UİD-DER’li Bir İşçi
Pendik’ten bir işçi

Merhaba arkadaşlar. Özel sektörde çalışan bir işçiyim. İşyerindeki en önemli sorunlardan biri düzensiz çalışma şekli. Nöbet usulü çalışma şekli nedeniyle Pazar tatili, ya da bayram tatili gibi bir şey yok. Hafta tatili günü sürekli değişiyor. Düşününki birçok arkadaşınız ortak bir şeyler yapmak isterken siz o gün çalışıyorsunuz, sizin çalışmadığınız zamanda ise diğer arkadaşlarınız çalışıyor. Diğer bir sorun ise primlerin gerçek ücretler üzerinden değil asgari ücret üzerinden yatırılıyor oluşu.
Maalesef esnek çalışma ve işçinin kuşa çevrilen haklarının bile verilmemesi için yapılan dalavereler son derece yaygın. Bu nedenlerle iş akdimi feshederek haklarımı talep ettim. Patron, herhangi bir hakkımın olmadığını sadece içerde kalan ödemelerimin yapılabileceğini belirtti. Fakat hesabıma yatırılan maaş ile prime yansıyan miktar arasındaki fark bariz bir şekilde ortadaydı. “Eksik primlerimin yatırılmasını talep ediyorum” demem üzerine verdikleri cevap ne derece ikiyüzlü olduklarını, hırsızlığa nasıl kılıf bulduklarını, hangi meşrepten olduklarını çok iyi gösteriyordu. “Bizler şirket politikası gereği maaşları asgari ücret üzerinden yatırıyoruz” deyip kendilerini üste çıkarmaya çalıştılar. Hırsızlığı, hak yemeyi “şirket politikası” olarak tarif etmek hem bir pişkinlik hem de bir itiraftı aslında! Peki ya işçi politikası, hakkı, emeği ne olacaktı? Onlar dilediklerini istedikleri gibi yaparlar, işçiye gelince verilene, yapılana razı olması istenir. Şunu biliyorlardı; onca senedir şirkette kimse primlerin eksik yatırılmasına itiraz etmemiş, hakkını aramamıştı. Ne vermişlerse, işçiler “Allah razı olsun, buna da şükür” deyip kabul etmişlerdi. Fakat ben UİD-DER’li bir işçiyim. UİD-DER’li bir işçi yalnız değildir ve haklarını bilir. “Hak verilmez, alınır” diyenlerdendir.
Ödemelerin yapılmaması halinde SGK’ya bildirimde bulunacağımı ve üzerine de kendilerine ihtarname göndereceğimi söyledim. Kararlı olduğumu gören patron, alacaklarımın verileceğini söyledi ve eksik primlerimin ödenmesini kabul etti. Yaptıkları usulsüzlükleri, bizden çaldıklarını gizlemek için de arabulucuyu işin içine kattı. Arabulucuya gittik. Bir tarafta işçi diğer tarafta patron, onun muhasebecisi ve her iki tarafa da “eşit” mesafede yaklaşan avukat arabulucu vardı. Sorulan ilk soru şu oldu: “İlgili taraf iş sözleşmesini mücbir sebeplerden dolayı mı feshetmek istemektedir?” “Mücbir sebebi bilmem fakat SGK primlerim eksik yatırıldığından ve işyerinde bu olağan bir şey olarak görüldüğünden dolayı ayrılmak istiyorum” demem üzerine doğrudan mücbir sebebin ne olduğunu söyledi. Kısacası mücbir sebebin tarafların iradesi dışında ortaya çıkan, önceden öngörülmesi ve önlenmesi mümkün olmayan dışsal bir olay, deprem, sel gibi bir şey olduğunu öğrenmiş oldum. Normal koşullarda ortada açık bir şekilde duran hukuksuzluğa karşı durması ve onun üzerine gitmesi “beklenen” arabulucu; “belli bir miktar ödensin bu işi tatlıya bağlayalım” dedi. Dediğine göre o gün iyi günündeymiş ve birçoğunun arasını bulmuş! Zaten esas amacı da sorunları çözmek; iki tarafın da gönlünü hoş etmekmiş! Belli ki TOBB başkanının, arabuluculuğun neden zorunlu hale getirildiğine dair açıklamasından bihaberler ya da bizim nedenini bilmediğimizi sanıyorlar!
Yapılan hukuksuzluk ortadaydı ve ne yazık ki arabulucu alacağı para dışında pek de bir şeyi umursar görünmüyordu. Arabulucu iki tarafın anlaştığını, ortada herhangi bir hukuksuzluğun olmadığını imza altına alacaktı. Öyle ya onun işi hukuksuzluğun karşısında durmaktı! Patronun tek derdi benim herhangi bir şikâyetimde kendini sağlama almaktı. “Yanımda o kadar işçi çalıştı ve çalışıyor. İlk defa böyle bir şeyle karşılaştım” diyordu patron. Öyle ya onlar için işçinin makbul olanı hakkını bilmeyen ve aramayandır, yapılan hukuksuzluğa karşı sesini çıkarmayandır. Milyonların içinde yalnız olmadığımı biliyorum. Tek başına ne yaparım diye düşünmedim. Haklarımızı bilmek, korumak ve birlikteliği büyüterek gücümüze güç katmak için UİD-DER çatısı altında omuz omuza mücadeleye!
***
Son Eklenenler
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...