Sözleşmeli İşçiliğin Getirdiği Zorluklar
Kıraç’tan sözleşmeli bir işçi
Son yıllarda yaygın bir hale gelen sözleşmeli işçilik devlet eliyle de resmi bir kılıfa uydurulmuş durumda. Patronlar kendi çıkarları için sözleşmeli işçi çalıştırıyorlar. Böylece işçi üzerinde fazla bir sorumluluk da almamış oluyorlar. İşin niteliğine bakmaksızın tüm sektörlerde bunu uygulamaktalar. İş, sürekliliği olan iş olmasına rağmen işçiler belli sürelerle işe alınıyor. Sözleşme süreleri bir aydan on bir aya kadar uzamaktadır.
8 saat çalışıldığı, ücretlerin düzenli ödendiği, çalışma koşullarının düzgün sayılabileceği bir iş bulmanın lüks olduğu günümüzde, iş buldum sevincini yaşayamadan sözleşmeli işçilik engeline takılıyorsun. İşe başladığın ilk günden çile de başlıyor. Bize söylenen şey, “arkadaşlar sizleri bu süre için alıyoruz, fakat o süre geldiğinde işimize ve sizin performansınıza bağlı olarak değerlendirme yapacağız, hayırlı olsun” oluyor. Performans kelimesine takılıp kalan işçi, enerjisini, becerisini, gayretini bu iş için sonuna kadar kullanmaktadır. Tek isteği vardır bu işte kalmak, onun için de gereğinden fazlasını yapmaya hazırdır.
Kendisinden önce işe giren sözleşmeli işçiler vardır. Kimisinin süresi uzatılmış, kimisininki bitmeye yaklaşmış ama kendi durumunun ne olacağına dair hiçbir şey bilmiyor. Bunları yaşayan sözleşmeli işçilerin kafası karıştıkça karışır ve çalışmak her gün eziyete döner onlar için. Hastalansa da işe gelir, rapor almaz. Hangi işe verirlerse versinler sorgusuz sualsiz o işe gider ve yapar. Kimseyle tartışamaz, itiraz edemez, karşısındaki kendisi gibi bir işçi olsa da. Bir kere sözleşmenin bitiş tarihi aklından bir an olsun çıkmaz.
Eski bir işçiyle bir araya gelen sözleşmeli işçinin tek gündemi vardır, o da “kalır mıyım sence, gönderirler mi bizi” sorusuna yanıt aramaktır. Diğer işçinin söyleyebildiği tek şey “inşallah kalırsın” olur ve konuşulanlar bunlarla kalır.
Bir de bunların yanı sıra çıkış haberleri gelir ve sözleşmesi dolan işçiler işten atılmaya başlar. Sözleşmesi devam eden işçinin durumu tam bir kâbusa döner, ne gecesi kalır ne gündüzü. Acaba ben de gider miyim, gönderirler mi bizi diye…
Bir anne düşünün, sözleşmeli bir işçi ve o işte çalışmak istiyor. İçinde bulunduğu durum onu öyle bir üzüyor ki, küçük bir çocuktan medet umuyor: “Kızım benim için dua eder misin işten çıkarmasınlar diye, çocukların duası kabul olur!”
Bir taraftan işçi alan patron, diğer taraftan süresi dolanları apar topar, hiç habersiz kapı önüne koyar. “Süreniz doldu, işinize son verildi, biz size başta söyledik, yapacak bir şey yok, eğer iş olursa biz sizi ararız.” Peki, patronlar bu pervasız saldırıyı neye güvenip gerçekleştirebiliyorlar? Nereden alıyorlar bu cesareti? Öncelikle işçilerin sınıfsal bir kimlikten yoksun oluşundan, örgütsüzlüklerinden. İkincisi, güya “milletin devleti” olan sermaye devletinin yasalarının işçilerin çıkarlarını güvence altına almamasından.
Bu saldırılara dur demek için, tüm işçiler sözleşmeli, sözleşmesiz, sendikalı, “memur” vb. ayrımı olmaksızın örgütlenip mücadele etmelidir.
Sağlıkta Dönüşüm Neyi Dönüştürüyor?
701 TL, Bozdur Bozdur Harca!
Son Eklenenler
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...