UİD-DER Yürüyor, Mücadele Büyüyor!
Esenler’den UİD-DER üyesi bir lise öğrencisi
Ben UİD-DER kurulduğundan beri UİD-DER’e gidip gelen 17 yaşında bir öğrenciyim. UİD-DER kurulduğundan bu yana ağır ama sağlam adımlar atarak yürüyor. Tiyatrodan şiire, şiirden müziğe, müzikten resme, resimden sinema filmlerine, filmlerden bağlama-gitar kurslarına, bizim yaşadığımız düzenden dolayı aç kalan yanımızı, sosyal yaşantımızı doyuruyor. İnsan toplumsal bir varlık ve soysal aktivitelerde bulunması gereklidir. UİD-DER hem bunu sağlıyor hem de bizi bilinçlendiriyor. Yaptığı seminerlerle, işçi öz eğitim toplantılarıyla, şiir-müzik dinletileriyle, şenliklerle tarihimizi öğretiyor, gerçek tarihimizi. Yapılan saldırılara karşı ne yapılması gerektiğini, yaşadığımız çürümüş kokuşmuş düzeni kaldırıp yerine ne gibi bir düzen kurabileceğimizi öğretiyor. Gerçek bir eğitim ve öğretim veriyor. Bize sen Kürtsün, sen Türksün, sen Alevisin, sen Sünnisin, sen Çerkezsin, sen Lazsın demiyor. Bunları bizi bölmek isteyen patronlar yapıyor. Medyasıyla, eğitim sistemiyle, devletiyle, özel timleriyle, polisiyle, askeriyle patronlar düzeni bu bölme işini yapıyor.
Yaşadığımız sistemin çürümüş, kokuşmuş, insanlar için bir sistem değil kâr üzerine kurulu bir sistem olduğunu, değişmesi gerektiğini biliyorum. Dernekteki çalışmalarımızın kendisi bile, “babana bile güven olmaz” sözünü çürütüyor. Derneğimize gelenlere sonsuz güvenim var, eminim onların da bana güveni sonsuzdur. Bizi sorumluluk sahibi, kolektif, paylaşımcı, toplumsal, dürüst ve güvenilir yapıyor. UİD-DER kişiliğimin oturmasında bana yardımcı oluyor. UİD-DER sayesinde gerçekleri kavrıyorum. Bunları, bilmeyenlere, yaşadığız sistemin içinde debelenip duran ve her debelendiğinde daha da derine batanlara anlatmamız, öğretmemiz gerekiyor. Bunu UİD-DER’e karşı borç biliyorum.
Hani büyüklerimiz derler ya gençlik dönemi tozpembedir, bir bakıma öyledir ama tam olarak da öyle değildir. Gençlik dönemi, eğer yardım edilmezse, aslında büyük olmayan ama bu dönemde gözümüzde büyüttüğümüz sorunların çözülemediği zor bir dönemdir. Gençler ya bu sorunları kafaya takıyor ve tek başına bu sorunları çözemiyor, intihar bile edebiliyor ya da hiçbir şeyle ilgilenmiyor, kafaya takmıyor, “böyle gelmiş böyle gider” diyorlar. Ben buradan bu yazıyı okuyan bütün dostlarıma sesleniyorum, yaşadığımız düzen yaşanası bir düzen değil ve bunu değiştirmek UİD-DER’e gelerek, bir araya gelerek, örgütlenerek, tek yumruk olarak mümkün. Bıçak kemiğe dayandı, kemiği de zorluyor kesmeye çalışıyor. Birleşelim ve bu bıçağı yok edelim. Yaşanası, insancıl, eşit ve özgür bir düzen kuralım!
Son Eklenenler
- Manisa Akhisar Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan ABP fabrikasında ve İzmir Çiğli Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan KLAS Isıtma Soğutma Klima Sistemleri (KLS Klima) fabrikasında Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlenen işçiler, patronun...
- Kocaeli/Çayırova’da üretim yapan Novares Otomotiv’de çalışan 180 işçi, Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 25 Haziranda greve çıktı. Petrol-İş Sendikası Gebze şubesinin örgütlü olduğu fabrikada Ocak ayında başlayan...
- Ben bir kamu kurumunun çözüm merkezinde çalışan bir kadın işçiyim. Çeşitli sorunlar dinleyip o sorunlara kurum adına çözüm bulmaya çalışıyorum. İnsanlar yeri geliyor öylesine arayıp kapatıyorlar, yeri geliyor alakasız konular için ya da çözüm...
- Güney Kore’de başkent Seul’un güneyindeki Hwaseong şehrinde bulunan bir lityum pil fabrikasında 24 Haziran sabah saatlerinde bir yangın çıktı. İlk belirlemelere göre 35 bin pilin bulunduğu bir depoda bir patlama sonucunda çıkan yangında 22 işçi...
- İktidarın öve öve bitiremediği şehir hastanelerinde işçiler düşük ücretler, kötü çalışma koşulları ve ücret gasplarıyla mücadele ediyor. 24 Haziranda İzmir Bayraklı Şehir Hastanesinde çalışan işçiler iş bırakarak düşük ücretlere ve kötü çalışma...
- Anadolu yoksullarının romancısı Yaşar Kemal, İnce Memed romanında “Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir” der. Bu durum sadece tek tek insanlar için değil toplumlar için de...
- Bir grup öğretmen olarak “kamuda tasarruf tedbirlerine” yani iktidarın yeni kemer sıkma politikasına dair düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Şunu baştan belirtelim: Eğitime dair sorunlar elbette kemeri sıkmadan önce de vardı ama kemer sıkma...
- 20 Haziranda Diyarbakır ve Mardin’de çıkan yangınlarda 14 kişi hayatını kaybetti, 78 kişi yaralandı. Çok sayıda hayvan ve geniş tarım alanları da yangın nedeniyle zarar gördü. Diyarbakır Veteriner Hekimler Odası 600’e yakın koyunun can verdiğini 214...
- Hatay’ın Payas ilçesinde Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziranda grev başladı. TİS sürecinde sendikanın yüzde 130 ücret zammı talebine karşılık işverenin...
- Çok erken kalkardı babam. Küçük bir radyosu vardı. Bizler onun uyandığını, dinlediği türkülerden anlardık. Bizler de uyanır, babamla birlikte çay içerdik. Kahvaltısını yaparken, derslerimizi sorar, mutlaka bir de hikâye anlatırdı bizlere: “Çocuklar...
- Çalışan annelerin aşırı çalışması, kötü çalışma koşulları ve fiziki yorgunluğu, bebeğin gelişimini daha anne karnındayken etkilemeye başlıyor. Doğum izinlerinin çok kısa olması işçi kadınları son ana kadar çalışmaya ve izni doğum sonrası kullanmaya...
- Tasarrufun kelime anlamını düşündüğümüzde akla ilk gelen israf etmemek oluyor. Tutumlu olmak, kaynakları akıllıca kullanmak gibi anlamları da içeriyor bu sözcük. Fakat gelin görün ki egemenlerin sözlüğünde anlamı çok başka… Onların sözlüğünde “...
- Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Savaşın, çatışmaların, ekolojik krizin, yoksulluğun, şiddetli gelecek kaygısının yarattığı göç ve mültecilik sorunu giderek derinleşiyor. Yüz milyonlarca emekçinin içine çekildiği bir kriz olarak yeni acılara...