DİSK, KESK ve İHD İstanbul’da Estirilen Devlet Terörünü Protesto Etti

İnsan Hakları Derneği, Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs kutlamalarına kapatan hükümeti ve Taksim Meydanı’na girmek isteyen emekçilere terör estirerek saldıran ve yaralanmasına neden olan polisi protesto etti. “1 Mayıs Yasaklanamaz Devlet Terörüne Son!” pankartı açılarak Taksim tramvay durağında yapılan basın açıklamasına; HDK Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, HDK bileşenleri, Türkiye Gerçeği Dergisi, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Hey Tekstil işçileri de katılarak destek verdi.
Polisin attığı gaz bombalarının kafasına isabet etmesi sonucu kafa travması geçirerek ameliyata alınan Dilan Alp ve Serdar Gül’ün fotoğraflarının taşındığı eylemde, “İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek”, “Devlet Terörüne Son”, “Yaşasın 1 Mayıs Direnişimiz”, “Katil Devlet Hesap Verecek”, Katil Polis Hesap Verecek”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz!” sloganları atıldı.
Basın açıklamasını İHD İstanbul Şubesi Başkanı Ümit Efe yaptı. Efe, konuşmasına devletin 1 Mayıs terörünü kınayarak başladı. Efe, İstanbulluların, turistlerin seyahat özgürlüklerini yasaklayarak Beşiktaş, Beyoğlu, Şişli ilçelerinde adı konmamış sokağa çıkma yasağı ilan edildiğine dikkat çekti. Hükümetin, yasakçı, buyrukçu, hak tanımaz bir anlayışla uyguladığı terör sonucunda Dilan Alp, Serdar Gül, Zafer Yolcu, Fehmi Oran Meşe, İbrahim Akal’ın başlarına isabet eden gaz mermileriyle, Meral Dönmez’in ise darp ile yaralanarak hayati tehlike altında olduklarını, İbrahim Akal’ın bir gözünü kaybettiğini söyledi. Efe, polisin aldığı talimatla sınırsızca ve hedef gözeterek, kapalı alanlarda göstericilerin başları hizasına gaz bombalarını fırlattığını ifade etti. Efe, son olarak şunları söyledi: “Bir kez daha görülmüştür ki, ‘ben iktidarım, muktedirim, sahibim, her şey benim’ mantığı 1 Mayıs’ta şiddeti doruğuna çıkarmıştır.”Ardından HDK Milletvekili Sırrı Süreyya Önder söz alarak bir konuşma yaptı. Önder, barış sürecini bu hususla ilişkilendirmeye ve karşı karşıya getirmeye çalışmanın ince ve sinsi bir politika olduğunu belirterek başladığı konuşmasına şöyle devam etti: “Yürütülmekte olan süreç her türlü muhalefetin bastırılmasına dönüşen bir araca dönüştürülemez. Süreç tam da demokratik siyaset alanlarının genişlemesiyle kavileşir. İlk açıklamayı hatırlıyorsunuz. ‘Merdivenden düştü’ dediler. Bu merdivenden düşme Türkiye’de emekçilerin, solcuların, her türden muhalifin çok iyi bildiği bir trüktür. Dünyanın hiçbir yerinde bizim ülkemizdeki kadar merdivenden düşen yoktur. Bir sürü insanın işkencede canına kıydılar, gerekçesi hep aynıydı. Bir de bunun ‘kafasına vura vura intihar etti’ versiyonu var. Bunları biz biliyoruz.” Önder, DİSK’in tutumunu da şu sözlerle eleştirdi: “Mademki bu meydanda ısrar ettiniz, ki bu sizin tabanınızın dileğiydi, biliyordunuz devletin nasıl davranacağını da. O zaman genel merkeze kapanıp meseleyi tatil etmeyecektiniz. Edecektiyseniz burada ısrar etmeyecektiniz. Bunu da yoldaşça ve dostça bir eleştiri olarak DİSK’e yönlendirmek istiyorum.”
Konuşmaların ardından basın açıklaması sloganlarla sona erdi.
DİSK Genel Merkezi’nde Basın Açıklaması
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve Türk Tabipler Birliği Merkez Komisyon üyesi Osman Öztürk, 1 Mayıs’ta devlet terörü sonucu İstanbul’da çıkan olaylara ilişkin DİSK Genel Merkezi’nde bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.Kani Beko, 1 Mayıs öncesinde gerilimin Başbakan Tayyip Erdoğan ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun açıklamalarıyla tırmandığını söyledi. Emekçilerin tüm İstanbul’u 1 Mayıs alanına çevirdiğini ifade eden Beko, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hükümetin ve Vali’nin tavrı ideolojiktir. Sermayenin ideolojisi ve çıkarlarına hizmet edenlerin işçi düşmanlığı, bugün üzerimize yağdırılan gaz bombaları, tazyikli sular ve polis copu ile bir kez daha ayyuka çıkmıştır. Aramızda marjinal grup diye bir şey yok. Burada işçiler vardı. Atılan gaz bombaları sırasında oradaki arkadaşlarımız getirdikleri sendika flamalarıyla kendilerini korumaya çalıştı. Ben de kendimi ceketle korudum, şimdi ben de mi marjinalim? Bu talihsiz bir açıklama.”1 Mayıs’ta çoğunluğu işçilerin oluşturduğunu, onun dışında işçilerle dayanışmak isteyen kişilerin de kutlama alanlarına geldiğini belirten Beko, “Annelerimiz, babalarımız, çocuklarımız da geldi. Onlara da marjinal diyebilir misiniz?” diye sordu.
KESK Genel Başkanı Lami Özgen ise şöyle konuştu: “Farklı manipülasyonlarla olayları farklı gösterme çabası içinde olmasınlar. Kimse güvenlik güçlerine saldırmamıştır. Dün bizzat Beşiktaş kolunda 07.30’da, daha 10-15 kişi bir araya gelmeden ve polisler tarafından gazla, tazyikli suyla saldırıyla karşı karşıya kalmışızdır. Kitle toplanmadan 07.30’da Beşiktaş kolunda toplanmak üzere olan insanlara, direkt, uyarı yapmadan gaz ve su saldırısı yapılmıştır ve bu arka arkaya sürdürülmüştür” ifadelerini kullandı.
1 Mayıs’ın inşaat çalışmaları nedeniyle Taksim’de kutlanmasına izin verilmemesini eleştiren Özgen, “Taksim’de 30 metrelik çukura tedbir almak istemeyen Valilik, kilometrelerce alana tedbir alma gücüne sahip. İnşaatın varlığı, inşaatın teknik boyutu tamamen ve sadece suni bir gerekçedir. Yaşananların sorumlusu emekçiler değil, tam tersine İstanbul Valisi ve Hükümet’in kendisidir” diye konuştu.
Türk Tabipler Birliği Merkez Komisyon üyesi Osman Öztürk ise, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne de biber gazı atıldığını, bunun haklı hiçbir gerekçesi olamayacağını ifade ederek, yaşananlar için suç duyurusunda bulunacaklarını bildirdi.Çağdaş Hukukçular Derneği ve 1 Mayıs gösterilerinde yaralananların yakınları ise, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda bir araya gelerek suç duyurusunda bulundular. ÇHD üyesi avukatlar, suç duyurusu öncesinde bir basın açıklaması yaptılar ve devlet terörünü kınadılar.
Sağlık Sisteminin Hali ve Pürmelâli!
Son Eklenenler
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...