“Özel İnsan” Algısı
Bahçelievler’den bir işçi çocuğu
Birbirinden hiçbir farkı olmayan mahalleler, sokaklar, ardı arkası kesilmeyen gecekondu veya apartman daireleri ve onları bulutların üstünden izleyen “Büyük İnsanlar”.
Örgütsüz ve mücadeleden uzak işçiler, çalışmaktan ve uyumaktan arta kalan kısacık vakitlerini, her ne kadar düşünmek istemeseler de içinde oldukları duruma bakıp, bunu düşünmekle geçirirler. Karın tokluğuna çalışır. Kibrit kutusuna benzer evlerin içindeki milyonlarca insandan hiçbir farkı olmadığını bilir ve kendisini bir karınca kadar değersiz hisseder. Ve aynı işçiler, hep ağızları açık bir şekilde izledikleri zengin, “özel”, para içinde yüzen dizi karakterleri gibi olamadıkları için kendilerini suçlarlar. Bu durum işçileri “yaşadık ve başarısız olduk” psikolojisine sokarak hayata olan umutlarını ve inançlarını sömürür. Fakat bu, aslında burjuvazinin oluşturduğu koskoca bir yalandır! Bu yalan “kapitalizm”dir. İşçiyi karınca ya da köle yerine sokan işçinin kendisi değil burjuvazidir. Eğer hayatlarımızdan memnun değilsek, köle yerine koyuluyorsak, bu burjuvazinin ve ona sessiz kalanların suçudur! Bizler insanız ve yarınları korkuyla beklemek zorunda değiliz! Çünkü insan ömrünün göreceği yarınlar sayılıdır. Ve bizler güzel yarınlar hak ediyoruz. İşçiler bebeklerin ağlayarak can vermediği, insanların çıkar ilişkileri yüzünden katledilmediği, sınıfsız, sınırsız ve sömürüsüz bir dünya istiyorlarsa mücadele etmek zorundadırlar.
İşçi sınıfı olarak bilmeliyiz ki; lüks otomobillere binemeyip, zengin olamadığımız için kendimize kızmak yerine patronlar sınıfının haksızlığına “YETER” dediğimiz zaman bizim için her şey yeniden başlamış olacak.
Acılar ve Sevinçlere Dair
Tanıklıklar’dan 12 Eylül Karanlığı
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...