Mücadele Her Yerde!
Buca’dan bir emekçi kadın

İzmir’de yeni kurduğum hayatımdan herkese merhaba. 11 yaşındaki UİD-DER’li oğlumla İstanbul’dan İzmir’e taşınıp yeni bir yaşama başlayalı yaklaşık 2 ay oluyor. Evet, o bir UİD-DER’li. Henüz 6 aylık bir bebekken tanıştığı derneğimizi bu kadar sahiplenmesi, oradaki aktiviteleri, etkinliklerde oyun oynadığı oyun odasını, tanıdığı ağabeylerini, ablalarını anlata anlata bitirememesi, UİD-DER ailesini o küçücük kalbiyle anlatışındaki güzellik onu da UİD-DER’li yapıyor.
Bir UİD-DER’li olup da duyarsız olmak mümkün mü? Maalesef yolsuzluk, haksızlık, patron sömürüsü her yerde var! Henüz buradaki yaşamıma alışmaya çalışırken İZBAN grevinin yasaklanması, İzmir Belediyesi’nin İzenerji’de örgütlü Genel-İş Sendikası ile sürdürdüğü toplu iş sözleşmesi görüşmelerini uzatması ve işçi kardeşlerimize yapılan haksızlık ve saldırı bunu tüm çıplaklığıyla gösterdi. Aslında daha geldiğim ilk günden itibaren ben de bir emekçi olarak sorunlarla yüz yüze gelmiştim zaten. Eşimin işyerinde yaşadığı sorunlar, oğlumun okul servisi vs. derken bir de sözünü ettiğim saldırılar yaşanınca anladım ki mücadele ruhu bir kez işlemişse insanın içine yerinde oturması mümkün değildir. Her nerede olursan ol kalkıp koşar adımlarla yürümek istiyorsun. Kendin gibi işçi-emekçi dostlarla bağlar kuruyorsun. Ve işçi sınıfının mücadelesine olan inancımızı burada mücadele eden emekçi kardeşlerimize desteğimizi göstererek, yanlarında olarak hissediyor ve hissettiriyoruz. Ben ve ailem tüm UİD-DER’li dostlarımıza buradan sevgi ve selamlarımızı gönderiyoruz.
Yarını Beklemek
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...