemişti. Dönemin Başbakanı Erdoğan, Soma faciasından sonra “bu işin fıtratında var” diyerek ölümleri normal göstermeye çalışmıştı. Sonrasında herkesin hatırlayacağı gibi, tepkileri yumuşatmak için birkaç adım atıldı, kısa bir süre sonra ise her şey eskisine döndü. Bu nedenle, başta maden ve inşaat olmak üzere bütün işkollarında iş cinayetlerinde sıçramalı bir artış söz konusudur.
AKP hükümeti, kömür üretiminin artırılmasını “enerjide dışa bağımlılığı azaltmak” adı altında meşrulaştırmaya çalışıyor. Oysa asıl dertleri, tüm doğayı acımasızca tahrip etme pahasına patronlar için yeni sermaye alanları oluşturmaktır. Özellikle yandaş patronların sermayesi artarken, hava daha fazla kirlenecek, İstanbul gibi milyonların yaşadığı kentlerde insanlar havasız kalıp hastalanacak, işçilerin çalışma ve yaşam koşulları ağırlaşacak, iş kazaları ve iş cinayetleri sürüp gidecek.
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...