Sabırla, İnatla UİD-DER’le Yürümek!
Gebze’den bir metal işçisi

İşçi sınıfının şairlerinden Nâzım Hikmet ne güzel dillendirmiş,
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Hayatı, yaşamı ciddiye almayan değişir mi? Dönüştürür mü? Ya da kendileri ciddi olmayanlar sınıfını, mücadelesini ciddiye alır mı? Evet, sınıf kardeşlerim UİD-DER 2006 Haziranında sınıf mücadelesinin haklılığına inanmış ve bu uğurda alın teri döken öncüler tarafından kuruldu. Kurulduğu o günden bu güne kadar azimle, inat ve kararlılıkla işçi sınıfının içerisinde çalışıyor. Yaşamayı şakaya almayıp kapitalizmden kurtuluşun yolunu büyük bir ciddiyetle işçi sınıfının içerisinde, onunla soluk alıp vererek, ilmek ilmek işliyor.
Çünkü arkadaşlar “kahrolsun sömürü düzeni” demekle kapitalist sömürü düzeni kahrolmuyor, “yıkılması gerekir” demekle de yıkılmıyor. İşçi sınıfını iliklerine kadar sömüren bu sistem işçi sınıfının potansiyellerini hiç de öyle küçümsemiyor. Aksine bu düzenin sahibi patronlar sınıfı, işçi sınıfının bir araya geldiğinde neler yapabileceğini tarihsel olarak biliyorlar. Ve onun için işçi sınıfını bölerek, yapay ayrımlarla birleşmesini engellemek için var gücüyle çalışıyor. Hem ideolojik hem de psikolojik üstünlüğü sağlamak için her yola başvuruyor. Bu sömürü sisteminin bekası uğruna insanlığı ve doğayı mahvediyor.
Fabrikalarında binlerce, on binlerce, milyonlarca işçi çalıştıran patronlar var olabilmek ve gelişebilmek, büyümek, kârına kâr katmak için her türlü yolu denemekten çekinmez. Üretimin her anını planlı, disiplinli ve organize bir şekilde yürütmek zorundadırlar. Her şeye “profesyonelce” yaklaşırlar. Kendi çıkarlarını aksatacak şeyler karşısında gözleri hiçbir şeyi görmeden anında müdahale ederler. Bunlar, üretim dışındaki hususlarda da böyledirler. Siyaset, yasalar, politika, eğitim, doğa vb. Mesela çocuklarının hangi okulda, nerede okuyacağı, hangi dilleri öğreneceği vb. bellidir.
İşçi sınıfı olarak onlar kadar “şanslı” ve “fırsat” sahibi olmadığımız açık. Ama hayatın zorunlulukları kaçınılmaz biçimde bizi sınıf mücadelesine, mücadele tarihimize bağlıyor. Bu çok iyi oluyor. Çünkü tüm kötülüklerin anası olan kapitalizme son verecek yegâne sınıf, örgütlü işçi sınıfıdır ve onun büyük deneyimleridir. Kabul, bugün açısından işçi sınıfı genel olarak örgütsüz ve güçsüz. Ancak bilinmeli ki işçi sınıfının sınıfsız, sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesine inanan ve bu uğurda canla başla çalışanlar var, UİD-DER var. UİD-DER bize bir bakış açısı sunuyor. Neyi nasıl anladığın, nasıl yaptığın, işin kendisi kadar önemlidir. Demek ki kapitalist sömürü düzenini bazı açılardan bildiğini iddia etmek kendi başına yeterli değildir. Bilmek, anlamak, kavramak, uygulamak, sonuçları toplamak, bunları yeniden sınıfına döndürmek başka şeylerdir. Doğru örgütlenme olmaksızın kör bir labirentte, durmadan aynı çıkışsız usullerde boğulup gitmek işten bile değildir.
UİD-DER doğru bildiği yoldan sapmadan, rüzgârlarda eğilip bükülmeden, işçi sınıfının çıkarları doğrultusunda mücadeleyi büyütmeye çalışıyor. Sabırla, inatla işçi sınıfının gücüne olan güven yolunda devam ediyor. UİD-DER işçi sınıfı için pusula olmaya devam ediyor!
Son Eklenenler
- Elizabeth Gaskell’in Kuzey ve Güney adlı romanını okumaya başlamadan önce, kitabı okuduğunu düşündüğüm birçok mücadele arkadaşımın yorumlarını almak istedim. Biri önce dört bölümlük dizisini izlememi tavsiye etti, bir diğeri uzun bir özet gönderdi....
- 19 Marttan bu yana başta gençler olmak üzere protestolara katılanları polis şiddetiyle gözaltına alan, tutuklayan, tehdit eden rejimin saldırıları giderek artıyor. Saldırılar karşısında geri adım atmayan ve faşist baskılara itirazını dersleri boykot...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, başkent Londra’da hükümet binalarının bulunduğu Whitehall sokaklarına çıktı. Endonezya’da emekçiler, kabul edilen Silahlı Kuvvetler yasasını protesto etmek için sokaklara döküldü. Arjantin’de iktidara gelir gelmez...
- İşçi sınıfının yanında saf tutan, kalemini yoksulların, emekçilerin hayatını ve özlemlerini anlatmak için kullanan nice yazar, şair ve aydın geçmiştir dünyamızdan. 2 Nisan 1948’de yaşamdan koparılan Sabahattin Ali de bunlardan biriydi.
- Sevgili işçi kardeşlerim, İşçi Dayanışması’nın 202. sayısında ve UİD-DER web sitesinde yayınlanan “Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan” yazısını okudum ve sesli yorumunu defalarca dinledim. Bu yazı, sınıf bilinciyle hareket eden...
- Sevgili işçi kardeşlerim, işçi sınıfının büyüklerinden kulağımıza küpe olan bir söz vardır: “Ayağın taşa değse, kapitalizmden bil!” Sınıf bilinçli işçiler olarak, temas ettiğimiz her işçi kardeşimize bu sömürü düzeninin hepimize nasıl dokunduğunu...
- Yeşiline sevdalandım/ Mavisine…/ Gülen gözlerinden süzülen ışıltıya/ Bir şiir/ Bir şiir yolumuzu açar belki
- 29 Martta CHP’nin çağrısıyla Maltepe’de bir araya gelen 2 milyonu aşkın işçi, emekçi, öğrenci, emekli; faşist saldırılara, polis şiddetine, baskı ve yasaklara, adaletsizliğe karşı “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” diye haykırdı...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), “Meydanlarda verdiğimiz demokrasi mücadelesini işyerlerine de taşıyoruz!” şiarıyla 28 Martta örgütlü olduğu işyerlerinde yarım gün iş bıraktı. Sabah saatlerinde işçiler işyerlerinde DİSK’in ortak...
- KESK İstanbul Şubeler Platformu, 26 Mart sabahı ev baskınıyla gözaltına alınan ve savcılık ifadesi dahi alınmadan çıkarıldığı mahkemede tutuklanan Eğitim Sen İstanbul Üniversitesi işyeri temsilcisi Levent Dölek ve tüm tutukluların serbest...
- Geçtiğimiz günlerde acı bir kaybım oldu. Acımı sizinle de paylaşmak istedim. 22 yaşında, daha hayatının baharında olan kuzenim intihar etti. “Ne derdi vardı, annesi babası her dediğini yapıyordu” dedi kimileri. Kimisi “kız meselesidir” dedi.
- Rejimin 19 Mart saldırısının ardından Türkiye genelinde başlayan protesto gösterileri devam ediyor. Beklemediği bir halk tepkisiyle karşılaşan rejim, gösterilerin daha da büyümesini engellemek ve bastırmak için her türlü baskı ve korkutma aracını...
- Sevgili işçi kardeşlerim, “Birlik olmak”, ezilenler için çok şey ifade eder. İşçi sınıfımıza yol gösteren önderlerimizin, büyüklerimizin öğütleri bize birlik olmadan güçlü olamayacağımızı hatırlatır.