İşçiye Yok, Milletvekiline Çok!
Pendik’ten bir emekli işçi
Milletvekilleri, sıra kendi maaşlarına gelince asgari ücretin üç katından fazla zam yapıyorlar. Ama aynı milletvekilleri ve bakanlar, işçilere gelince hiç de böyle cömert davranmıyorlar. Örneğin, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Asgari ücreti belirlerken bir yandan asgari ücretliye makul bir ücret, bir yandan rekabet gücünü göz önünde bulundurmak zorundayız. Bunu bulundurmayan ülkeler battı, Yunanistan’a dönmek istemiyorsak, başka ülkelere dönmek istemiyorsak bu dengeleri korumak durumundayız” diye buyuruyor. Ama milletvekili maaşlarına yapılan zamma sesini çıkarmıyor. Çünkü onun dengeden anladığı işçinin kursağındakinin sürekli patronların ve onların siyasetçilerinin ceplerine akması!
Kendileri de patron olan ve patron gibi düşünen çoğu milletvekilinden işçileri düşünmelerini beklemek saflık olur. AKP hükümetinin saflarındaki vekiller bu zammı en hararetli destekleyen vekiller. Onlar 2011 yılı içerisinde sermayenin talimatları doğrultusunda birçok yasa çıkarttılar. İşçilerin elindeki hakları gasp etmek için gece gündüz çalıştılar. Yılın son haftasında kendilerine yaptıkları kıyakla, iki yıl bile milletvekilliği yapsalar astronomik maaşlarla emekli olabilecekler. Oysa işçilerin kuş kadar maaşla emekli olabilmesi için bile 5 bin ilâ 7 bin işgünü üzerinde prim ödemesi gerekiyor. Bu düzenlemeden sonra milletvekilleri, bizim alınterimizle kendilerine verdikleri bu “hediyeyle” yeni yıla girecekler.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek şöyle diyor: “Böyle bir düzenleme yapılması yönünde talep var. Ne yapabiliriz? Medya yazacak diye çekinip milletvekilleri kendilerine ilişkin hiçbir adım atamıyor. Bütün gruplar imzalar ve arkasında durursa böyle bir düzenleme yapılabilir.” Çiçek, bir süre önce 1970’lerde TBMM Başkanlığı yapan Kemal Güven’le görüştüğünü ve düşük emekli maaşı aldığını belirterek, “Geçim sıkıntısı çekiyorlar. Çok rahatsız oldum, bir şeyler yapmamız lazım” diye de ekliyor. Biz de ona soruyoruz: Bizim asgari ücretin yükseltilmesine, prim gün sayımızın düşürülmesine ve emekli maaşlarımızın arttırılmasına dair bir “düzenleme yapılması yönündeki taleplerimiz” ne olacak? Belli ki bize üç kuruş zam yaparken hiç kimseden çekinmiyorsunuz. “Medya yazacak” demiyorsunuz. Bütün işçiler zam talebinin arkasında duruyor ama belli ki bu umurunuzda değil. Biz işçiler ne yapalım? Bu sömürü düzenini başınıza yıkalım mı? Bize başka çare bıraktınız mı? Milletvekilleri bundan da çekinir mi? Bize doğru dönen bir denge rahatınızı çok mu kaçırır? İşte bu da bizim umurumuzda değil!
Biz de tüm işçi kardeşlerimize sorduk. Hepsi geçim sıkıntısı çekiyormuş. Hem de öyle sizinki gibi bir sıkıntı değil, açlıkla terbiye ediliyorlarmış. Biz de bundan çok rahatsız olduk. Biz de bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Ne mi yapacağız? Bekleyin ve görün!
Son Eklenenler
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı.
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...
- Son zamanlarda pek çok insanın aklında, dilinde aynı sorular var: Biz nasıl bir toplum olduk böyle? Nasıl olur da insanlar bu kadar kötü olabilir? Teşbihte hata olmaz derler. Toprağı düşünelim. Toprakta her zaman zehirli bitkiler yetişebilir. Ama bu...
- İşyerinde, mahallede, parkta, sokakta, kahvede… Sohbetler döner dolaşır hep aynı soruya bağlanır: “Ne olacak bu memleketin hali?” Soru bakidir, cevabı ise yaşadığımız koşullara, ait olduğumuz sınıfa göre değişiklik gösterir. Çünkü işçi ve...
- Şair “Kuşların vurulduğu zamandır şimdi” demiş. Gerçekten de haksızın haklı, hırsızın namuslu, haydudun yiğit sayıldığı zamandır şimdi. Her gün yeni bir “bu kadarı nasıl olur?” sorusuyla başlıyoruz güne. Geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir tekstil...
- Yaklaşık iki ay boyunca hakları için mücadele eden, bu süreçte polisin ve jandarmanın saldırısına maruz kalan, gözaltına alınan Fernas işçilerinden biri arkadaşlarından birinin çocuğunun ilk adımını direniş alanında attığını söylemişti. Bir başka...
- Bir an için hafızamızı kaybettiğimizi düşünelim. Annemizin, babamızın, kardeşlerimizin, evlatlarımızın kim olduğunu, nereli olduğumuzu, yaşadığımız evi, ne iş yaptığımızı hatırlamadığımızı hayal edelim. Bütün yüzlerin, sokakların yabancı olduğunu...
- Bugünlerde kiminle konuşsak, herkes sorunlardan bahsediyor. Tezgâh başında, sokakta, pazarda, toplu taşımada, markette, bir hastanenin ya da bir okulun bahçesinde… Eğitimden sağlığa, kira derdinden geçim sıkıntısına, işçi ve emekçilerin gündemleri...
- İstanbul’da Maltepe Belediyesi ile İzmir’de Buca Belediyesi işçileri, Denizli’de Pamukkale Üniversitesi İktisadi İşletmelerde çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktılar. Çeşitli illerden gelerek...
- “Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz.” Erdoğan’ın 2015’te söylediği bu sözlerin amacı işçi...
- İspanya’da 29 Ekimde yaşanan sel felaketi Valencia bölgesinde 250 insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Onlarca insan hâlâ kayıp. Şehir, evler harap olmuş durumda. Felaket boyunca kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan, sevdiklerini,...