UİD-DER’li Bir İşçi
Pendik’ten bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Merhaba arkadaşlar. Özel sektörde çalışan bir işçiyim. İşyerindeki en önemli sorunlardan biri düzensiz çalışma şekli. Nöbet usulü çalışma şekli nedeniyle Pazar tatili, ya da bayram tatili gibi bir şey yok. Hafta tatili günü sürekli değişiyor. Düşününki birçok arkadaşınız ortak bir şeyler yapmak isterken siz o gün çalışıyorsunuz, sizin çalışmadığınız zamanda ise diğer arkadaşlarınız çalışıyor. Diğer bir sorun ise primlerin gerçek ücretler üzerinden değil asgari ücret üzerinden yatırılıyor oluşu.
Maalesef esnek çalışma ve işçinin kuşa çevrilen haklarının bile verilmemesi için yapılan dalavereler son derece yaygın. Bu nedenlerle iş akdimi feshederek haklarımı talep ettim. Patron, herhangi bir hakkımın olmadığını sadece içerde kalan ödemelerimin yapılabileceğini belirtti. Fakat hesabıma yatırılan maaş ile prime yansıyan miktar arasındaki fark bariz bir şekilde ortadaydı. “Eksik primlerimin yatırılmasını talep ediyorum” demem üzerine verdikleri cevap ne derece ikiyüzlü olduklarını, hırsızlığa nasıl kılıf bulduklarını, hangi meşrepten olduklarını çok iyi gösteriyordu. “Bizler şirket politikası gereği maaşları asgari ücret üzerinden yatırıyoruz” deyip kendilerini üste çıkarmaya çalıştılar. Hırsızlığı, hak yemeyi “şirket politikası” olarak tarif etmek hem bir pişkinlik hem de bir itiraftı aslında! Peki ya işçi politikası, hakkı, emeği ne olacaktı? Onlar dilediklerini istedikleri gibi yaparlar, işçiye gelince verilene, yapılana razı olması istenir. Şunu biliyorlardı; onca senedir şirkette kimse primlerin eksik yatırılmasına itiraz etmemiş, hakkını aramamıştı. Ne vermişlerse, işçiler “Allah razı olsun, buna da şükür” deyip kabul etmişlerdi. Fakat ben UİD-DER’li bir işçiyim. UİD-DER’li bir işçi yalnız değildir ve haklarını bilir. “Hak verilmez, alınır” diyenlerdendir.
Ödemelerin yapılmaması halinde SGK’ya bildirimde bulunacağımı ve üzerine de kendilerine ihtarname göndereceğimi söyledim. Kararlı olduğumu gören patron, alacaklarımın verileceğini söyledi ve eksik primlerimin ödenmesini kabul etti. Yaptıkları usulsüzlükleri, bizden çaldıklarını gizlemek için de arabulucuyu işin içine kattı. Arabulucuya gittik. Bir tarafta işçi diğer tarafta patron, onun muhasebecisi ve her iki tarafa da “eşit” mesafede yaklaşan avukat arabulucu vardı. Sorulan ilk soru şu oldu: “İlgili taraf iş sözleşmesini mücbir sebeplerden dolayı mı feshetmek istemektedir?” “Mücbir sebebi bilmem fakat SGK primlerim eksik yatırıldığından ve işyerinde bu olağan bir şey olarak görüldüğünden dolayı ayrılmak istiyorum” demem üzerine doğrudan mücbir sebebin ne olduğunu söyledi. Kısacası mücbir sebebin tarafların iradesi dışında ortaya çıkan, önceden öngörülmesi ve önlenmesi mümkün olmayan dışsal bir olay, deprem, sel gibi bir şey olduğunu öğrenmiş oldum. Normal koşullarda ortada açık bir şekilde duran hukuksuzluğa karşı durması ve onun üzerine gitmesi “beklenen” arabulucu; “belli bir miktar ödensin bu işi tatlıya bağlayalım” dedi. Dediğine göre o gün iyi günündeymiş ve birçoğunun arasını bulmuş! Zaten esas amacı da sorunları çözmek; iki tarafın da gönlünü hoş etmekmiş! Belli ki TOBB başkanının, arabuluculuğun neden zorunlu hale getirildiğine dair açıklamasından bihaberler ya da bizim nedenini bilmediğimizi sanıyorlar!
Yapılan hukuksuzluk ortadaydı ve ne yazık ki arabulucu alacağı para dışında pek de bir şeyi umursar görünmüyordu. Arabulucu iki tarafın anlaştığını, ortada herhangi bir hukuksuzluğun olmadığını imza altına alacaktı. Öyle ya onun işi hukuksuzluğun karşısında durmaktı! Patronun tek derdi benim herhangi bir şikâyetimde kendini sağlama almaktı. “Yanımda o kadar işçi çalıştı ve çalışıyor. İlk defa böyle bir şeyle karşılaştım” diyordu patron. Öyle ya onlar için işçinin makbul olanı hakkını bilmeyen ve aramayandır, yapılan hukuksuzluğa karşı sesini çıkarmayandır. Milyonların içinde yalnız olmadığımı biliyorum. Tek başına ne yaparım diye düşünmedim. Haklarımızı bilmek, korumak ve birlikteliği büyüterek gücümüze güç katmak için UİD-DER çatısı altında omuz omuza mücadeleye!
***
Son Eklenenler
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...