Kumburgaz’da Kaybolan Gençlerin Ardından

Mikail Çelik, Serdar ve Doğan Demir kardeşler, Şükrü Kahraman, Yusuf Büyükizgi… 17 Ağustos günü Kumburgaz Kamiloba sahilindeki Garden Beach işletmesinden deniz bisikletiyle açılan gençler bir daha geri dönemediler. 5 gencin ölümü ihmaller zincirinin sonucudur. Kumsalın işletmecisi, o gün denizde fırtına çıkmasına rağmen deniz bisikletini kiraladığı gençlerin takibini yapmadı. Bu işletmeci deniz bisikleti kiralayıp para kazanmayı biliyordu ama güvenlik önlemi almak işine gelmemişti. Çünkü bu ülkede yoksul sınıflardan insanların hayatı ucuz, güvenlik önlemleri patronlar için maliyettir. Zenginlerin gittiği 5 yıldızlı otellerde ve tatil köylerinde can kurtarma botları gezinir. Ne de olsa onların hayatı cüzdanlarının kalınlığınca değerlidir. Yaz aylarında her hafta sonu Şile’de ya da Kumburgaz’da denize giren emekçi insanlar birkaç canını denizde yitirir. Kumburgaz’daki kumsalı işleten patron, denizde kaybolan gençler için kayıp ihbarında bulunmadı. Deniz bisikletini kiraladığını önce gençlerin ailelerine karşı inkâr ederek sorumluluktan kaçmaya çalıştı. Sonra polise gidip deniz bisikletinin “çalındığını” ihbar etti.
Plaj işletmelerini denetlemek hususunda Büyükçekmece Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi sorumluluğu birbirlerinin üzerine atıyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’na bağlı Acil Yardım ve Cankurtarma Müdürlüğü’nün cankurtaranları ve İBB’nin birkaç yıl önce reklamını yaptığı cankurtaran jet-skileri 17 Ağustosta Kamiloba sahilinde maalesef görünmüyordu. İBB cankurtaran jet-skilerinin reklamını şöyle yapıyordu: “Jet-skilerle güçlendirilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cankurtaran Ekipleri, boğulma vakalarına 300-500 metrelere 20-30 saniyede; 4-5 kilometre uzaklıktaki vakalara her türlü hava şartlarında bile 2-2,5 dakikada müdahale edebilme hızına sahip. Yüksek performans ve yeteneğe sahip jet-skilerin arkasında özel imal edilmiş kauçuk yüzer sedyeleri var.” Bu cihazların özelliklerini basına servis ederek övünen siyasetçilerin asıl önceliği reklam yapmak değil hayat kurtarmak olsaydı; belediyenin plaj işletenler ve deniz bisikleti kiralayan işletmeciler üzerinde denetimi olsaydı, 17 Ağustosta 5 genç Marmara Denizi’nin sularında yitip gitmeyecekti.
Kumburgaz sahilinde evlerinden deniz bisikletinin üzerindeki 5 gençle rüzgârda açığa doğru sürüklendiğini gören insanlar telefonlarına sarılıp polisi, sahil güvenliği ve kıyı emniyetini aradılar. Ancak ne polis, ne kıyı emniyeti ne de sahil güvenlik ihbarları ciddiye aldılar. Arayanlara rüzgârda sürüklenenlerin adlarını, akrabaları ya da tanıdıkları olup olmadıklarını sordular. Aynı gün İDO’ya ait bir deniz otobüsünden de görüldü sürüklenen deniz bisikletindeki gençler. Deniz otobüsünün kaptanı, gemisini ve yolcularını riske atmama bahanesiyle yardıma gitmedi. İDO kaptanı durumu kıyı emniyetine bildirmekle yetindi ve denizde sürüklenenleri ölüme terk etti.
İhbarlar aynı gün kıyı emniyet ve sahil güvenlik tarafından değerlendirilseydi gençler kurtarılabilirdi. Sahil güvenlik gemileri, polis helikopterleri her türlü hava şartında, büyük bir süratle gençleri kurtarmaya gidebilirdi. Ama bu ülkede güvenlik güçlerinin önceliği, işçi-emekçi insanların hayatını kurtarmak değildir. Gençleri arama-kurtarma çalışmaları ertesi gün, aileler ve akrabalar kalabalık bir biçimde toplandıktan ve olay basına yansıdıktan sonra başladı. Aramalara yoğun olarak katılan gönüllü sivil kurtarma ekiplerinin çabalarına rağmen gençlerden sadece birinin cesedine ulaşılabildi. Ailelerinin ve yakınlarının umutlu bekleyişleri günler ilerledikçe umutsuzluğa dönüştü. Aileler, hiç değilse çocuklarının cenazelerini kaldırabilmek için aramaların devam etmesini talep ediyorlardı. Ailelerin basıncı ve basının ilgisi arama çalışmalarının birkaç hafta sürdürülmesini sağladı. Ancak sonuç alınamadı.
3. haftanın sonunda, Genelkurmay aramaların sona erdirildiğini açıkladı. Aramalar sona erince, aileler bir basın açıklamasıyla ihmali olanlardan hesap sormak üzere hukuki süreci takip edeceklerini bildirdiler. Ailelerin Kamiloba sahilindeki bekleyişlerini sona erdirmelerinin ertesi günü (10 Eylül’de) plajın gözaltındaki işletmecisi serbest bırakıldı. 5 gencin ölümünde en başta gelen sorumlulardan biri artık elini kolunu sallayarak dolaşıyor.
Aileler kaybolanlar, zenginlerin ya da üst düzey siyasetçilerin çocukları olsaydı, devletin tüm olanaklarını seferber edeceğini ve kaybolanların ölü ya da diri mutlaka bulunacağını söylüyorlar. Bu düşüncelerinde haksız olduklarını kim iddia edebilir? Uçaklar, denizaltılar, gemiler, helikopterler seferber edilebilir, çocuklarını yitiren ailelere hiç değilse çocuklarının cenazeleri verilebilirdi. Evlatlarını yitiren aileler çocuklarının bir mezar taşının bile olmamasının acısını yaşıyorlar.
Kamiloba’da denize açılan 5 genç, yoksul çocukları oldukları için öldüler. Başından itibaren ihmaller zincirine kurban giden gençlerin ölümünün tüm sorumluları elbette hesap vermelidir. Yoksul sınıfın nice evladını iş kazalarında, yollarda, savaşlarda, denizin derinliklerinde kaybeden düzen ise yıkılmalıdır!
Son Eklenenler
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...