ORS İşçilerinin Mücadelesi Kararlılıkla Devam Ediyor
Metal işçilerinin Türk Metal ve MESS’e karşı başlattığı mücadelenin önemli adreslerinden biri, Ankara’daki ORS fabrikasıydı. ORS’de çalışan 1600 işçinin tamamına yakını, Türk Metal’den istifa etti. İşçiler kısa sürede kendi sözcülerini seçtiler. İşveren bu sözcülerden Kazım Ercan’ı tanımamakta diretti ve bunun üzerine işçiler bir günlük iş durdurma eylemi yaptılar. Bu eylem üzerine işveren, hem işçilerin seçtiği sözcüleri tanıdı hem de Renault’da verilen hakların çok daha fazlasını vereceğine söz verdi.
Patron, MESS ve Türk Metal’den ayak oyunları
Ancak aylar geçmesine rağmen, işveren verdiği sözlerini tutmadı. İşveren çeşitli bahanelerle işçileri oyaladı. Bu sırada fabrika Temmuz ayında 1 aylık bakıma girdi ve işçiler yıllık izne gönderildi. Döndüklerinde ise işverenin tutumunun olumsuz anlamda değişmiş olduğunu gördüler. İşçiler bu durumu; işverenin bu sürede boş durmadığı, MESS ve Türk Metal’den akıl aldığı şeklinde açıklıyorlar.
İşçilerin, sözlerini tutması için işvereni sürekli uyarmaları üzerine, işveren tek taraflı bir sözleşme hazırladı. Bu sözleşmede işverenin maddi konularda verdiği sözlerden hiç bahsedilmemesinin yanı sıra, herhangi bir grev durumunda işçinin işten atılacağı, işçinin işten çıkarılmasının tasarrufunun işverende olduğu gibi maddeler var.
ORS işçi sözcüleri bu sözleşmeyi kabul etmediler, bunun üzerine işveren “bunu imzalayan imzalar, istemeyen çeker gider” dedi. İşçi sözcüleri fabrikada bulunan odalarından yaka paça çıkarıldılar ve telefonlarına işten atıldıklarına dair mesajlar geldi. Bu saldırıya karşı işçiler, toplu şekilde istifa ettiler ve 26 Ağustos 14.00 itibariyle ORS’de üretim tamamen durdu. İşveren toplu istifa edilemeyeceği gerekçesiyle istifaları kabul etmedi. Bu sefer işçiler tek tek istifa ettiler, bunun da işveren tarafından kabul edilmemesi üzerine işçilerin eylemleri fiili greve dönüştü. O gün akşam saatlerine kadar fabrika önünde bekleyen işçiler, bir gün sonra buluşmak üzere ve birliklerini bozmayacaklarına dair verdikleri sözlerle evlerine döndüler. 27 Ağustos 08.30’da tekrar fabrikada buluşan işçiler, saat 12’ye kadar fabrika önünde beklediler. Şehir merkezine dönen işçiler, 20-25 Türk Metal çalışanının Polatlıda gezip ORS’de çalışacak işçi aradıklarını duydular. Bunun üzerine yüzlerce işçi, Türk Metal çetesinin Polatlı merkezdeki lokalinin önünde toplandı, ancak polis işçilerin toplanmasını engellemek istedi. Dağılmamaları halinde sözcülerinin tutuklanacağı tehditlerini savurdu. Dağılan ORS işçileri, Türk Metal çetesini koruyan polise tepkilerini dile getirdiler.
İşçiler işyeri önünü terk etmiyor
İşçiler 28 Ağustosta yine 08.30’da fabrika önünü bir daha terk etmemek üzere toplandılar. Burada sohbet ettiğimiz işçiler, Türk Metal’in yıllarca üzerlerinden zenginleştiğini, fakat işçinin haklarını savunmadığını söylediler. Anayasal haklarını kullanıp Türk Metal’den istifa ettiklerini fakat bu sendikanın hâlâ peşlerini bırakmadığını belirttiler. İşverenin, Türk Metal ile birlikte hareket ederek kendi kuyusunu kazdığını ifade ettiler.
Öğlene doğru işçileri toplayan sözcüler, bir konuşma yaptılar ve şunları söylediler: “Biz çalışmaya ve bu çalışılmayan günleri de telafi etmeye hazırız. Bunun karşılığında patronumuzdan beklentimiz; hiçbir işçinin işten çıkarılmaması ve işverenin taahhütlerini yazılı olarak belgelemesidir.” İşçiler alkışlarla sözcülerini onayladılar. Bundan sonra işçiler işverenin cevabını beklemeye başladılar.
Cuma namazı işyeri önünde
Polatlı esnafı minibüslerle ziyarete geldi. İşçiler Cuma namazını fabrika önünde kıldılar. Öğleden sonra herkesin kendi vardiya saatinde fabrika önünde beklemesine karar verildi. 15.23 vardiyası fabrika önünde kaldı. Diğer işçiler evlerine gittiler.
Bu arada bugün öğlen saatlerinde, işçilerin işbaşı yapabileceklerine dair fabrikadan bir anons yapıldı. İşçiler kartlarını basmaya başladıklarında sözcülerinin kartının basılmadığını gördüler ve toplu şekilde tekrar dışarı şıktılar. Böylece kararlılıklarını tekrar gösterdiler. İşçiler, işbaşı yapmayı bekliyorlar. Ama taleplerinin yazılı şekilde kabul edilmesi ve hiç kimsenin işten çıkarılmasa koşuluyla.
İşçiler, işbaşı yapmayı beklerken işveren işçilerin telefonlarına işten atıldıklarını belirten mesajlar gönderiyor. Şu ana kadar kaç işçinin işten atıldığı tespit edilebilmiş değil. Patron, işçileri işten atarak karşı saldırıya geçmiş durumda.
İşçiler kararlı
Ancak işçiler birliklerini bozmamakta kararlılar. Diğer fabrikalardan ders aldıklarını, birliklerini bozarlarsa bunun işverene yarayacağını bildiklerini söylüyorlar. Zaten çok büyük paralar almadıklarını, aç da kalmayacaklarını belirtiyorlar. Onurlarının paradan daha önemli olduğunun altını çiziyorlar.
İdari bölümde çalışan işçilere çok öfkeliler. Yüksek ücret alan idari bölümdeki beyaz yakalıların greve destek olmadıklarını söylüyorlar. Ara ara üretimdeki işçilerle, idari kadroda çalışanlar arasında gerginlikler yaşanıyor. İşçiler pazartesi sabahı bütün vardiyalar fabrika önünde tekrar toplanacaklar.
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...