Başka Bir Bayram!
Samatya’dan bir işçi

Ben sağlık sektöründe çalışan bir işçiyim. Malum geçtiğimiz günlerde bir bayram tatili geçirdik. Size bayramın birinci günü yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Hastaneye bir hasta geldi, 25 yaşlarında daha gencecik bir kadın. Muayene olmak için gelmiş. Gözlerinin altı mor, bakışları bezgin, yürümeye hali yok sanki. Konuşma fırsatımız oldu. “İyi bayramlar, geçmiş olsun” dedim. “İyi bayramlar abla sana da, sağ olasın. Bayram da abla kime bayram ben anlamadım” dedi. “Hayırdır neden öyle diyorsun?” deyince başladı anlatmaya. Tekstil atölyesinde çalışan bir işçiymiş. Bayram tatilinde çalışılmayacağı için bir haftalık çalışma saatini önceki haftanın günlerine dağıtmışlar işyerinde. “Sabah 6’dan gecenin 12’sine kadar çalışmak zorunda kaldım, bayram tatiline çıktık ama hiçbir akrabamı bile görmeye halim yok, ellerim şişti, ağrımayan hiçbir yerim yok. Belki ağrı kesici ilaç alabilirsem ayakta kalabilirim, gezmeye halim olur” dedi. Sonra ekledi “keşke büyük bir yerde çalışsam, sendikam olsaydı, böyle yapamazlardı” dedi.
Gerçekten bu sistemde durduk yere mi hasta oluyoruz kardeşler? Kendimizi yorgun, bitkin hissediyoruz, daha 20’li yaşlarımızda yaşlı gibi hissediyoruz. Üstüne üstlük en güzel günlerimizi, anlarımızı çalıp bizi hasta ettikleri yetmiyormuş gibi yine para ile sağlık satıyorlar. Para ile ilaç alıp derman bulmaya çalışıyoruz. Oysaki patronlar bayram tatillerinde, yaz tatillerinde ve diledikleri her zaman hangi ülkeye gideceklerinin, hangi ultra lüks otellerde kalacaklarının planlarını yapıyorlar. Üstelik burjuva medyasında çarşaf çarşaf bunların haberleri gösteriliyor. Bizi gerçekleri görmekten, içinde bulunduğumuz koşulların nedenini sorgulamaktan uzak tutup, oyalamaya çalışıyor, çok çalışırsanız sizin de böyle bir hayatınız olur diyerek kandırıyorlar.
Geçenlerde okuduğum bir yazıda Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in Mayıs ayında genç nüfus üzerine “İstatistiklerle Gençlik 2018” adıyla yayınladığı bir rapordan bahsediyordu. Bu rapor gençlerin %55,4’ünün mutlu olduğunu söylüyor. Bunun gerçeklerle örtüşmediği o kadar açık ki. Genç işsizlik oranı rekor düzeye ulaşmışken, çalışan işçilerin hali ortadayken bu rakamın gerçekleri yansıtmadığı ortada.
En güzel günlerimizi, ailemizle geçireceğimiz zamanları, sağlımızı çalan patronlara karşı örgütlenip güçlü olabilirsek, hangi partiye oy verdiğimizi, hangi inanca sahip olduğumuzu bir kenara bırakıp dayanışma duygumuzu güçlendirirsek işte o zaman başka bir dünya başka bir bayram ve sağlıklı bir yaşam mümkün olacak.
Bu Nefret Doğru mu?
Eğitim Sistemi
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.