Haşmet Zeybek’ten Alpagut Olayı
Mersin’den bir UİD-DER’li
Anadolu topraklarında işçi kardeşlerimizin kendi taban örgütlülüklerini yaratıp, yönetime el koyarak üretimi yeniden örgütledikleri en önemli deneyimlerden biridir Alpagut İşgali. 1969’da Çorum İl Özel İdaresine bağlı Alpagut Linyit İşletmeleri’nde çalışan 786 işçi, 73 günlük birikmiş ücretlerini alabilmek için işyerini işgal ederler. Bu işgal ve sonrasında yaşananlar, ÜRETEN BİZSEK YÖNETEN DE BİZ OLACAĞIZ sloganının çarpıcı bir örneğini oluşturur. Haşmet Zeybek, Alpagut’ta yaşananları, tiyatro oyunu olarak kaleme aldığı bir kitapta anlatmış.
Dört aydır ödenmeyen maaşlar, işçilerin öfkesini iyice arttırmıştır. Sefer kızmaktadır 7500 liralık bölge müdürüne. Sefer’in “bir gün bile işletmede yüzünü görsem bir öksüz çocuk sevindireceğim” dediği bölge müdürü, aynı zamanda sendikanın şube başkanıdır! Ona ve diğer yöneticilere gelince işletmenin kasasında para vardır. Ama İsmet’e, Mehmet’e, Fazıl’a, Sefer’e ve daha nicelerine gelince kasada aylardır para yoktur! Müdürün sağ kolu Üsük, işçilerdeki huzursuzluğu önemsizleştirerek anlatır müdürüne, nasılsa geçen sefer 15 günlük grevi kırmayı başarmışlardır. Dördüncü ayına dönen alınamayan maaşlar işçilerle Üsük’ü karşı karşıya getirir. Fazıl kinini kusar: “Koş yetiştir adamlarına sırtını sıvazlasınlar. Boş boş masa başında oturanlar, herkesten önce parasını alanlar yukarıya şirinlik edecek diye biz aç mı kalalım?” İşyeri temsilcisi Gobel de öfkeden nasibini alır. Sefer çıkışır Gobel’e: “Bizi işverene satan sarı sendikaya karşıyız. Güya bizi koruyor. Ne zaman hak diye dikilsek ilk karşımıza bizim sendika çıkıyor.” Öncü işçi Mehmet öfke dolu işçilere “dövmekle adam bitmez, tek başına Üsük’le, Gobel’le, valiyle, bakanla, hükümetle başa çıkmamız imkânsız, el ele omuz omuza vermeliyiz. Paslı çivi söker gibi, hakkımızı söküp almalıyız” der.
Yönetim bakar ki işçiler yatışmıyor, öncü işçilerin eşlerine kadın yollayarak çözüm arayışına girer. Kadın kadının dilinden anlar misali, “bu sendika kurma sevdasından vazgeçin” aklı devreye sokulur. Tabii işçiler kadınları kovalar. Ocaklar da patlamaya hazırdır, işçilerin hep birlikte patlayıp bu demir disiplinden kurtulma yolu döşenmektedir. Bütün ocaklara santral ile bağlanıldığında herkes hazırdır, İŞGAL çığlığı yükselir Alpagut’tan.
İşçi Genel Kurulunun toplanmasıyla kontrol temsilcileri seçilir, işbölümü yapılır, 8 saat 3 vardiya çalışılır, işletmenin fiili durumu ince eleklerden geçirilir. Artık kimse ocaklardan çıkmak istemez, işçiler kömürü yani ürettiğini sevmektedir. İşçi yönetiminde kimse çalışmaz, tembelleşir diyenlere inat kat be kat fazla çıkarılır kömür yerin yüzlerce metre altından. Büyük işletmelerin işçilerden kömür almayıp boykot etmesine karşın, işçiler küçük işletmelere aracı olmadan, ucuza ve peşin satarak işletmeyi %50 kâra geçirirler. Müdüründen valisine, bakanından hükümetine herkes “beceremezler, iki güne kalmaz işçiler gelir elimize ayağımıza kapanır” der. Bakarlar ki işler bekledikleri gibi olmuyor, vali arar işletmeyi, bu duruma son vermek ister. İşçinin cevabı nettir: “Fiili durum devam etmektedir, yapılmak istenen tüm görüşmelerin yeri Alpagut Linyit İşletmesidir.”
Fazıl, tavan olmasa tabanın kendini gayet de güzel idare edeceğini paylaşır arkadaşlarıyla. İsmet bir aylık maaşının vali beyin bir ziyafeti karşılama fiyatına denk düşmesine o kadar içerlemiştir ki, vali ziyafet çekecek diye boşu boşuna aç kalmışız sefil olmuşuz diye dertlenmektedir geçmişine. Fazıl, “bizim okulumuz da bu iş, bak her gün neler öğreniyoruz” diye umutla bakar geleceğe. Geçmişle-gelecek arasında gidip gelen düşüncelerin ortasında vali çıkagelir Alpagut’a. Heyheylenen valiye yanıt çok net gelir öncülerden: “Ezilenin, sömürülenin uyanışıdır bu, hakkın yerini bulmasıdır bu, verilmeyen hakların zorla alınmasıdır bu.” Vali bu kararlılık karşısında işçilerin temel taleplerini dinlemek zorunda kalır. Görüşmenin ardından Mehmet ile Sefer Ankara’ya giderler. Tabii ki sınıf düşmanları boş durmaz ve Ankara’dan getirttikleri Muhafız Alayı’nı işçilerin üstüne salarlar. Muhafızlar fabrikayı kuşatarak işletmeyi işçilerin elinden alırlar.
İşleri okul olan, her gün öğrenen işçiler, Kavel, Horoz Çivi, Gamak, Sungurlar, Değirmen Köy, Turhanlar, Göllüce, Atalan, Bafa, Gıslavet, Bossa diye tek tek haykırırken umutlarını, umutlar tek yürek olur ve haykırırlar 15-16 Haziran’ı hep birlikte Alpagut’tan.
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...