Buradasınız
“Bu İşler Boş İşler” mi?
Bir kamu emekçisi
Ben UİD-DER üyesi bir işçiyim. Dayanışma ve mücadele etmek bizler için olmazsa olmaz bir şey. Eğer mücadele etmezsek, dayanışmazsak, sürü içindeki bir koyundan ne farkımız var? Bu vesileyle sizleri derneğimize çağırmak istiyorum. Mücadele etmek ve dayanışmayı büyütmek isteyen her işçiye derneğimiz hoş geldin diyecektir.
Son yıllarda yaşanan küresel kriz derneğimiz üyesi birçok işçi kardeşimi de işsiz bıraktı. İşsizlik o kadar yaygın halde ki, derneğimizin faaliyetleri sırasında tanıştığımız, konuştuğumuz birçok işçi kardeşimizin de bu belâyla yüz yüze olduğunu görüyoruz. Patronlar biz işçileri işimizden ederken o kadar pervasız davranıyorlar ki, hiçbir hakkımızı vermeden kapıyı gösteriyorlar. Buna karşı kısmen de olsa örgütlü direniş sergileyen yerler de var. Kısmen örgütlü diyorum. Çünkü olması gereken örgütlü direnişin henüz çok gerilerindeyiz.
İşçilerin işten atmalara direndiği bir yer de, 68 işçinin işten atıldığı Esenyurt Belediyesidir. Esenyurt Belediyesi işçileri 26 Mart Cuma günü bildiri dağıtımı yaptılar ve Pazar günü yapacakları basın açıklamasına diğer işçi kardeşlerini de davet ettiler. İşçiler herkesi bu dağıtıma destek vermeye çağırmışlardı. Ben de Cuma günkü bildiri dağıtımına katılan işçilerden biriydim.
Ben öğleden sonra izinli olduğum için bu dağıtıma ancak öğleden sonra katılabilecektim. Derneğimiz üyesi arkadaşlardan bazıları ise işsiz olduğu için bu dağıtıma gün boyu katılacaklardı. Öğleden sonra Esenyurt Belediyesi önüne geldiğimde, işten atılan işçiler pankart açmışlardı ve soğuğa ve rüzgâra karşın orada idiler. Direnişin geldiği aşama hakkında bilgi almak için bir sürü soru sordum. Merak ettiğim sorular şunlardı: “İşten atılan bütün işçiler bu direniş yerinde nöbet tutuyor muydu? İşçi eşleri bu direniş yerinde işçilerle birlikte nöbet tutuyor muydu? Direnişçi işçiler diğer işçi komşularını ziyaret edip direnişlerini anlatıyor muydu? Bölgedeki fabrikalara ziyaretler yapılıyor muydu? Belediyede çalışan ve işten atılmamış diğer işçilerle birlikte toplantı yapıyorlar mıydı?” Bu tür bir sürü soru sorarak durumu kavramaya çalıştım.
Direnişteki işçilerle birlikte, saat 15’te, Kıraç’ta, mahalle pazarında dağıtım yapmak üzere dağıtım yerine gittik. Belediye-İş’in önlüklerini giydik ve pazarın girişinden başlayarak bildirileri dağıtmaya başladık. İşçi mahallesi olduğundan pazar oldukça kalabalıktı. Pazar yerinde ise kalabalığı kadınlar oluşturmaktaydı. Erkekler ya yaşlı idi ya da çocuktu. Buradan anlaşılmaktaydı ki, erkekler fabrikalarında ter döküyorlardı. Bildiriyi uzattığımızda almak için önce bir tereddüt yaşanıyordu. Belediyeden işçilerin atıldığını ve Pazar günü bu atılmaya karşı bir basın açıklaması yapacaklarını söylediğimizde tereddütler ortadan kalkıyor, ilgilenmeye başlıyorlardı. Bazıları sorular sormaya başlıyordu. Bu tereddüt sürecinin nedenini bu konuşmalar sırasında fark ettim. Bildiriyi alanlardan bazıları “Haa! Ben de marketlerin reklâmı zannetmiştim” dedi. Market reklâmı değil de kendileri gibi işçiler için bir bildiri olduğunu anladıklarında bir tereddüt kalmıyordu. Bildiriyi alanlardan bazıları “geleceğiz”; bazıları da “nasipse geliriz” diyorlardı.
Sadece pazara alışverişe gelenlere bildirileri vermedik, orada çeşitli mallar satan esnafa da bildirileri verip basın açıklamasına davet ettik. Çünkü işçi sınıfı sadece kendisini örgütlemez. O bütün toplumu yeni baştan örgütlemek zorundadır. Kendisinin yaşamına en yakın olan küçük esnafı da örgütlemek zorundadır. Biz de bu gerçekten hareketle esnafı da basın açıklamasına çağırmak istiyorduk.
Nevrimin döndüğü an ise bir esnafın söylediği bir söz idi. “Abi! Bu işler, boş işler”. Benim yaptığım ve inandığım işe birisi boş iş diyordu. Okkalı bir cevabı hak etmişti. Fakat cevap onu da düşündürmeliydi. Bu yüzden sinirime hâkim olup kararlı bir şekilde cevap vermeliydim. Bu esnafa döndüm. Sesimi de biraz yükselttim. Ama bağırmadım. “Ne demek boş iş! Ben yarın işten atılırsam bana bu sattığın domatesleri bedava verecek misin? Ben ve benim gibi işçiler işsiz kaldığında sen bu domatesleri kime satacaksın?” Densizlik yaptığının farkına varan esnaf, biraz kızararak, “kusura bakma abi!” dedi.
Evet! İşçi kardeşlerim! Henüz bu direnişlerden ciddi kazanımlar elde edemiyoruz ve ettiğimizde de farkına varamıyoruz. Örneğin Tekel işçilerinin direnişi 4/C’nin değişmesini sağlamamış mıydı? Direnişlere boş işler diyebilenlerin olması onların suçu değil biz işçilerin suçudur. Örgütlerimizi güçlendiremediğimiz sürece bu tür konuşanlar olacaklardır. Tekrar bu vesileyle işçi örgütlerinden uzak duran işçi kardeşlerimize örgütlerine sahip çıkmaları gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Tabii ki, UİD-DER’li bir işçi olarak onları derneğimize davet ediyorum.
Yaşasın İşçi Dayanışması!
Yaşasın Örgütlü İşçi Mücadelesi!
Özgür Bir Gün!
- Oryantal Tütün Grevcilerinin Anlattıkları
- Manisa’da Mercan Makina’da Direniş Başladı
- Tütün ve Maden İşçileri Aileleriyle Grevde, Eylemde!
- Tütün, Tekstil, Maden İşçileri Mücadeleye Devam Ediyor
- İzmir’de Sunel Tütün İşçileri Greve Çıktı
- Temel Conta İşçilerinin Grevi Devam Ediyor
- Urfa’dan Trabzon’a, İnşaattan Enerjiye İşçiler Mücadele Ediyor
- Chinatool ve Green Transfo Grevlerinde Anlaşma Sağlandı
- Antep’te Tekstil İşçilerinin Düşük Zamlara Karşı Mücadelesi Sürüyor
- Chinatool Otomotiv İşçileri Greve Çıktı
- Antep’te Tekstil İşçileri Düşük Zamlara Karşı Mücadele Ediyor
- Kaynak Tekniği İşçileri Grevde
- Yolbulan Metal İşçileri Eylemlerine Devam Ediyor
- GE Grid Solutions Grevinde Anlaşma Sağlandı
- Schneider Elektrik’te Anlaşma Sağlandı
- Genel-İş Üyesi İZBB İşçileri İş Bıraktı
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Direnişçi Polonez İşçileri: “Direne Direne Kazandık!”
- Polonez Direnişçisi: “Biz Başardık, Şimdi Hep Birlikte Başaralım!”
- Betek Boya’da İşten Atma Saldırısı
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...