Buradasınız
Beynimizdeki Duvarları Yıkmak Demek Patronların Düzenini Yıkmak Demektir!
Beylikdüzü’nden bir kadın metal işçisi
Merhaba dostlar. Ben elektrik sayaçlarının anakartını üreten bir fabrikada çalışıyorum. Anakartın üzerindeki malzemeleri lehimliyoruz. İşe gireli bir buçuk ay oldu. Fabrikada 150 işçi çalışıyor. Üç bölümde üretim yapılıyor. Enjeksiyon bölümünde setüstü ocakların düğmeleri yapılıyor. Diğer iki bölümde elektrik sayaçlarının anakartı yapılıyor. Arçelik, Beko, Vikko gibi markalara üretim yapılıyor. Başka fabrikalardan farksız olarak burada da birçok şey yasak. Patronlar her yerde aynı, baskı ve zulümlerini biz işçilerden eksik etmiyorlar. İşe ilk girdiğimde işçiler “hoş geldin, hayırlı olsun” diyerek selam verdiler. Bir kaç gün sonra da kim yanıma gelse nasihat verip öyle gitmeye başladı. Nasihatleri ise “burada kimseye güvenme, daha yenisin, bir arkadaşın olsun başka da kimseyle içli dışlı olma, burada dedikodu çok” idi. İçimden “bunlar anlaşarak mı gelip aynı cümleleri söylüyorlar acaba” dedim. İşçiler aynı fabrikada akşama kadar, hatta gece yarılarına kadar birbirlerinin yüzüne bakıyorlar. Ailelerinden çok işçi arkadaşlarını gördükleri halde birbirlerine güvenmiyorlar. Bu güvensizliği patronun nasıl kullandığı ise kısa sürede ortaya çıktı.
Patron, fabrikada iki günden fazla süreli iş göremezlik raporlarının paralarını kesmeye başladı. İşçiler de rapor parası kesilmesin diye imza toplamaya başlamışlar, ama imza kâğıdı daha bizim bölüme gelmeden olay müdürün kulağına gitmiş. Müdür hemen bütün bölümlerdeki işçileri topladı. Suratının rengi kaçmış bir şekilde şunları söyledi: “Arkadaşlar aranızda ekmeğinizle oynamak isteyenler var. Kimse onlar hemen ortaya çıksın. İmza toplamaya öncülük edeni bulursak gözünün yaşına bakmayıp işine son vereceğiz. O küçücük beyinleriyle kendi kafalarına göre bir şeyler yapmaya kalkmışlar. Tabii aranızda akıllı arkadaşlarınız da var, hepinize söylemiyorum. Benim kimsenin rapor parasını vermek gibi bir zorunluluğum yok. Devlet ödemiyor, ben de ödemiyorum raporlu gününüzü. Yasa böyle, yasaya karşı mı geleyim? Bugüne kadar muhasebenin yanlışlığından dolayı ödenmiş. Şimdi raporlu gününüz kesilecek.” Bir işçi arkadaş “Yanlışlıkla ödenmiş demeyin, bizim kafamızı karıştırmayın. Benim kardeşimin işyerinde rapor parasını patron kesmiyor” diyerek cevap verdi.
Diğer bir işçi arkadaş “raporlu olduğumuz günü kesemezsiniz, boşuna mı rapor alıyoruz, insanız, hasta oluyoruz. Siz bizim bir veya iki günümüzü ödemekle zarar etmezsiniz, ama bizim bir gün bile kesintimiz bize zarar” dedi. Müdür ısrarlı bir şekilde “Bakın arkadaşlar, ben sizin gelmediğiniz gününüzü ödemem. Yasa bu” diye cevaplayınca aynı işçi arkadaş, “Bizi gece 12’ye kadar mesai bırakıyorsunuz, bu da yasal değil. Madem yasa dışına çıkmıyorsanız başka işyerlerinde fazla mesai en fazla saat 10’a kadar sürerken burada neden böyle?” diye sordu. Müdürün suratı biraz daha şekil değiştirmeye başladı. “Arkadaşlar benim sizleri belirli bir saat fazla çalıştırma hakkım var, hem her gün fazla mesai yapmıyoruz” dedi. Başka bir işçi de “evet fazla mesaileri azaltın, çok ağır geliyor” dedi. Müdür konuşan işçiye “eski olduğun için hatırlatırım, eskiden daha yoğun çalışıyorduk, o zaman sesin çıkmıyordu” diye çıkıştı.
Tartışma bu şekilde devam etti. İşçiler sorunlarını giderek daha yüksek sesle dile getirmeye başladılar. Kimisi yemeklerden şikâyet etti, kimisi rapor parası kesilmesin diye talepte bulundu. Müdür sadece yemek şikâyetini dikkate aldı ve diğer sorunları bir daha gündeme getirmemelerini söyledi: “Şimdi aklınızı başınıza toplayıp işinize sarılın. Bu fabrika daha ne kadar büyür diye kafa yoracağınıza böyle saçma sapan şeylerle uğraşıyorsunuz. Arkadaşlar hepiniz buradan ekmek yiyorsunuz. İleriye bakmamız gerek, burada kimsenin hakkı yenmez, şimdi işinizin başına.” Herkes işinin başına döndü. Ama kimse imza atmaktan pişman değildi. Bir daha olsa yine atarız diyenler oldu. Sonradan öğrendim ki, bu toplantı müdürün en edepli toplantısıymış. Önceki toplantılarda küfürlü konuşarak ağzına geleni sayıyormuş işçilere. Ama bu kez epey bir işçiden imza toplanmış olması onu korkutmuştu. Bana sürekli olarak kimseye güvenme diyen işçilere, birlik olup basit bir imza topladıklarında bile müdürün nasıl korktuğunu ve tavrını değiştirmek zorunda kaldığını anlattım.
Birbirimize güvenmeden patronlara karşı koyamayız. Taleplerimizi patronlara kabul ettirmemizin tek yolu birlikte hareket etmekten geçiyor. Birbirimize güveneceğiz ve sahipleneceğiz. Mücadele edip kazanamayacağımız hiçbir şeyin olmadığını düşünüyorum. Beynimizdeki önyargı duvarlarını yıkalım. Duvarları yıkmak patronların sömürü düzenini yıkmak demek. Onlar işçilerin en ufak birliğinden bile ölesiye korkuyorlar. İşçi sınıfının bütününün birliğini görünce o zaman da tarla faresi gibi kaçacak delik arayacaklar. Bu sömürü düzenini yıkacak olan işçi sınıfının nasırlı eli, onurlu yüreğidir.
Haklarımız İçin 1 Mayıs’a!
UİD-DER Yürüyor, Mücadele Büyüyor!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Tatili Bile Çok Görüyorlar Bize
- Dönme Dolap Gibiyiz
- Medyanın Gösterdikleri mi, Yaşadığımız Gerçekler mi?
- Duymadıysan Öğren, Unuttuysan Hatırla!
- Telefona Yansıyan Çaresizlik: Asıl Çözüm Nerede?
- Eğitimde Kemer Sıkılamaz
- İsraftan Tasarruf Edilir, Sağlıktan Değil!
- Patronlar Gençliğimize Göz Dikmiş Durumda
- Sınıf Sendikacısı Olmak
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Özel Okul Patronlarının Yalanlarına Cevabımızdır
- Metal ve Petrokimya Fabrikalarında Filistin Halkıyla Dayanışma Eylemleri
- Dağınıklığı Ancak Birleşik Mücadelemiz Aşabilir!
- Patronun Sözüne Güven Olur mu?
- Asgari Ücret, Emekli Maaşı ve Yalanlar
- Örgütlü Ol, Sendikana Sahip Çık
- Çamur At İzi Kalsın, Çalıştır İşten At Hakkı Kalsın!
- Her Fabrikada Ortak Sorunlarımıza Çözüm: Örgütlen!
- “Yanıyorsun Fuat Abi”
Son Eklenenler
- Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler 20 Haziranda greve başladı. Sakarya Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan İYİ-SEN üyesi taşeron işçilerinin ücret gaspına karşı 22...
- Bangladeş’te kamu sektöründe istihdam kotasına karşı öğrencilerin başlattığı protestolar büyüyerek devam ediyor. Kamu sektöründe kota sisteminin kaldırılmasını talep eden öğrenciler ve emekçiler kamuda işe alımda liyakata dayalı bir sistem...
- Merhaba, ben Elazığ’dan Ankara’ya gelmiş genç bir işçi ve uidder.org takipçisiyim. Bir Elazığlı olarak Eti Krom AŞ işçilerinin mücadelesi karşısında duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Ekonomik yıkım, işsizlik, barınma sorunu, artan siyasi baskılar, din, dil, ırk, cins ayrımcılığı, savaşlar, göç sorunu, toplumsal ilişkilerin yozlaşması, iklim krizinin getirdiği aşırı sıcaklar, yangınlar, seller… Dünyanın neresine gidersek gidelim...
- İşçi ve emekçi kardeşlerim, bu satırları yazarken bile gözlerim doluyor, boğazım düğümleniyor. Daha birkaç gün öncesi çalıştığım fabrikada korkunç bir iş kazası oldu. Aynı bölümde çalıştığım bir arkadaşım ne yazık ki enjeksiyon kalıbının mapasının...
- Bu düzende tüm gerçekler baş aşağı edilip çarpıtılıyor, adeta gözümüze perde iniyor. Gerçekler bir sis perdesinin arkasına itiliyor, biz de olanı göremez hale geliyoruz. Kapitalist sistemin yarattığı sorunlara karşı durabilmemiz ancak gözümüzdeki...
- Fabrikalarda, işyerlerinde şans ve bahis oyunları oynayarak “kolay yoldan para kazanma” hayaline kapılan işçilerin sayısı giderek artıyor. “Bahis oyunlarıyla çok para kazananların” hikâyeleri kulaktan kulağa yayılsa da etrafımızda böyle işçileri...
- Elazığ/Alacakaya’da bulunan ve Yıldırımlar Holding bünyesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de çalışan maden işçilerinin 1 Temmuzda başlattığı iş bırakma eylemi şirketle yapılan anlaşma üzerine 16 Temmuzda sonlandırıldı.
- 31 Mart seçimleri sonrası onlarca belediye “tasarruf tedbirleri”, “borcumuz çok”, “işçilerin maaşını ödeyemiyoruz”, “seçim öncesi işe alınan işçiler” gibi bahanelerle işten atma saldırısına başladı. Belediye işçileri bu saldırılara boyun eğmeyerek...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve emekli örgütlerinin çağrısıyla 16 Temmuzda Ankara, İstanbul, Eskişehir, Antalya, Bursa, Diyarbakır gibi büyükşehirler başta olmak üzere pek çok kentte eylemler yapıldı.
- İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan sağlık emekçisi Merve Kınar, geçtiğimiz günlerde erkek kardeşi tarafından defalarca bıçaklanarak vahşice katledildi. Bunun üzerine 16 Temmuz Salı günü hastanenin başhekimliği...
- İran’da 1979’dan beri hüküm süren zalim molla rejimi can almaya devam ediyor. Molla rejimi son olarak 45 yaşında bir kadına, Şerife Muhammedi’ye (Sharifeh Mohammadi) idam cezası verdi. Şerife’nin 10 sene önce yasal bir sendikaya üye olması, sendikal...
Bizler çeşitli fabrikalarda çalışan sendikalı kadın işçileriz. Çalıştığımız işyerlerinde birbirine benzeyen birçok sorunla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Bunlardan bir tanesi yıllık izinlerimiz. Bazı fabrikalarda işveren...