Bakma, Görme, Anlama, Yalnızlaş!
Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nden bir kadın metal işçisi
Yunan mitolojisinde güzelliğiyle dillere destan Medusa, üç kız kardeşten ölümlü olandır. Medusa’ya sonsuz bir güzellik bahşedilirken, diğer kız kardeşlerine sonsuz hayat bahşedilmiştir. Lakin güzelliği Medusa’nın başını sürekli belaya sokmuştur. O kadar güzeldir ki Medusa tanrıçaları bile kıskandırır. Zeus’un kızı Athena da bu kıskançlıktan nasibini alır. Medusa’ya lanetli bir büyü yaparak onu bir canavara dönüştürür. Artık güzeller güzeli Medusa saçları yılanlardan, gözleri karşısındakini taşa çeviren bir canavardan ibarettir. Herkes ondan korkar, kimse onunla göz göze gelmek istemez. Artık lanetli bir yaratıktır Medusa.
Medusa’nın laneti her ne kadar mitolojik görünse de, günümüzdeki bir gerçeği hatırlatıyor bana. Sanki herkesin karşısında bir Medusa varmış gibi, korkuyoruz karşımızdakinin gözlerinin içine bakmaya. Belli komutların dışına çıkmaktan aciz birer makineye dönüştürülmek isteniyoruz. Bu nedenle birbirimize çok görüyoruz bir merhabayı, sıcacık bir gülümsemeyi. “İnsan sosyal bir varlıktır” değil mi? Dünyanın en doğal eylemidir karşısındakinin gözlerinin içine bakarak konuşmak, bir tebessüm etmek. Bu kişi ister karşı komşumuz olsun, ister fabrikada yanı başımızdaki tezgâhta çalışan arkadaşımız, ister sokaktaki herhangi bir işçi kardeşimiz hiç fark etmez.
Durakta servis beklerken, serviste işe giderken, tezgâhta yan yana çalışırken birbirimizin gözlerinin içine bakmıyoruz. Genellikle telefona bakmaya, kulaklığı takıp, kendimizi kendimize bırakmaya çalışıyoruz. Fabrikadayken üretim sayılarını yetiştirmek için gözümüz, elimizdeki parçadan başka bir şey görmüyor. Aynı çatı altında yaşadığımız ailemizi görmüyoruz. Dikkatimiz ya televizyondaki bir dizide, ya da başka bir programda oluyor. Birbirimizle konuşurken bile gözlerimiz çevremizdeki başka şeylere odaklanıyor. Hâlbuki karşındakinin gözlerinin ta içine baktığında anlarsın samimiyetini, ne demek istediğini. “İnsanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki, dil onları telaffuz edemez” bazen. Mesela bir derdi olan insan, hüzünlü, buğulu gözlerle dalar gider uzaklara. Onu uzaklardan çekip çıkarmak, içini rahatlatmak, yalnız olmadığını hissettirmek için görmen gerekir yanı başındakini. Sevindiğinde gözlerinin içi güler, korktuğunda endişeden göz bebekleri büyür insanın. Karşındakinin doğru söylediğini gözlerindeki keskinlikten, yalan söylediğini gözlerini kaçırmasından anlarsın. Kısacası göz göze gelerek başlattığımız iletişim, sözcüklere dökülür ve başlarız birbirimizi anlamaya.
Biz işçilerin birbirini anlamaya ne kadar da ihtiyacı var değil mi? Bizler aynı yaşamlara, aynı umutlara sahip insanlarız. Sevinçlerimiz de ortak, kederlerimiz de. Varsın farklı olsun dilimiz, şivemiz ne çıkar. Emeğiyle, alın teriyle dimdik ayakta duran insanlar değil miyiz? Bizim ayrı gayrılığımızdan çıkarı olanlar, patronlar ve iktidar sahipleri değil mi? İşçiler ne kadar dağınık ve örgütsüz olurlarsa o kadar kolay lokma olmazlar mı patronlara? İşçinin işçiden başka dostu yoktur. Hasan abi oğlunu evlendirir, çalıştığı fabrikanın işçileri halay başını çeker. Veli abi o ay biraz paraya sıkışır, imdadına yine kendisi gibi işçi olan bir kardeşi yetişir. Bir grev, direniş olur, başka fabrikalardan işçiler gelirler desteğe. Orası öyle de güzel bir şenlik yeri olur ki hani, sormayın. Çünkü kardeşlikle, dayanışmayla, hayatın her alanında omuz omuza durmasını bilen işçiler, gözlerini bir an olsun ayırmazlar birbirlerinden. Birbirlerini anlamaya çalışırlar, sadece bakmazlar, görürler. Bakan ama görmeyen, dikkatini birbirine değil başka şeylere veren işçiler, birbirlerinden ayrı düşerler. Medusa’nın lanetli gözlerinden kaçarcasına, kaçırırlar gözlerini birbirlerinden. Karşısındakine, yanı başındakine güvenmezler. Yani demem o ki kardeşler, bizim birbirimizden ayrımız gayrımız yok. Umudumuz da ortak, davamız da. Birbirimize güvenelim, ne istediğini bilen gözlerle bakalım gözlerimizin ta içine. İçimizde biriken öfkeyi, gözlerimizde biriken laneti patronlar sınıfına çevirelim.
Cibali
Son Eklenenler
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...