Beynelmilel Bir Şey İşte…
Gebze’den bir grup genç işçi
1970’li yıllar, işçilerin, kadınların, öğrencilerin örgütlü bir şekilde mücadele ettiği, işçi sınıfının patronlara kök söktürdüğü yıllardı. Yükselen sınıf mücadelesi öylesine önemli bir etki, öylesine canlı bir toplumsal atmosfer yaratmıştı ki, romanlar, şiirler, sinema ve tiyatrolar bu etkinin dışında kalamamıştı. Sanata ve edebiyata can veren de, onun içeriğini belirleyen de, işçi sınıfının yükselen mücadelesiydi. Lakin 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından, işçi sınıfının örgütleri dağıtıldı ve mücadele geri çekildi. 12 Eylül sonrasının sanat ve edebiyatına damgasını basan şey, umutsuzluk ve karamsarlık oldu. O yıllarda yaşananları doğru bir tarzda sorgulayan neredeyse tek bir film yapılmadan 2000’li yıllara gelindi. Bu açıdan 2006 yapımı Beynelmilel filmi 12 Eylül karanlığının yarattığı toplumsal atmosfere bir nebze de olsa ışık tutması bakımından önemlidir.
Film bizleri 1982 yılına, Adıyaman’da “gevende” denilen, çalgıcılıkla geçinen müzisyenlerin gündelik yaşamına götürüyor. O yıllarda müzisyenlerin en bilindik halk türkülerinden olan Lorke’yi çalması yasak. Hatta akla gelebilecek hemen her şey yasak. Yaşamın canlılığı ve renkliliği tek tipleştiriliyor. Tüm hayat donuk kışla kuralları çerçevesine sığdırılmak isteniyor. Abuzer ve müzisyen arkadaşları, kaymakam olmak isteyen Gülendam ve üniversitede mücadeleyle tanışan Haydar’ın etrafında gelişen olaylarla toplumun nasıl bir cendereye sokulduğu trajikomik bir dille anlatılıyor. Baskının, zorbalığın toplumsal yaşamın her alanına nasıl sindiği beyaz perdeye yansıtılıyor.
Şehre gelen askeri konsey üyelerinin karşılanması için yapılan hazırlıklar ile konseyi protesto etmek isteyenlerin yolu ortak bir noktada kesişiyor: Enternasyonal marşının notalarında. “Baharı karşılamayı, kuşları filan anlatıyor, beynelmilel bir şey işte” diyerek çalmaya çalıştıkları Enternasyonal, müzisyenlere baharı, yeşillikleri, çiçekleri ve kuşları hatırlatıyor. Ancak tarihin her döneminde olduğu gibi, baskıcı rejimler karakışa inat domur domur açan çiçeğe de karşıdır, özgürce kanatlanan kuşa da, coşku veren müziğe de, düşünen insana da. Konsey üyelerinin Enternasyonal’i duyar duymaz tören alanını terk etmesiyle başlayan olaylar zinciri, yaşanan acıların sadece bir örneği. Ve ne yazık ki, işçi sınıfının genç kuşakları o yıllarda yaşananları yeterince bilmiyor. Bilenler de anlatmıyor. Çünkü üzerinden yıllar geçmesine rağmen korku ve sindirme politikasının etkileri tam anlamıyla sökülüp atılabilmiş değil zihinlerden.
Bizler işçi sınıfının genç neferleri olarak biliyoruz ki, 12 Eylül darbesi, işçi sınıfının her türlü örgütünü dağıtan ve aktarma kayışlarını koparan bir darbeydi. İfadesini “bananecilik”le bulan korkutulmuş bir toplum yaratıldı. Böyle bir topluma doğan işçi ve emekçi sınıfların çocukları, kendi sınıflarının mücadele tarihinden tamamen habersiz büyüdüler. Ancak filmde de belirtildiği gibi, yaşananlar bizlerde umutsuzluğu değil mücadele azmini perçinledi. Filmin sonunda kamera bizleri, puslu havasıyla bir sanayi bölgesinden, devasa büyüklükte fabrikaların üzerinden Gülendam’ın evine yöneltti. Gülendam işçileşmişti. Ve vitrindeki kitaplarıyla mücadeleden, fikirlerinden vazgeçmediğini göstermişti. Bizler de dünden bugüne devam eden mücadelemizi yarınlara taşımaya gayret gösteriyoruz.
Gülendam’ın dediği gibi “Ağlamak, gülmenin kardeşidir. Ağlamayı bilmeyen gülmeyi de bilemez.” Geçmişte olduğu gibi bugün de büyük acılar yaşanıyor. İşçi ve emekçi kitlelerin yaşamı zorlaşıyor, baskılar artıyor, yasaklar yaygınlaştırılıyor. Yaşamın canlılığı ve renkliliği tek tipleştiriliyor. Ancak filmde de belirtildiği gibi, “baharı karşılamak” vurgusu içinde umudu barındırıyor. Yaşanan acılardan çok, mücadele eden insanların mutluluğu da var geçmişimizde. Baskı ve zorbalıkla gücü elinden tutanlardan çok, bilinçli ve örgütlü mücadele eden milyonlarca işçi var tarihimizde. Tarih o bir avuç zalimi değil, yiğitçe mücadele edenleri yazmış sayfalarına. “Koca bir ateş yakmak isteyenler, cılız saman yığınlarını tutuşturmakla işe başlarlar” denilmiş. Bizler de, geçmiş mücadele deneyimlerinden aldığımız güçle, irili ufaklı yaktığımız saman yığınlarının büyük bir ateşe dönüşeceği günlere hazırlanmaya devam ediyoruz, edeceğiz.
Kadro Vaadi Tutuldu mu?
Son Eklenenler
- İngiliz egemenleri, sömürge döneminde ticaret gemilerini, donanmalarını korumak için vahşi bir yöntem geliştirmişler. “Yamyam fare yöntemi” olarak adlandırılan bu yöntem şöyle: Açık denizdeki gemilerde fareler çoğalınca önce bir fare yakalanır, boş...
- Asgari ücret pek çok işçinin beklediğinin tersine 23 bin lirayı bile bulmadı. Utanmadan “işçiyi enflasyona ezdirmedik” dediler, gözlerimizin içine baka baka bizimle dalga geçtiler. Hiçbirimiz bu yalana inanmıyoruz. Çünkü yoksulluğu biz yaşıyoruz,...
- Evlatlarımızın sağlıklı gelişimi, sadece ne yiyip içtikleriyle değil, nasıl bir ortamda, çevrede büyüdükleriyle de ilgilidir. Empati, iletişim gibi sosyal, duygusal ve zihinsel becerileri çevreleriyle etkileşimlerinin izlerini taşır. Çocukların...
- 17 Ocakta okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan yaklaşık 20 milyon öğrenci birinci dönem karnelerini alarak yarıyıl tatiline girdi. Mersin’de Eğitim-Sen ve Özel Öğretmenler Sendikası eğitimdeki sıkıntıları dile getirmek için Yenişehir İlçe...
- Suriye’deki Esad rejimi 8 Aralıkta yıkıldı. Hemen ardından da Suriye’deki savaşın bittiği ve Türkiye’deki Suriyelilerin artık güvenle ülkelerine geri dönebileceği konuşulmaya başlandı. Medyada Erdoğan’ın Suriye politikasının ne kadar başarılı olduğu...
- Sevgili işçi kardeşlerim, bizler yani işçi sınıfımızın örgütlü mücadelesinin bir parçası olanlar, eski kuşaktan işçilerin deneyimlerinden ziyadesiyle istifade etmeyi öğrendik sınıf büyüklerimizden. Bundandır karşımızdaki herhangi bir işçi...
- UİD-DER Müzik Topluluğu (UMUT), Ruhi Su’nun sesinden dinlediğimiz Boşa Didinmek Fayda Vermez şarkısını yeniden yorumladı. Şarkının mücadeleye çağıran sözleri kadar hikâyesi de çok anlamlı. Rusya işçi sınıfının romancısı Maksim Gorki, 1907’de,...
- İşyerinde yeni yıl kutlaması yapmak için işi biraz erken bıraktık. Kutlama için masaları hazırladık, şarkı listemizi ayarladık. İşin yorgunluğunu atıp dinlenecek, uzun uzun sohbet edecektik. Tabii eğlence kısmına geçmeden önce işyerinin şef ve...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine 13 Aralıkta başlayan GE Grid Solutions grevinin 33. gününde anlaşma sağlandı. Böylece MESS sözleşmeleri kapsamında 4 işletmede...
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...