İŞKUR’dan İşsizlik Ödeneği Alabilmek İçin Zorunlu “Eğitim” Semineri!
Kocaeli’den işsiz bir kadın işçi
İşten atıldığımızda süremiz dolmadan arkadaşım ve ben İŞKUR’a gidip işsizlik ödeneğini alabilmek için başvuruda bulunduk. Elimize tarihi belli olan bir seminer duyurusunu tutuşturarak “mutlaka gelmeniz gerekiyor” dediler. Biz de elimizdeki kâğıdı merak ettik ve en ince ayrıntısına kadar okuduk. Belgenin son cümlesinde şöyle yazıyordu: “Seminere katılmamanız durumunda işsizlik ödeneğinizin kesileceği/durdurulacağı hususunu bilgilerinize arz ederiz.”
Sözde “iş arama teknikleri” konusunda düzenlenen bu seminerde, eğitimci, iş arayan işçilerin kendilerini patronlara nasıl pazarlaması gerektiğini anlatıyordu. Hadi diyelim ki biz bu seminere bir aksilikten dolayı katılamadık ve işsizlik ödeneğini de alamadık. Biz işçiler işten atılmadan önce geberene kadar çalışıyoruz yine de geçinemiyoruz zaten. İşsizken nasıl geçineceğiz, hani bu fon bizimdi, bizim için birikecekti? Zaten birçok kriteri olan bu ödeneği alabilmek için kırk takla atmak durumunda kalıyoruz. Gözümüz aydın olsun, yeni bir kriter daha eklenmiş: “İşsizlik ödeneğinden yararlanabilmek için, iş arama teknikleri adındaki seminere katılmak.” Yakında iş başvuru öncesinde diş kontrolleri yapılırsa lütfen şaşırmayalım.
Katıldığımız eğitim seminerinde çoğu kadın 60 kadar işsiz işçi vardı. Eğitimcinin anlattıklarına isyan etmemek işten değildi. Kendimizi zor tuttuk. Çünkü bize patronla iş görüşmesi yapmaya gittiğimizde, adeta patrona itaat etmemiz gerektiğini ve utanmasalar açık açık da bunun kutsal bir şey olduğunu söyleyeceklerdi. Maalesef ki fon bizim olmasına rağmen buralara atanan eğitimcilerin eğitim programı bizden yana değil. Eğitimciler de sanki keyfimize işsizmişiz gibi, sanki iş bulmak istemiyormuşuz, vasıf kazanmak istemiyormuşuz gibi saçma sapan konularla güya teknikler sunuyorlar. Nasıl ve hangi koşullarda, ne tür işlere evet dediğimizi hiç bilmiyorlar? İtaat edeceksin, eğilip büküleceksin ve haksızlıklar karşısında sesini de çıkartmayacaksın. Eğitimlerinin özü bu!
Eğitimcimiz, biz işçilere işe alınma aşamasında nasıl davranmak gerektiği konusunda enteresan tüyolar verdi. Bu tüyolara bir bakalım mı?
İlki: Kadın işçilerin bakımlı (makyajlı) bir şekilde iş başvurusuna gitmeleri doğru değilmiş. Eğitimci bunun nedenini açıklama gereği duymadı.
İkincisi: Diyelim ki iş görüşmesine gittik, işveren yetkilisi bizimle görüşmeyi kabul etti ve bize bir ziyaretçi kartı verdiler. Ziyaretçi kartı ile görüşmeye giderken bize verilen kartı elimizde taşımak (sallamak) yerine, yakamıza takmamız gerekiyormuş. Çünkü işveren ya da yetkilisi, işçinin kendine olan özgüvenin bu kadar gelişkin olmasını istemiyormuş. Patronlar bilinçli ve özgüven sahibi işçilerin yanında kendilerini aşağılanmış hissediyorlarmış.
Arkadaşlar, biz işçiler alnımızın terini döke döke gece yarılarına kadar çalışmaktan evin yolunu ancak bulabilirken, o işsizlik ödeneğinin her kuruşunu ve bize verilen ücretin daha da fazlasını hak ediyoruz. Bizler yalnızca işsizlik ödeneğini değil, ödediğimiz vergilerle bütün insani hizmetleri fazlasıyla hak ediyoruz. Görüyorsunuz ki patronların devleti ve yasaları da her vesileyle bizlere sopasını gösteriyor. Devlet aracılığıyla bizden toplanan vergilerin sefasını da sömürücü patronlar sürüyorlar. Bizler birleşip örgütlenmezsek onların yüzsüzlükleri daha da artacak ve bizlerin ellerinde olan kırıntı denecek düzeydeki haklarımızı da çekip alacaklar.
Sevgili işçi kardeşlerim, hayatımız pahasına çalışırken ödediğimiz işsizlik ödeneğinin işçilere ne kadar ve nasıl ödenmesi gerektiğini biz kendimiz belirlemeliyiz. Patronlara ve kurumlarına örgütlenerek cevap verelim: Bu fonlar bizimdir ve biz işçiler yönetmeliyiz!
Son Eklenenler
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....
- İstanbul Çatalca’da bulunan, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri üretimi yapılan Polonez’de baskılar ve hukuksuzluklar artıyor, işçiler de sendikal haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Tekgıda-İş Sendikasının yeterli çoğunluğu sağlayarak...
- Siyasi iktidar Türkiye’nin dört bir yanını maden şirketlerine peşkeş çekmeye devam ediyor. Son olarak Emsa Enerji ve Madencilik şirketi Tokat’ta 30’dan fazla köyün yaylası ve su havzası olan Sorhun Obasında altın aramak için sondaj çalışmalarına...
- Sermaye sınıfının sendika düşmanlığına ve ücret gasplarına karşı işçilerin ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor. İstanbul Çatalca’da Polonez işçileri patronun sendika düşmanlığına karşı direnişe geçti. Şişli Belediyesi işçileri ücretlerinin eksiksiz...
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....
- Başka dilde bir şarkı söylendiğinde sözlerini anlamayız. Yine de şarkıda akan hisler yüreğimize kolaylıkla işler. Elbette müziğin gücü ve evrenselliğidir bu. Ancak esas güç, egemenlerin ne yaparlarsa yapsınlar önüne geçemeyecekleri duygudaşlık...
- DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in Genel Başkanı, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi Kemal Türkler, katledilişinin 44’üncü yılında Topkapı Mezarlığındaki mezarı başında anıldı. 22 Temmuzda gerçekleştirilen anmaya DİSK’e bağlı sendikaların üye ve...
- Türkiye işçi hareketinin yükselişe geçtiği 1960-1980 arası dönemi düşündüğümüzde bu yükselişe büyük katkısı olan Maden-İş geleneğini ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i anmamak olmaz. Kemal Türkler, bu dönemin sembolü haline gelmiş isimlerden...
- Kemal Türkler… DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in unutulmaz önderi… Dürüst, namuslu ve yüreği işçi sınıfından yana atan bir sendikacı… Katledilişinin 44. yıldönümünde büyük işçi önderi Kemal Türkler'i saygıyla anıyoruz.
- Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler 20 Haziranda greve başladı. Sakarya Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan İYİ-SEN üyesi taşeron işçilerinin ücret gaspına karşı 22...
- Bangladeş’te kamu sektöründe istihdam kotasına karşı öğrencilerin başlattığı protestolar büyüyerek devam ediyor. Kamu sektöründe kota sisteminin kaldırılmasını talep eden öğrenciler ve emekçiler kamuda işe alımda liyakata dayalı bir sistem...