Buradasınız
CHP’ye Yönelik Saldırıların Anlamı ve Hedefi

Türkiye’de rejimin her türlü muhalefeti ezmek, toplumu zapturapt altına almak ve bu yolla varlığını sürdürmek amacıyla hayata geçirdiği saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Öyle ki bu rejim, yargıyı sopası, medyayı borazanı, devlet kurumlarını aparatı, kolluk kuvvetlerini vurucu gücü haline getirerek “bu kadar da olmaz, bu kadarını da yapamaz” denilen ne varsa yapmaya devam ediyor. Gelişmeler Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu sürecin olağanüstülüğünü, rejimin niteliğini ve dahası işçilerin birlik, dayanışma ve mücadele yolunu seçmesinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Gelinen aşamada rejimin çok yönlü ve çok boyutlu saldırılarının merkezinde son yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkan CHP bulunuyor. Mart ayından bu yana Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP’li belediye başkanları ve yöneticileri görevden alındı, hapse atıldı. Dalga dalga düzenlenen operasyonlarla CHP’li belediyeler kıskaç altına alındı. Son olarak 2 Eylülde CHP İstanbul il yönetimi görevden alındı ve il örgütüne kayyum atandı. Durumu protesto eden CHP’li yöneticiler, milletvekilleri ve partililer CHP İstanbul İl Örgütü binası önünde toplanarak Gürsel Tekin başkanlığındaki kayyum heyetinin binaya girmesine engel olmak istedi. Ancak bina önüne yığınak yapan, ilçe örgütünü istila eden polis, kayyum heyetine kapıları sonuna kadar açarken partililerin binaya girişlerini engelledi, şiddet uyguladı. Çok açık ki sırada CHP’nin son kurultayının geçersiz sayılması, Özgür Özel’in genel başkanlığının sona erdirilmesi ve CHP genel merkez yönetiminin görevden alınması var.
Rejim sözcüleri ve medyası bu gelişmeleri, “yolsuzluk, kongrede usulsüzlük, terörle iltisak gerekçeleriyle harekete geçen bağımsız yargının tasarrufu” olarak göstermeye çalışıyor. Erdoğan yaşananların muhalefet liderlerinin kendi aralarındaki rekabetten kaynaklandığını ileri sürüyor. Saldırıları adım adım planlayıp kaos ve gerilimi yükseltenler kendileri değilmiş gibi “sokakların karışmasına asla izin vermeyeceğiz” diyor, muhalefete tehditler savuruyor. Rejim medyası, kayyumun CHP’nin ülkeyi karıştırma, kaosa sürükleme planlarını boşa çıkardığından bahsediyor. Bu ikiyüzlü yalanlarla üstü örtülmek istenen gerçek şudur: CHP’ye yönelik saldırıların ardında taban desteği daha da eriyen Erdoğan rejiminin toplumdan yükselecek her türlü muhalefeti bastırma, tepkinin açığa çıkabileceği tüm kanalları tıkama, bu amaçla CHP’yi etkisizleştirme hedefi vardır. Erdoğan CHP’nin etkili bir muhalefet yürütmesinin, 19 Mart örneğinde olduğu gibi tabanda biriken öfkenin açığa çıkmasına neden olacak girişimlerde bulunmasının önüne geçmeye çalışmaktadır. Öte yandan “Terörsüz Türkiye” safsatasıyla bir yandan Kürt halkının demokratik taleplerini görmezden gelmeye devam ederken bir yandan da CHP’nin yalnızlaşmasını sağlamaya çalışmaktadır. Bu saldırılar, rejimin bekasını korumak için her türlü gayrimeşru yola başvurabileceğinin, her türlü kirli planı hayata geçirebileceğinin kanıtıdır. Bu nedenle mesele sadece CHP meselesi değildir. Rejimin bekasını koruma çabasının bedelini, ağır faturasını esas olarak genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, emeklisiyle çocuğuyla işçi ve emekçi sınıflar ödemektedir.
Hatırlanacak olursa, Erdoğan 2015 Haziran seçimlerinde AKP’nin aldığı yenilgiyi kabul etmedi, ülke bir anda şiddetin, gerilimin, korku ve kaosun tırmandığı bir toplumsal atmosfere sürüklendi. Kasım ayında tekrarlanan seçimlerin sonucunda AKP yeniden tek başına iktidara geldi. 15 Temmuz sürecini Allah’ın lütfu olarak değerlendiren Erdoğan iktidarı, akademiden medyaya, yargıdan askeriyeye tam bir temizlik harekâtı yürüttü, toplumsal muhalefeti ezme ve sindirme hedefiyle ardı ardına operasyonlar yürüttü. Yüzbinlerce insan işten atılırken, ücretler iyice baskılandı, grevler yasaklandı, göçmen işçilik yaygınlaştırıldı. Kürt halkına ve siyasi temsilcilerine yönelik saldırıların dozu iyice arttırıldı, toplumda suni kutuplaşma, milliyetçilik ve nefret körüklendi. Dış politikada tehlikeli, maceracı yönelim güç kazandı, bölgedeki savaşın etkileri daha fazla hissedilir oldu. 2017’deki referandumla faşist rejim kurumsallaştırıldı. Özellikle 2018’de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesiyle birlikte ekonomi hızla uçurumdan aşağıya yuvarlanmaya başladı. Genç işsizlikten kadın cinayetlerine tüm toplumsal sorunlar kriz boyutuna yükseldi. O günden bugüne ekonomik yıkım büyümeye, yoksulluk artmaya, toplumsal krizler derinleşmeye devam ediyor. Tüm kaynakları sermaye sınıfına, etrafına kümelenen yağmacı şirket ve holdinglere akıtan rejim işçileri sefalete, emeklileri açlığa, gençleri geleceksizliğe mahkûm ediyor. İtiraz edeni Silivri’ye tıkmaktan, isyan eden çiftçiye para cezası yağdırmaktan, depremzedenin zeytinliğine göz dikmekten, sendikalaşmak isteyen işçileri polis şiddetiyle karşı karşıya bırakmaktan, işçilerini iş cinayetlerine kurban eden patronları ödüllendirmekten, yağmaya, talana hız vermekten çekinmiyor.
Hal böyleyken seçime, sandığa, ortada olmayan hukuka, yürütmenin emrindeki yargı kararlarına bel bağlamak ve sadece sermaye sınıfının türlü partilerinden bizi kurtarmasını beklemek doğru değildir. Meydanlarda “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” sloganının yükselmesi boşuna değildir. Bu rejim işçilere, emekçilere, gençlere, doğaya, özgürlük, kardeşlik, barış özlemine düşmandır. Varlığını sürdürdüğü her günün bedeli giderek daha da ağırlaşmaktadır. O halde işçiler, emekçiler, gençler olarak birleşmenin, örgütlü güç haline gelmek için çalışmanın, rejimin saldırılarına birlikte karşı durmanın zamanıdır.
- Emekçiler Kadıköy’den Seslendi: “Biat Etmeyeceğiz!”
- Biz ve Onlar, Bizim ve Onların
- CHP’ye Yönelik Saldırıların Anlamı ve Hedefi
- “Seyrelen Orman Sele Karşı Duramaz”
- İşçiye Dinlenmek, Tatile Gitmek Çok Görülüyor!
- DİSK-AR: Ücretler Erirken, Vergi ve Enflasyon Yükü Katlanıyor
- Bu Bakanlar Neye Bakıyorlar!
- İktidarın Muhalefete Yönelik Saldırıları Protesto Edildi
- KESK: “KHK'lı İhraçlar Görevlerine İade Edilmelidir”
- Bu Düzende İşçiler Sağlıklı Yaşayamaz!
- Kozasından Çıkmaya Çalışan Kelebek ve Çocuklarımız
- Türkiye Genelinde 1 Eylül Dünya Barış Günü Eylemleri
- Meydanlarda Barış ve Demokrasi Talebi Yükseltildi
- Başka Bir Gezegen Gibi
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Barış Mitingi Çağrısı
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
Son Eklenenler
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik her geçen gün dozunu artırdığı saldırılara karşı protestolar sürüyor. 2 Eylülde CHP İstanbul il örgütüne kayyum atanmasının ardından başlayan protestolarda emekçiler rejimin baskılarına biat...
- Nepal’de hükûmetin 4 Eylülde Facebook, X (Twitter), YouTube ve benzeri 26 platformu erişime kapatma kararı, gençlerin öncülüğünde işçi ve emekçilerin de katıldığı geniş protestoları tetikledi. Ülkede artan yoksulluk ve yolsuzluk karşısında biriken...
- Trump yönetimi işçi düşmanı ekonomi politikalarını, göçmenlere karşı saldırılarını, emperyalist savaşı körüklemeyi, Siyonist İsrail devletini desteklemeyi sürdürüyor. Emperyalist savaşın baş aktörü olarak Gazze’de yapılan soykırımı açık şekilde...
- İsveç sermayeli Omsa Metal fabrikasında çalışan işçiler, 2025’in ilk aylarında Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 Nolu şubede örgütlendiler. Şirket, sendikanın yetkisine itiraz ederken toplu iş sözleşmesi sürecinde de “sıfır zam” dayatmasında...
- Tanıdık birilerinden söz ederken “bizim Ahmet”, “bizim Ayşe” deriz. Bazen tarafını anlatırken “bizim takım”, “bizim parti” deriz. Hatta bazen hangi kimlik ve inançtan olduğunu tarif ederken de biz deriz. Gelin bu konunun üzerine duralım biraz. Biz...
- Türkiye’de rejimin her türlü muhalefeti ezmek, toplumu zapturapt altına almak ve bu yolla varlığını sürdürmek amacıyla hayata geçirdiği saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Öyle ki bu rejim, yargıyı sopası, medyayı borazanı, devlet kurumlarını...
- Aylardır maaşları, toplu sözleşmeden doğan fark alacakları ve bazı yan hakları ödenmeyen Genel-İş Sendikası üyesi İzmir Buca, Karşıyaka ve Konak Belediyesi işçileri yürüttükleri mücadeleleri büyüterek iş bırakma eylemi yaptı.
- Dede Korkut hikâyelerinin birinde Uruzlu bir çobanla, bir Peri birbirlerini severler. Ancak bu beraberlik lanetlenmiştir. Peri bir gün çobanı çağırır ve şöyle der: “Bende bir emanetin var ama bu emanet halkının başına bela olacak, bilesin.”
- İngiltere’nin başkenti Londra’da yaklaşık 300 bin kişi, Filistin halkı için bir kez daha meydanlara çıktı. Soykırımın 700. gününde yüzbinler, Gazze’deki zulmü protesto etti ve savaş suçlularından hesap sordu. İngiltere hükümeti, İsrail’in savaş...
- Endonezya’da emekçiler, giderek derinleşen yoksulluk, işsizlik ve gelir adaletsizliğine karşı ülke genelinde kitlesel protestolar düzenliyorlar. Geçtiğimiz aylarda Silahlı Kuvvetler Yasasının parlamentodan geçmesi üzerine toplumdaki tepki kitlesel...
- Genç kadın işçi kardeşimize üç sene önce ilk karşılaştığımızdaki kısa sohbetimizde kendi sözlerini hatırlattım. “Seyrelen orman sele karşı duramaz” demişti. “Evet, ya abi onu bile unutmamışsınız” dedi. “O ifadelerle ne anlatmak istemiştin?” diye...
- 2025-2026 eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte, öğrencilerin okul ve kırtasiye masraflarının artması Türkiye’nin birçok ilinde tepkiyle karşılandı. 5 Eylül’de İstanbul’dan Ankara’ya, Edirne’den İzmir’e birçok kentte Eğitim Sen öncülüğünde “...
- Kayyum yönetimindeki Van Büyükşehir Belediyesi tarafından işten atılan 223 işçinin işlerine geri dönme, İzmir Karşıyaka Belediyesi işçilerinin ücretleri için mücadelesi devam ediyor.