Şimdi Ne Yapmalı?
Avcılar’dan bir İşçi Dayanışması okuru
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Marmara fayı yakınındaki bölgelerde riskli evlerde milyonlarca insan oturuyor. Bu insanların çok büyük bir kısmının güvenilir bölgelere taşınacak ne paraları ne de imkânları var. Milyonlarca emekçinin hayatı risk altında... Bu insanlar kendi canlarını kurtaracak kadar şansları olsa bile arkadaşlarını, sevdiklerini kaybetme riskiyle karşı karşıyalar. Hiç kimse “güvenli” evde oturduğu için risklerden tümüyle kurtulduğunu sanmasın. Depreme nerede ve ne zaman nasıl yakalanacağımız belli mi? Herkes güvende olmadıkça, aslında kimse güvende değildir.
Beklenen Marmara depremi olduğunda yıkılmayan evler de önemli ölçüde hasarlanacak, hatta oturulamayacak hale gelecek. Ya evleri yıkılanlar… Başlarını sokabilecekleri bir eve ne zaman kavuşacaklar? Ne yazık ki milyonlarca emekçinin bireysel çabalarıyla bu risklerden kaçınma şansı yoktur. Gerçekleşecek depremlerin doğrudan ya da dolaylı risklerini bireyler olarak yok edemeyiz. Bu nedenle çözümün toplumsal olması gerektiğini çok iyi anlamalıyız. Toplumsal bir çözüm için de sorunun temeline inmek zorundayız. “Biz neden bu durumdayız?” “Nasıl bir düzen bizi bu risklerle yaşamak zorunda bıraktı?” sorularına yanıt vermeliyiz.
Meselenin temeli kapitalist sistemdir. Türkiye’de patronların sistemi ucuz işgücü, emlak rantı, devlet ihaleleri ve teşvikleri üzerine kurulu. Ucuz işgücü politikasının bizleri nasıl yoksullaştırdığı hepimizin malumudur. Emlak rantı ise bizleri çarpık kentleşmeye ve riskli konutlarda yaşamaya mahkûm etti. Devlet ihaleleri ve teşvikleriyle yeni zenginler yaratıldığını da hepimiz biliyoruz. Bugünkü saray rejimi, Türkiye’de kapitalizmin şüphesiz ki en azgın, en arsız ve en pervasız siyasi temsilcisidir. Müteahhitler düzen partilerinin içine doluşurlar, siyasi bağlantılar kurarlar. Bu bağlantılar sayesinde arsalarına imar izinleri, teşvikler, ihaleler kaparlar. Bir imar planı değişikliğiyle ellerindeki arazinin değeri bir anda 10 kat belki 100 kat artar. 5 katlı bina yapılmasına izin verilen bir bölgede bir anda 24 katlı rezidansların yükseldiğini görmüyor muyuz? Çürük zeminlerin, çürük binaların nasıl devletten onay aldığını Maraş depreminde gördük. Nedenlerini de hepimiz biliyoruz. Türkiye’de ranta dayalı vurgunlar muazzamdır. Emlak rantlarının bir kısmı rüşvet veya yardım/bağış vb. olarak düzen partilerinin kasasına gider. Bu paralar düzen siyasetçilerinin ve partilerinin çok önemli bir finansman kaynağıdır. Demek ki karşı karşıya olduğumuz sorunun temeli hem ekonomik, hem de siyasidir. O halde emekçilerin canına kast eden bu ekonomik-siyasi sistemin ta kendisidir, yani kapitalizmdir...
Sağlıklı kentleşmeye ve güvenilir konutlara kavuşmak toplumsal bir mücadele gerektiriyor. Ucuz işgücü olmak, hayatlarımızı, geleceğimizi kaybetmek istemiyorsak işçi örgütlerinde birleşmek ve mücadele etmek zorundayız. Çürük binalarda ölmek istemiyorsak örgütlenmek ve mücadele etmek zorundayız. Deprem sonrasında kişisel olarak hayatta kalsak bile; evsiz kalmak istemiyorsak, yakınlarımızın ve başka insanların acısını yaşamak istemiyorsak; işçi örgütlerinde birleşmek zorundayız. Marmara depremi er ya da geç olacak. Hepimiz aklımızı başımıza toplamalı ve meseleye ciddiyetle yaklaşmalıyız. Kendimiz, ailelerimiz ve sevdiklerimiz için, yaşanabilir kentlere, sağlıklı ve güvenilir konutlara kavuşmak için, sosyalist işçi örgütlerinde birleşmekten ve mücadele etmekten başka yol yok. Yeterince zaman kaybettik. Artık yeter! Ölümden öte köy yok. O halde örgütlü bir işçi olmaktan uzak olmanın bahanesi de yok! Hayatlarımız kararmadan bu toplumsal mücadeleye omuz verelim. Ahlaki ve vicdani sorumluluğumuzun gereğini yerine getirelim.
Son Eklenenler
- Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.
- Özellikle işçi sınıfının genel örgütlülük ve bilinç düzeyinin gerilediği, siyasi iktidarın her türlü kanunsuzluğu yapan patronların arkasında durduğu günümüzde, Eti Krom patronunun tutumu patronların ortak tutumu haline gelmiştir. İktidarın gücünü...
- UİD-DER Web TV, filmleriyle işçi sınıfını anlatan Ken Loach’u Türkiyeli işçilere anlatmak üzere “İşçi Sınıfının Yönetmeni Ken Loach: HANGİ TARAFTASINIZ?” adlı mini bir belgesel hazırladı. İşçi sınıfının bu büyük yönetmenini anlatan belgeselimizi...
- Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Purmo Group'ta grev, 66. gününde kazanımla sonuçlandı. Elazığ’ın Alacakaya ilçesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de, düşük ücretlere ve hak gasplarına karşı 1 Temmuzda iş bırakma eylemi başlatan maden...
- Sabahtan akşama kadar televizyon izlesek, kanal kanal gezip tartışma programlarına, dizi ve filmlere baksak hiçbirinde işçilere ve sorunlarına dair gerçekleri göremeyiz. Yüksek tirajlı gazetelerde, çok tıklanan haber sitelerinde işçilerin...
- Trafikte, toplu taşımada, market alışverişinde, hastane kuyruğunda, hatta yolda yürürken bile birbiriyle tartışan veya kavga eden insanlara şahit oluyoruz. Hatta bizler de kimi zaman bu tartışmaların bir parçası oluyoruz. Peki bu gerginlik nedensiz...
- Yaz aylarında havaların bir anda ısınmasıyla birlikte işyerleri adeta fırın gibi oldu. Gün içerisinde işçilerin sırtındaki ter birkaç kez kuruyor. İşte bu koşullarda her şeye rağmen Ramazan ve Kurban Bayramı tatilleri biz işçiler için bir can simidi...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1,5 yıl geçti. On bir kenti etkileyen depremlerde enkaz altında kalan on binlerce insanın ve yakınlarının feryatları günlerce dinmedi. Enkazdan sağ kurtarılabilecek binlerce insan, arama kurtarma çalışmalarının...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan ve Özçelik-İş Sendikasının örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziranda greve çıkmışlardı. UİD-DER’li işçiler olarak bizler de...
- Srebrenitsa’da, 1995 Temmuzunda, 8 bini aşkın Boşnak, Sırp egemenleri tarafından katledildi. Geçmişten günümüze emperyalistlerin kışkırttığı tüm savaşlara baktığımızda ölenlerin, acı çekenlerin, yasa boğulanların emekçiler olduğunu, savaştan siyasi...
Düşün
Okyanusları, denizleri, dereleri, nehirleri
Düşle
Parmaklıkların ötesindeki sonsuz dünyayı
Düşün
...- 43 gündür direnen Sumitomo işçilerinin grevi kazanımla sonuçlandı. Adana’da PTT bünyesinde çalışan taşeron işçiler iş baskısı ve kötü çalışma koşullarına karşı 9 Temmuzda iş bıraktı. İşçilerin eylemi ikinci gününde kazanımla sona erdi. Manisa’da...
- TÜİK Haziran 2022 itibariyle enflasyon sepetine hangi ürünleri koyduğunu ve bu ürünlerin fiyatını ne olarak kabul ettiğini açıklamayı bıraktı. İki yıldır TÜİK’in açıkladığı enflasyonu neye göre hesapladığını bilmiyoruz. Yani sepet iki yıldır kayıp!...