Grev Ateşi ve Siyaset
Can Şafak

Bursa’da Renault işçilerinin çaktığı kıvılcım, ateş oldu. Önce bölgedeki bir dizi fabrikayı içine aldı, sonra bölge dışına atladı… Gebze’de, Eskişehir’de, İzmir’de Ankara’da, Sakarya’da, Gölcük’te, Aksaray’da, İnönü’de yanıyor. Her gün yeni grevlerle büyüyor.
Grevler sınıf hareketini, emeği, yıllar sonra bir kez daha ülkenin, ülke siyasetinin gündemine taşıdı.
Bu büyük kalkışmanın arkasında sendikalar yok. Grevler doğrudan fabrikaların içinde örgütlendi ve işçiler, aslında cesameti ve etkisiyle/sonuçlarıyla siyasi nitelik de taşıyan grevlerin siyasetini de kendi sezgileriyle ortaya koyup bir müşterek mücadele hattı belirlediler. Bu hat, önce var olan sendikayı, Türk Metal’i alaşağı etti, sonra sendikaları hareketin dışında tuttu. Grevciler, “siyaseti” de sokmaktan yana değiller eylem alanlarına. Grevler içinde sendika ve siyaset -siyasi örgütlülük- örgütlülük adına göze çarpan, DİSK’e bağlı sendikaların, Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nın bölge bölge yaptığı destek açıklamaları ile bundan bağımsız olarak da Metal İşçileri Birliği’nin (MİB), Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği’nin (UİD-DER) -ve kimi siyasi çevrelerin- grevlerin daha ilk gününden başlayarak polis baskısına rağmen aralıksız verdiği dayanışma. Tabii, işçi dostlarının, aydınların gönül birliği.
Ama grevlerin, mücadelenin yönünü çizen esas olarak fabrika komiteleri ve işçilerin en demokratik şekilde -doğrudan demokrasi uygulayarak- aldıkları ortak kararları.
Grevlerin bu kadar kendi içine kapalı olarak yürütülmesi bir tepkidir elbette ve sendika hareketinin, sendikaların neredeyse tamamı böyle bir tepkiyi hak etmektedir de üstelik. Bu anlaşılabilir bir tepkidir ama ne derece tutarlıdır, doğrudur?
Fabrika komiteleri bugün için güçlü ve yeterli bir örgütlülük sağlayabilmektedir. Hareketi taşıyabilmekte, yönetebilmektedir. Ama gemileri yakarak yani bir yandan özgürleşerek buna karşılık bir yandan da sendikayı kovarak/sendikasızlaşarak yola çıkan hareketin, gelecek için bir vizyonu, bir siyaseti, stratejisi olması ve bunu adım adım ortaya koyması artık kaçınılamaz bir gereklilik olmuştur. Grevler uzun soluklu bir mücadelenin fitilini ateşlemiştir. Türk Metal’den kitleler halinde koparak işçiler, gerçekleştirilen ücret artışlarıyla bitmeyecek bir yeni mücadele sürecine girmişlerdir.
Asıl zor olan henüz başlamamıştır ve işçilerin önlerinde kendilerini bekleyen çok daha çetin meseleler vardır.
Türk Metal’den kopan fabrikalar toplu pazarlık döneminde MESS Grubu’na nasıl dahil olabileceklerdir? Tek tek fabrikalar düzeyinde ve işçinin doğrudan seçtiği temsilcilik yapılarıyla yasalarla da bağlı kalmaksızın -Anayasa’ya ve uluslararası hukuka dayanarak- ya da yasadaki “takım sözleşmesi” çerçevesi içinde bir pazarlık sürecine girmek Türkiye’nin en güçlü işveren sendikası MESS karşısında ne ölçüde başarı sağlayabilir?
1. Uzun dönemde: Hareket, sendika özgürlüğü için ve bu kapsamda plüralist sendika örgütlenmesi ve çok düzeyli toplu pazarlık düzeni için “siyasi mücadele” yürütmek ve böyle bir mücadeleye uygun örgüt yapıları içinde yer almak zorundadır. Bu, fabrika düzeyinde örgütlenen demokratik yapıların sendika hareketine dâhil edilmesiyle olanaklıdır. Güçlü fabrika örgütleri, parçası oldukları sendikalar üzerinde söz sahibi olabilecek, onları şekillendirebilecektir. Plüralist sendika ve çok düzeyli toplu pazarlık düzeni, işyerleri düzeyinde doğrudan fabrika örgütlerinin toplu pazarlığa taraf olabilmelerine ve grup, işkolları ya da bölgeler düzeyinde bağıtlanan toplu sözleşmelerin bu yolla her işyerinin özelliklerine göre tamamlanmasına ve ilave ücret ve haklar elde edilebilmesine imkân verebilecektir. Böyle bir sendika özgürlüğü mücadelesi bir siyasi vizyon gerektirir ve birbirinden kopuk ya da yeterince koordine olamayan, kendisini tek tek fabrikaların günlük ücret meseleleriyle sınırlayan dağınık bir örgüt yapısının altından kalkabileceği bir iş değildir.
2. Kısa dönemde: Türk Metal’den kopan fabrikaların oluşturdukları ve oluşturmakta oldukları fabrika komitelerinin fabrikalar arasında eşgüdüm sağlayabilecek bir bütünlük, bir “eylem birliği” içinde hareket etmelerinin yolları mutlaka bulunmalıdır. Türk-İş’ten/Türk Metal’den kopan hareketin, bu bütünlük içinde toplu pazarlık sürecinde “söz ve karar sahibi olabilecekleri” bir sendika çatısı altında toplanması MESS’e karşı yakın dönemde yürütülecek mücadelede en etkili yoldur. Bu sürecin kotarılabilmesi de bir sendika siyasetinin geliştirilip ortaya konmasını gerektirmektedir.
Grevlerle birlikte yükselen hareketin, pür ekonomik bir hareket olarak yaşayabilmesi, bir noktadan sonra mümkün değildir.
Burada sözü edilen siyaset, bir sınıf ve sendika siyasetidir. Sınıfın çıkarlarını gözeten ve hangi siyasi partiye yakın olursa olsun, görüşü, inancı, dili ne olursa olsun işçilerin tümünü bu yönde mücadeleye sevk eden bir sınıf ve sendika siyaseti… Bunun ana hatları da Türkiye işçi sınıfının geleneği içinde vardır.
Sınıfın en güçlü olduğu yerlerden, fabrikalardan -çünkü işçiler fabrikalardadır- başlayarak, aşağıdan yukarıya doğru yükselen metal fırtınası, sendika hareketine yeni bir yön çizebilecek midir? Bunun cevabını “siyaset” verecektir.
sendika.org’tan alınmıştır
Son Eklenenler
- Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...
- Uçak yolculuğu yapanlar bilir. Yolculuk esnasında uçağın kabin basıncının düşmesi, oksijen seviyesinin azalması durumunda oksijen maskeleri devreye girer. Yanımızda çocuğumuz olsa böyle bir durumda çoğumuz maskeyi önce çocuğumuza takmaya çalışırız,...
- Gelsinler yoldaşlar ben hazırım/ İki satır, bir mısra şiirle hazırım/ En karanlık dönemlerde/ Ektiğim tohumlar yeter bana/ Gelsinler yoldaşlar ben hazırım
- Milli Eğitim Bakanlığının proje okul atamalarına tepkiler devam ediyor. Eğitim Sen, proje okul uygulamaları ve atamalarına karşı 18 Nisanda Cağaloğlu Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması yaptı.
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...