“Aslanlar Kendi Tarihlerini Mutlaka Yazacaklar…”
İzmir’den UİD-DER’li emekli işçi
Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını anlatacaktır” der. Aslanlar bugün dünya işçi sınıfı ve bir bütün olarak ezilen, sömürülen, horlanan, itilip, kakılan büyük insanlıktır. Bu atasözünü pek çok insanın ağzından duymuşluğum var. Ama çok kadim bir dostumun ağzından duyduğum derin anlamını başka kimseden duymadım. Evet, bu mektubumda sizlere kadim dostumu anlatacağım. Bunları yazmama yazın İzmir Karaburun’da gündüz saatlerinde şekerleme yaptığımda gördüğüm bir rüya sebep oldu. Kaç aydır zihnimde benimle dolanıp durdu. Kadim dostumla mücadele örgütümüzün adına yaraşır bir etkinliğinde karşılaştık. Kendisine rüyamı özet olarak anlatmış, hasbihal etmiştik. Artık yazıp sizlerle de paylaşmak şart oldu.
Ancak evvela gördüğüm rüyadan başlamalıyım ki konu anlaşılsın. Yazın bir davet üzerine Karaburun’a gitmiştim. Davet edildiğim toplantı tarih ve felsefe konuluydu. Bulunduğumuz yerde yani Karaburun’da, yaklaşık 600 yıl önce “yârin yanağından gayri her yerde her şeyde hep beraber” diyen Şeyh Bedreddin’in ve tabii ki onun destanını yazan işçi sınıfının ozanı Nâzım Ustanın adları çokça anılmıştı. Saz ve gitar eşliğinde Ruhi Su’dan ve başka ozanlardan türküler söylenmişti.
Sonrasında bir çam ağacının altında bir saate yakın şekerleme yapmıştım. İşte o kısacık uyku sırasında Şeyh Bedreddin, Börklüce Mustafa, Torlak Kemal ve kadim dostumu bir arada görmüştüm. Ancak kadim dostum üçünün aralarında Amasya elması gibi parlak, ayva tüylü küçük bir çocuktu. İşte birden kadim dostumu büyümüş haliyle, etrafında ikisi kız, biri erkek üç küçük çocukla halka şeklinde yere oturmuş gördüm. Uyanmamla rüyam oracıkta bitivermişti.
Uyandığımda kadim dostum ve o üç çocuğumuzun yıllar önce yaptıkları güneş ışığıyla ateş yakma deneyleri zihnimde canlanmıştı. O üç çocuğumuzdan en gencinin bile şimdilerde yaşı kemale ermeye ramak kaldı. Bizim koca kadim dost üç çocukla birlikte topladıkları çalı çırpının üstüne kırık cam parçasını koymuştu. Çocuklara eliyle güneşi işaret etmişti. Sonra da cebinden çıkardığı çakmağı gösterip yakmadan cebine koymuştu. Diğer elinin avucunda fındık vardı. Sayarak eşit şekilde çocuklara pay etmişti. Sanırım önceden üç çocuğumuza eşit dağıtacağı şekilde saymıştı. Avucunda baş ve işaret parmakları arasına sakladığı yarım fındığı ağzına atmıştı. O yarım fındığı tavşan gibi sürekli çiğniyordu. Sanırım çocukların fındıklarını gönül rahatlığıyla yemeleri için ağzındakini yutmuyordu. Üç çocuğumuzun en küçüğü olan erkek çocuğumuz gözünü güneşe dikmişti. Sanki “bu iş sabır işi, sabırla beklersek yanacak” der gibiydi. Kızlardan ela gözlüsünün bakışları “yanmaz” der gibiydi. Ceylan gözlü diğer kızımızsa bir çalı çırpının üstündeki aynaya, bir güneşe, bir bizim kadim dosta bakıyordu. “Amca sen yanacak dediysen kesin yanacak” demişti güzel gözlerini kocaman açarak. Uzun süre halka şeklinde beklemişlerdi. Evet, sonunda güneşin ışığı camın altındaki çalı çırpıdan dumanlar çıkarmış ve otlar tutuşmuştu. Hani sürekli aynı noktaya damlayan suyun kayayı delmesi gibi olmuştu. Üç çocuğumuz ustalarına sarılmışlardı. Sanki dört çocuktular ve yerlerde oynuyorlardı.
Evet, sevgili işçi kardeşlerim, şimdi sevgili kadim dostumun sizlerin de zihinlerinizde canlanması ve gözlerinizin önüne gelebilmesi için biraz tarif ederek anlatmalıyım. Kadim dostum uzun boylu ve yakışıklı, kıvrak zekâlıdır, zihni, gözleri, çenesi ve sakalı sürekli hareket halindedir. Dikkatli bakıldığında başının arka tarafında da gözleri varmış gibi arka taraftakileri görür sanırsınız. Bir sincap gibi çok iyi bir toplayıcı ve paylaşımcı, bir tavşan gibi hızlı olduğunu, bir kaplumbağa gibi hedefine doğru azim ve sabırla yürüdüğünü düşünmüşümdür. Bektaşi gibi söz, Pir Sultan gibi saz ustasıdır. Her daim etrafındakilere pozitif enerji saçanlardandır ve iyi bir örgütçü UİD-DER’lidir. Evet, bizim mücadele örgütümüzün çalışkan evlatlarından biri olan kadim dostumuzu özetle anlattığım gibi tanırım. Ne iş verilse severek yapar. Birileri yüksek koltuklar için debelenirken, kendisi işçi sınıfının bir neferi gibi didinir durur. Yani örgütlü mücadelenin terbiyesini gerçekten içselleştirmiş biridir. Yani küçük burjuvaca duygulardan, bürokratik heveslerden azadedir. Çokbilmiş aklı evvel ukalalardan olmamıştır.
Evet, işçi büyüklerimiz “geçmişini bilmeyenin geleceği de olmaz” demişlerdir. İşte Bedreddin de yaşadığı çağda ezilenlerin tarafında yerini almışlardandı. O tarihlerde henüz işçi sınıfı doğmamıştı. Sömürücü burjuvazi de tarih sahnesinde yerini almak için sırasının gelmesini bekliyordu. Bu nedenle o tarihte Bedreddin’in eşitliği savunması epeyce ileri bir düşüncenin ürünüydü. İşçi sınıfının komünist ozanı Nâzım Usta da Şeyh Bedreddin ve Dede Sultanların destanını yazmış ve büyük insanlığa miras bırakmıştı. Bu rüyadan çıkardığım sonuç şuydu; bizler yani işçi sınıfının devrimcileri, yüzyıllar önce sömürücü sınıflara karşı isyan bayrağını açanların, ezenlere başkaldıranların mirasını devralmışız, onların açtığı yoldan yürümeye devam ediyor ve şimdi biz de genç nesilleri yetiştiriyor, bayrağı onlara devretmeye hazırlanıyoruz. Kadim dostum bu işi hakkıyla yapanlardandır.
Evet, sevgili işçi kardeşlerim, gerçek manada sınıf temelinde örgütlü olmak her işçi için çok büyük bir şanstır. Ve böylesi bir sınıf bilinciyle donanmış örgütlü işçiler gerçekten mutlu, umutlu yaşarlar. İnsanlığın bugüne değin daha iyiye doğru gidişindeki ayak izleri bizlere gidilecek yolu gösteriyor. İşçi sınıfının biliminin ve mücadelesinin temelini atan büyüklerimiz ömürlerini mücadeleye adayarak bir kaplumbağanın azmi ve sabrıyla ilerlemiş, bıkmadan, usanmadan çalışmışlardır. Bu çabamız bir gün aslanların kendi tarihlerini yazabilmesi içindir. Onların açtıkları yolda devam eden ve ömrünü mücadeleye adayan Elif Çağlı’nın, o zihninin ve yüreğinin ta ortasından gelen sözlerinde dediği gibi: “Sen yolunda yürü, bırak ne derlerse desinler”.
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması Nisan 2008’de yola çıktığında tüm dünyada sarsıcı bir ekonomik kriz yaşanıyordu. Sermaye sınıfının hizmetindeki iktidarlar, krizin bedelini işçi sınıfına ödetmek için en yıkıcı politikaları hayata geçiriyorlardı. Aradan geçen...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 9 Aralıkta İstanbul Taxim Hill Otel’de düzenlediği basın açıklamasıyla DİSK Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan Asgari Ücret Araştırması Raporu’nu ve DİSK’in asgari ücret taleplerini açıkladı.
- 8 Aralık Pazar Günü, İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla binlerce işçi ve emekçi hayat pahalılığına, düşük ücretlere, vergi soygununa, kayyımlara, baskılara hayır demek için Kartal’da bir araya geldi. Mitingde DİSK ve KESK’e bağlı...
- Bizler çeşitli sektörlerde çalışan kadın işçileriz. Öncelikle İşçi Dayanışması bültenimizin 200. sayısını heyecanla bekliyoruz. Bültenimiz bundan 16 yıl önce, 2008 Nisanında çıktı ve ilk iş olarak mücadeleci işçi ve emekçileri 1 Mayıs’ta UİD-DER’le...
- Sevgili işçi kardeşlerim. Geçtiğimiz günlerde bir kez daha Engelliler Gününde engellilerin yaşamının nasıl eziyete dönüştürüldüğüne tanık olduk. Engelliler sokağa çıkıp “engelsiz yaşam istiyoruz” diye haykırıyorlar. Engellilerin ortak talebi...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında Tekgıda-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan 146 işçi 140 gündür sendika hakkı ve işe iade talebiyle mücadele ediyor. Polonez işçileri seslerini duyurmak için aylardır çeşitli eylemler...
- TEKSİF Sendikası, Bolu Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren Gezer Terlik Tekstil fabrikası önünde 5 Aralıkta basın açıklaması yaparak işverenin sendika düşmanı tutumunu ve işten atmaları protesto etti. İstanbul Finans Merkezi Merkez Bankası...
- Barınma ihtiyacı, tarih boyunca insanın en temel ihtiyaçlarından biri olmuştur. Tarihin ilk dönemlerinde bizi yırtıcılardan ve olumsuz hava koşullarından koruyan barınma alanlarımız zamanla gelişerek ailemizle paylaştığımız bugünkü evler haline...
- Çocukluğumuzda, gençliğimizde “çok çalış sınavda başarılı ol, işsiz kalmayacağın bir bölümde oku” telkinlerini, işe başladıktan sonra “çok çalış maaşın artsın, daha iyi bir bölüme geç” sözlerini sıkça duymuşuzdur. Elbette hepimiz iyi bir gelecek...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Ağaç AŞ’de çalışan DİSK/Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası (BTO-Sen) üyesi işçiler, 5 gün çalışma 2 gün izin haklarının gasp edilmesine karşı işyerlerinde oturma eylemine başladı. İstanbul Silivri’de...
- Almanya’da on binlerce işçinin çalıştığı otomobil üreticisi Volkswagen’de (VW) işçiler 2 Aralık Pazartesi günü uyarı grevleri yaparak taleplerini ve şirketin kitlesel işten çıkarma planlarını protesto etti. IG Metal sendikasında örgütlü yaklaşık 100...
- Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. Türkiye’de de dünyada da madenciler, karşı karşıya kaldıkları tehlikelerle, katliamlarla anılır. Oysa madenciler aynı zamanda görkemli eylemlerin, mücadelelerin altına imza atmışlardır, büyük kalkışmaları...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında Grid Solutions, Schneider Elektrik, Hitachi Energy, Arıtaş Kriyojenik ve MESS’ten ayrılan Green Transfo fabrikaları için yürütülen toplu iş sözleşmesi...