Bir Yanda Sefahat, Öte Yanda Sefalet!
Gebze’den bir kadın işçi
Gazetelerin üçüncü sayfalarında bir haber. Adana’da simit satıcılığı yapan 36 yaşındaki Şahin Yıldız’ın yaşadığı çaresizliği anlatıyor. Yıldız, velayetleri eski eşinde olan iki çocuğuyla yan yana geldiğinde yaşadıklarına katlanamadığı için intihar etmeye karar veriyor. Kendisini ikna etmeye çalışan polislere şöyle yanıt veriyor: “Sen hiç çocuklarınla beraber olduğunda, manavın yanından geçerken meyveleri görüp, canları çeker, isterler diye montunun önünü açıp gözlerini kapatarak götürüyor musun? Ben öyle yapıyorum. Başka çarem kalmadı.” Bir başka haber: Gebze’de yaşayan ve 2 aydır işsiz olan Gıda Mühendisi 33 yaşındaki Sinan’la ilgili. Aile yakınları Sinan’a ulaşamayınca çilingir çağırarak evin kapısını açtırıyor. Eve giren yakınları, Sinan’ı evde bileğini kesmiş, yüksek dozda ilaç içmiş vaziyette buluyorlar. Evden işsiz Sinan’ın cansız bedeni çıkarılıyor.
Çocuğuna meyve alamadığı için ölmek isteyen babanın haberi gazetelere çıktığında, aynı günlerde “Sade Hayat Saray Mutfağında” başlığı atılmış bir haber daha vardı gazetelerde. Şu cümlelere bakın! “Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın mutfağı oldukça mütevazı. Anadolu’nun geleneksel mutfağından farkı neredeyse yok. Emine Erdoğan limon ve elma kabuklarını ziyan etmiyor, onlardan sirke kurduruyor. Bir kâse çorba veya bir çeşit yemek ve salatayla kurulan sofralar ancak misafir olunca şenleniyor. Evde ayrıca bol bol Rize’nin beyaz çayı içiliyor.” Yanlış anlaşılmasın, ev dedikleriyle kastedilen Ak Saray! Sade hayatla kastedilense kilosu 4000 liraya satılan ve bol bol içilen beyaz çay. 1150 odalı sarayın elektrik, su, doğal gaz, ısıtma, soğutma, temizlik, peyzaj bakımından oluşan aylık temel giderleri en az 21 milyon lira! Bu parayla 240 bin kişinin bir aylık temel giderlerinin karşılanabileceği düşünülürse saraydaki hayat gerçekten de çok sade!
Kapitalist düzen ve hizmetindeki sermaye partileri, işçileri sefalete, açlığa, yoksulluğa mahkûm ediyor. Bir tarafta ölümü çare olarak gören yoksullar, bir tarafta şaşaalı yaşamlar. Bir tarafta fazla mesailerden ailelerini göremeyen milyonlarca işçi, diğer tarafta çığ gibi büyüyen işsizliğin aldığı canlar var. Seçimler yaklaşırken her fırsatta 400 milletvekili isteyen cumhurbaşkanı, başkanlık sistemini hayata geçirebilmek için, “400 olmadı diyelim ki 335 oldu, referandum şansı elde edilir” diyor. Has bir sermaye partisi olan AKP hükümeti için her fırsatta çağrı yapmayı ihmal etmiyor. Bizleri büyüyen Türkiye ekonomisiyle gurur duymaya davet ediyor, millete hizmet aşkıyla yanıp tutuştukları yalanını durmaksızın tekrarlıyor.
İşçileri sömürerek ve emeklerine el koyarak zenginliği elinde tutanlar, lüks içerisinde bir hayat sürdürüyor. İşçiler durmaksızın çalışıp üretirken, onlar hiçbir şey üretmeden her şeye sahip oluyorlar. Hak arama mücadelelerimizde çıktığımız grevleri yasaklıyorlar. İş güvenliği önlemlerini almamaları yüzünden iş cinayetlerinde hayatımızı kaybettiğimizde “fıtrat” diyorlar. İşsizliğin çığ gibi büyümesine “işsizlik yok, iş beğenmeme var” diyorlar. Ancak her seçim dönemi yaklaştığında, “istikrarın ve güvenin devamı” için oy istiyorlar. Patronların düzeninin istikrarı, bizim geleceğimizin karartılmasından başka bir şey değildir. Gazetelerdeki bu birkaç örnek bile gösteriyor ki, biz işçi ve emekçilerin sahip çıkması gereken, kapitalist düzenin temsilcileri değil, işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir.
İnsan mı bunlar?
Son Eklenenler
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...