Buradasınız
Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
Fabrikalarda, işyerlerinde şans ve bahis oyunları oynayarak “kolay yoldan para kazanma” hayaline kapılan işçilerin sayısı giderek artıyor. “Bahis oyunlarıyla çok para kazananların” hikâyeleri kulaktan kulağa yayılsa da etrafımızda böyle işçileri değil, bahis oyunları nedeniyle borç batağına girmiş, durumu daha da kötüleşmiş işçileri görüyoruz. Bu tuzağa düşüp de elindeki üç kuruştan olan, arabasını ya da evini satan, kredi çeken hatta eşiyle arası bozulup boşanma aşamasına gelen arkadaşlarımız var. Peki, bahis oyunlarının işçileri bataklığa sürüklediği örnekleriyle ortada olmasına rağmen nasıl oluyor da bu tuzağa düşenlerin sayısı her geçen gün artıyor?
Bahis oyunlarına yönelen işçilerin sayısının artmasıyla ekonominin kötüleşmesi arasında doğrudan bir bağ var. Hayat pahalılığı, enflasyon karşısında reel ücretlerin erimesi, ekonomik yıkımın faturasının emekçilere kesilmesi büyüyen yoksulluğu beraberinde getiriyor. Geçinebilmek, ihtiyaçlarını karşılayabilmek derdinde olan işçiler çalışarak kazandıkları para yetmeyince başka arayışlara girebiliyorlar. Örgütlenerek, mücadele ederek hakkını alma bilinci zayıf kaldığı için yaşanan sorunlardan kurtulmak adına bireysel çareler arıyorlar. Örneğin sendikalaşmak yerine iki iş yapmak, fabrikadaki koşulları değiştirmek için birleşmek yerine iş değiştirmek gibi… Ve yine böylesi dönemlerde şans oyunları, çeşitli bahis oyunları işçiler arasında yaygınlaşıyor.
Karşımızda muazzam paraların döndüğü dev bir sektör var: Bahis ve şans oyunları sektörü... Sadece spor bahislerinin 2023 yılındaki küresel piyasa değeri 700 milyar dolara ulaşmış durumda. Aynı yıl Türkiye’deki bahis oyunlarının yıllık gelirinin yaklaşık 6 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Yani ortada oldukça kârlı devasa bir pasta var ve bir avuç rantçı zengin bu pastayı aralarında bölüşüyor. Bahis tuzağına çekilen yüz milyonlarca emekçi ise kırıntılarla oyalanıp borç batağına sürükleniyor. Örneğin Türkiye’de 7 milyon kişinin şans ve bahis oyunları oynadığı belirtiliyor ki bunun büyük bölümünü işçi ve emekçiler oluşturuyor. İşçilerin ücretlerini yükseltmek için birlik olmasını, mücadele etmesini istemeyen patronların da işine geliyor bu durum. Örgütlenen, sendikalaşan işçiler işten atılıyor, mobbinge uğruyor, tehdit ediliyorlar. Ama bahis oynayan işçiler patronlar için sorun teşkil etmiyor! Bu işçilerin yuvası mı yıkılmış, arkadaşlarıyla, aileleriyle arası mı bozulmuş patronlar için hiçbir önemi yok. Yeter ki ses çıkarmadan çalışsınlar, düşük ücretlere ve kölece çalışma koşullarına boyun eğsinler!
Şans ve bahis oyunları sektörü teknolojinin gelişmesiyle birlikte muazzam boyutlarda büyüdü ve yaygınlaştı. Geçmişte ayda bir çekilişi yapılan Milli Piyango biletinden, haftada bir oynanan Spor Toto’dan günlük, saatlik hatta dakikalık oynanan çeşit çeşit bahis oyunlarına geçildi. Artık cep telefonlarına indirilen uygulamalarla çay ve yemek saatlerinde veya işe geliş-gidiş saatlerinde, yani her an ve her yerde envai türde bahis oyunları oynanabiliyor. 90 dakikalık bir spor karşılaşmasında atılacak gollerden kornerlere, taçlardan kırmızı kartlara kadar birçok olası durum bahis konusu yapılabiliyor. Eskiden kumarhanelerde görülen rulet, sembol eşleştirme gibi oyunlar veya kazı kazan, şans topu gibi oyunlar da yine cep telefonu üzerinden oynanıyor.
Oyun diyoruz ama aslında bunlar, oynayanları soymak üzere kurulmuş tuzaklardan, soygundan, dolandırıcılıktan başka bir şey değildir. Önce küçük bir para karşılığında misliyle para kazanılacağı algısı yaratılıyor. Mesela 50 lira karşılığında bir saat içinde bin lira kazanma vaat ediliyor. Çoğunlukla ufak paralarla bahse giriliyor. Bu ufak paraların hiçbir emek verilmeden sadece bir defalığına bile olsa birkaç katı kadar kazandırması oynayan kişilerin hevesini kabartıyor. Bir kez tuzağa düşüldükten sonra da gerisi geliyor. Yasal bir statüye kavuşan bahis şirketleri ağlarına daha fazla kişiyi düşürmek için geniş sponsorluk faaliyetleri de yürütüyorlar. Futbol takımlarına, sosyal medyadaki tartışma programlarına sponsor oluyorlar. Böylece “güvenilir” oldukları imajı çiziyorlar.
İşçinin emeğini çalan, sosyal yaşantısını yok eden, bıraktık bireysel kurtuluşu mümkün kılmayı, işçileri daha büyük bir yoksulluğun içine çeken bu soyguna kapılmamalıyız. Bilelim ki çalışma ve yaşam koşullarımızı iyileştirmenin, alım gücümüzü yükseltmenin “kolay yolu” yoktur. Tek yol birlik olmak, örgütlenmek ve mücadele etmektir. Evet bu yol zordur, emek ve sabır ister ama tek gerçek ve kalıcı yol budur.
Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
Son Eklenenler
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...