Buradasınız
Medya Tuzağına Düşme: Görme Dediklerini Gör!
Aydınlı’dan bir işçi

Cinayet, taciz gibi bir dizi suç birilerinin işine ne kadar yarayabilir? Kimler bu “suçluların” ifşasını, nasıl kullanıyor?
Her ay 150’den fazla işçi iş cinayetinde hayatını kaybediyor. Peki, biz bunların kaç tanesini duyuyoruz? Kaç tanesi haber yapılıyor? Ya da neden yapılmıyor? Artan kadın cinayetlerine ne demeli? Ne iş cinayetleri için ne de kadın cinayetleri için bir önlem alınıyor, hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Bu tür haberler, insanların var olan yönetime karşı tepki duymalarını sağlayabilir, sokağa çıkmalarına neden olabilir. Yani çok “tehlikeli” iktidardakiler için. O yüzden bu haberler “aman kimse duymasın” haberleridir.
Diğer taraftan gündemi meşgul edecek, düzeni sorgulatmayacak ve işçilere kendi can yakıcı sorunlarını unutturacak cinayet haberleri de var. Bunları herkes konuşmalı! Herkes ilgilenmeli ama kendi yaşamıyla bağ kurmamalı. Son zamanlarda bu türden bir haber çokça konuşulmaya başladı. Palu ailesi! Bu aile içinde yaşanan cinayet, taciz, gasp, dolandırıcılık olayları bizzat olayın içindeki zanlılar tarafından milyonlarca insanın izlediği bir programda günlerce anlatıldı. Ekran başındaki insanlar tarafından film izlenir gibi izlendi ve her yerde muhabbet konusu oldu. Gazetelerde, televizyon kanallarında, internette tüm gündem Palu ailesi oldu. İşte bu haber tam da göze sokmalık… Tek adam rejimi ve onun her türlü aygıtı özellikle de medya aygıtı bu işi “layığıyla” yapıyor. Böylesine bir vahşet yaşanmış ama bu durum halka bir şov gibi servis ediliyor. Nasıl oluyor da bu vahşet bir şov olarak algılanıyor, bunu düşünmemiz engelleniyor. Bu insanlık dışı olayları, neredeyse çekirdeğimizi alıp televizyonun karşısında oturup izleyebilecek hale getiriliyoruz. Yaşanan sadece aile içi bir drammış gibi… Tek adam rejimi bizlere bunu dayatıyor. Görmemiz gerekenleri saklıyor, yasaklıyor ve neyi istiyorsa onu gösteriyor. Reytingler yükseliyor, yükseliyor…
Her gün iş cinayetleri yaşanıyor ama bunları neredeyse duymuyoruz. Mesela Gebze’de viyadük çökmesi sonucu 3 işçi hayatını kaybetmişti. Bu habere derhal yayın yasağı geldi. Neden? Çünkü ölenler bizim gibi işçilerdi ve patronlar sınıfının kâr hırsına kurban gittiler. Yani bizler o işçilerle empati kurabiliriz, patronlara öfke duyabiliriz veya “maazallah” düzeni sorgulayabiliriz. Fakat Palu ailesi içinde yaşananlar öyle değil. Aile üyeleri günlerce stüdyoda konuk oldular ve cinayetleri, tacizleri anlattılar. Cinayet diyorum, taciz diyorum… Ama ne hikmetse herkes tüm ülkenin gözü önünde programa çıkabiliyor, elini kolunu sallaya sallaya dolaşabiliyor. Böyle olunca da insan sormadan duramıyor. Ya nerde bu polis, nerde bu savcı? Nerde bu devletin adalet kurumları?
Pardon ya unutmuşum! Onlar 3. Havaalanında ekmeğinin derdinde olan, en temel ihtiyaçlarını talep eden işçilere saldırmakla, onları tutuklamakla meşguller. Bir yıla yakın bir süredir sendika hakları için direnen Flormar işçilerinin mücadelelerini engellemekle uğraşıyorlar… İZENERJİ’nin sendikanın yetkisine itirazını protesto eden belediye işçilerine gazlı, coplu saldırıyorlar… Ve daha bir sürü yerde hak arayan işçilerin karşısındalar…
Şimdi gelelim yazının başında sorduğumuz soruya. Cinayet, taciz gibi bir dizi suç birilerinin işine ne kadar yarayabilir? İfşa olan suçları kimler kendi çıkarları için kullanıyor? Tabi ki egemenler ve onların medyası! Medya patronları için önemli olan reyting ve izlenme rekorlarıdır. Bu tür olaylar onlar için nimettir. Bizlerin gündemini değiştirmek için fırsattır. Hele de böylesi hayat pahalılığının olduğu, ceplerin cayır cayır yaktığı dönemlerde! Bu yüzden iş cinayetleri, işçilerin hak mücadeleleri, krizin işçileri nasıl etkilediği, işten atmalar, hayat pahalılığı gibi haberler yasaklanıyor, gösterilmiyor. Toplumu iktidara karşı kışkırtmayacak, insanların var olan sorunlarını konuşmalarını engelleyecek yani sorgulatmayacak her türlü vahşetin bilinmesi ise egemenler için sorun teşkil etmez. Herkes bilsin, konuşsun. İktidarı, kendi yaşam koşullarının sebebini sorgulamasın yeter! Nasıl olsa Palu vakasındaki gibi yaşananların kaynağını yani toplumsal ilişkileri çürüten kapitalist sistemi sorgulayan olmadıktan sonra da sorun yok! İşyerlerinde önlem almayarak işçilerin ölümlerine sebep olan patronlar sınıfını ve onların düzenini insanların gözünde görünür hale getiren, tepki oluşturan her türlü katliam (iş cinayeti, kadın cinayeti vb) ise kesinlikle tehlikelidir ve kimse duymamalı, kimse konuşmamalıdır.
Peki, ne yapacağız? Boyun eğmeyeceğiz, göreceğiz, anlatacağız sorgulayacağız ve sorgulatacağız.
Mücadele Her Yerde!
İZBAN’da Toplu Sözleşme İmzalandı
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 29 Martta CHP’nin çağrısıyla Maltepe’de bir araya gelen 2 milyonu aşkın işçi, emekçi, öğrenci, emekli; faşist saldırılara, polis şiddetine, baskı ve yasaklara, adaletsizliğe karşı “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” diye haykırdı...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), “Meydanlarda verdiğimiz demokrasi mücadelesini işyerlerine de taşıyoruz!” şiarıyla 28 Martta örgütlü olduğu işyerlerinde yarım gün iş bıraktı. Sabah saatlerinde işçiler işyerlerinde DİSK’in ortak...
- KESK İstanbul Şubeler Platformu, 26 Mart sabahı ev baskınıyla gözaltına alınan ve savcılık ifadesi dahi alınmadan çıkarıldığı mahkemede tutuklanan Eğitim Sen İstanbul Üniversitesi işyeri temsilcisi Levent Dölek ve tüm tutukluların serbest...
- Geçtiğimiz günlerde acı bir kaybım oldu. Acımı sizinle de paylaşmak istedim. 22 yaşında, daha hayatının baharında olan kuzenim intihar etti. “Ne derdi vardı, annesi babası her dediğini yapıyordu” dedi kimileri. Kimisi “kız meselesidir” dedi.
- Rejimin 19 Mart saldırısının ardından Türkiye genelinde başlayan protesto gösterileri devam ediyor. Beklemediği bir halk tepkisiyle karşılaşan rejim, gösterilerin daha da büyümesini engellemek ve bastırmak için her türlü baskı ve korkutma aracını...
- Sevgili işçi kardeşlerim, “Birlik olmak”, ezilenler için çok şey ifade eder. İşçi sınıfımıza yol gösteren önderlerimizin, büyüklerimizin öğütleri bize birlik olmadan güçlü olamayacağımızı hatırlatır.
- İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Ocak ayında bir rapor yayınladı. Rapora göre bugün dünyanın en zengin 10 kişisi günde ortalama 100 milyon dolar kazanıyor. Yani her 1 saniyede servetlerine 1157 dolar (mevcut kurla 42 bin lira)...
- İşsiz kalmak hepimiz için sorun. Bugün ülke genelinde 11,5 milyon kardeşimiz işsiz. Daha kötüsü bu işsizler ordusuna her gün içimizden binlerce insan ekleniyor. Kimisi emekliliğine gün sayıyor, kimisi evlilik hazırlıkları yapıyor, kimisi ilk...
- Rejimin 19 Martta başlattığı gözaltı saldırısının ardından, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları ile birlikte aralarında İBB yöneticilerinin de olduğu çok sayıda isim tutuklandı, Şişli Belediyesine kayyum atandı. Başta...
- Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müesesesine bağlı maden ocağında 14 Ekim 2022 günü meydana gelen patlamada 43 maden işçisi hayatını kaybetmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Amasra katliamının ardından 4’ü tutuklu 23 sanığın yargılandığı davada Bartın Ağır...
- 21 Ocakta Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangının üzerinden iki ay geçti. İşyerinde, dehşetini hâlâ hissettiğimiz bu facia üzerine konuştuk. Ne var ki bazı arkadaşlarımızın söyledikleri bu faciayı hiç sorgulamadıklarını, üzerine...
- Sırbistan’da Novi Sad şehrinde bulunan tren istasyonunda 1 Kasım 2024’te beton sundurma çökmüş ve meydana gelen olayda 15 kişi yaşamını yitirmişti. Bu felaketten sonra başta öğrenciler olmak üzere binlerce işçi meydanları doldurmuş, kitlesel...
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...