İşverenlerle Gerçekten de Aile miyiz?
İstanbul Bağcılar’dan bir kadın işçi

Çalıştığım şirkette patronum sürekli biz işçilerle aile olduğunu dile getirir. Şirketin borcu olduğunda “borcumuz var” der ama iş kazanca geldiğinde bu “ailenin” lafını bile etmez. Bunun üzerine geçtiğimiz günlerde bu durumun sadece bizim şirket için geçerli olmadığını öğrendiğim bir haberle karşılaştım. Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) bulunan Şireci Tekstil işçileri maaşlarına yapılan yüzde 34’lük zammı kabul etmeyerek iş bıraktı. İş bırakan yaklaşık 2 bin işçi telefonlarına gelen mesajla işten çıkarıldıklarını öğrendi. İşten çıkarılan işçiler bu saldırı karşısında da yılmadı, direnişlerine devam etti. Bu durum üzerine AKP’li Antep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin işçilere ziyarette bulundu. Dert dinlemekten çok dert anlatmaya giden Şahin işçilere: “İşçi ile işveren baba-oğul olduğu sürece hiçbir sorun yok. Bu sorunların nedeni ne sizsiniz ne de işveren. Bunun nedeni yüksek enflasyon, satın alma gücü paritesi” dedi. Hakları için mücadele eden işçilere sabretmelerini öğütledi.
Peki, gerçekten de işçi ile patron baba-oğul ya da bir aile gibi midir? Madem aileyiz, madem işveren bizim babamız, yoksulluk sınırı 40 bine, açlık sınırı 12 bine dayanmışken neden sefalet ücretine mahkûm ediliyoruz? Borç bizim borcumuz da kazanç neden bizim kazancımız değil? Bu sorunların nedeni enflasyon ise enflasyonun bu kadar yüksek olmasına sebep olan ne ya da kim?
Elbette patronlarla ne aileyiz ne de baba-oğul. Hiçbir baba oğlunu sefalet ücretine mahkûm etmez. Bizler sorunun da buna sebep olanların da kimler olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bizlere sabretmemizi öğütleyip, güzelleme yapanlarla aynı safta değiliz ve aynı dili konuşmuyoruz. Onlar kendi sınıfının diliyle konuşup, kendi sınıfının penceresinden bakıyorlar. Açlık sınırının altında ücret verip, buna rağmen bizden sabretmemizi isteyenler hangi sınıfa mensup olup, neyi korumak istediklerini açıkça belli ediyorlar: Bizden istedikleri tüm haksızlıklara boyun eğip bu şekilde saltanatlarını sürmek! Bilmeliyiz ki bizi sömürerek milyon dolarlar kazanan asalakların yaptığı şey aklımızla dalga geçmektir.
Türkiye işçi sınıfı hareketinde önemli bir yere sahip, militan sınıf sendikacılığı anlayışının hâkim olduğu Maden-İş, “işçi babası işveren” imajını besleyenlerle mücadele etmiş ve bu düşüncenin karşısında kararlı bir duruş sergilemiştir. Bizler de aynı kararlı duruşu sergileyip, bilincimizi işçi sınıfın tarihiyle besleyip, gözü doymazlara karşı sınıfımızın safında yerimizi almalıyız. Bizim gerçek ailemiz aynı sorunları yaşadığımız, aynı amaç uğruna mücadele ettiğimiz sınıf kardeşlerimizdir!
Son Eklenenler
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...