Buradasınız
Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
Esenyurt’tan bir emekli

Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece çalışmak için veya boğazımızdan üç beş lokma geçsin diye gelmedik dünyaya. Sinema, tiyatro, gezi, sanat gibi kültürel faaliyetler içerisinde olup ruhumuzu da beslememiz gerekiyor. Tatil de biz emekçiler için bu ihtiyaçlardan birisi. Yılın on iki ayı çalışıp bir haftacık da olsa! Buna uygun bir bütçe oluşturamamamız işçiler olarak sorgulamamız gereken bir soru. Biz de bir grup işçi olarak ailelerimizle birlikte tatil ihtiyacımızı dayanışma içinde, kolektif bir şekilde karşıladık. Bütçelerimizi birleştirip ortak bir ev tuttuk. Bir arada iş bölümü yaptık, zamanımızı denizde yüzerek, güneşlenerek, kültürel gezi yaparak, en önemlisi sınıfımızın sorunları ve neler yapmamız gerektiğini konuşup tartışarak geçirdik.
Bir haftalık yiyecek ihtiyacımızı karşılamak için alışveriş yaparken, önce aldıklarımızın besin değeri ve kalitesine değil, etiket fiyatlarına bakmak zorunda kaldık. Bir arada oluşturduğumuz bütçe ile ekonomik açıdan zorlanacağımızın farkına vardık. Evde, denizde, sahilde hayat pahalılığı gündemimizden düşmedi. Pahalı bulduğumuz şeyleri sıraladık, mesela ev kiraları neredeyse aldığımız asgari ücret kadar. Bir aylık gıda ihtiyacımız, asgari ücretin büyük bir bölümü... Giyinme, faturalar, sağlık, ulaşım, eğitim derken liste uzuyor. Ücretlerimizle ihtiyaçlarımızı karşılaştırdığımız zaman, ücretlerimizin ne kadar düşük olduğunu bir kez daha anladık. Bir akşam hep beraber dışarıda yemek yeme kararı aldık. Ama kararımızı alırken de dışarıda yemeğe vereceğimiz parayla evde kaç öğün çıkartırız diye sorguladık. Çarşıda bütçemize uygun yemek yiyebileceğimiz yer aradık. Yemek hizmeti veren sokakları defalarca turlayıp fiyatları aklımızda tutarak cebimizdeki paraya uygun bir lokantaya oturduk. Lokantayı yaşlı bir teyzenin çocuğu ve gelini ile işlettiğini tanışıp sohbet ettiğimizde öğrendik. İşlerinden memnun olup olmadıkların sorduğumuzda, sanki bizleri tarif edercesine, “son yıllarda işlerimiz çok düştü, neredeyse masraflara çalışıyoruz. Buraya tatile gelen yerli turistlere de bir şey diyemiyoruz. Hayat çok pahalı. Onlar da haklı, bir akşam burada bu parayı vereceğimize iki öğünlük alışveriş yapar evde yeriz diye düşünüyorlar” dedi.
Evet kardeşler, hepimiz hayat pahalılığından şikâyetçiyiz. Her sabah güne yeni zamların haberiyle uyanıyoruz. Ucuz olan tek şey, sınıfımızın insanı ve onun ürettiği emek. Aslında hayat pahalı değil bizim ücretlerimiz düşük! Her şey çok pahalı demek yerine, bizim ücretlerimiz neden düşük diye sorgulamamız gerekiyor. Bizler bir grup işçi olarak bu soruna kendi sınıf penceremizden baktık. Sömürü düzeni kapitalist sistemin yaşattığı diğer sorunlar gibi, bu sorunumuzun da örgütlü mücadele ile aşılabileceğini bir kez daha anladık. Bugün karşımızda tepeden tırnağa örgütlü bir düzen var. Bu düzen var olduğu sürece yaşadığımız açlık, yoksulluk ve yoksunluk bitmeyecek. Bunun karşısında durabilecek ve bu düzeni yıkabilecek tek güç işçi sınıfının örgütlü gücü olacaktır. Bu yüzden sendikalarda, derneğimiz UİD-DER’de örgütlenip, mücadele etmemiz gerekiyor.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- KESK Taleplerini Duyurmak İçin Alternatif TİS Masası Kurdu
- “Faizi Kim Uyguluyor, Bunu da Desene!”
- Hiroşima’dan Gazze’ye Umut İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinde
- Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Kamu İşçilerine Grev Yasağı ve Sefalet Dayatması
- BİRTEK-SEN Tekstil Raporunu Yayımladı
- Doğanın Değil Doların Yeşilini Sevenlerin Yasası
Son Eklenenler
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...
- Bombalarla yerle bir edilen Gazze’de artık ne sokak kaldı ne okul ne hastane… Ölüm çok, açlık derin… Açlığın ne olduğunu bilenler, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” der. Çünkü açlık, insanın canının yavaş yavaş çekilmesidir, gözünün gördüğüne...