Arçelik Neyin Reklamını Yapıyor?
Pendik’ten UİD-DER’li bir işçi
Geçenlerde Arçelik’in bir reklamını izledim. Reklamda şu cümlelere yer veriliyor: “Arçelik’te biz işimizi 60 yıldır aşkla yapıyor, yenilikleri aşkla tasarlıyoruz, ilk günden beri buna inanarak çalışıyoruz. Ne yaparsanız yapın aşkla yapın.”
Yukarıda söylenenlerden çok doğru bir şey var aslında. İşini aşkla yapan binlerce Arçelik işçisi fabrikalarında yıllarca emek vererek, alın teri dökerek muazzam ürünler ortaya çıkarıyorlar. Ne var ki bu ürünleri üreten işçiler, bunca yıldır patronun ve maşası Türk Metal çetesinin baskı ve tehditleriyle çalışmak zorunda kaldılar. En ufak bir ses çıkaranı bile işten attılar. Yıllardır baskı altında çalışan binlerce metal işçisi gangster çeteye karşı ayağa kalktı. İşçilerin mücadeleye geçtiği işyerlerinden biri de Arçelik’ti. Metal sektörü ağır işkoluna girmesine rağmen, uzun yıllardır çalışan işçilerin bile maaşları 2 bin lirayı geçmiyor. İşçilerin çoğunun ücreti ise 1200 lira civarında. Oysa reklamlarda bunlardan bahsetmiyorlar. Bahsetmelerini de beklemiyoruz zaten. Fakat bu ürünleri üreten işçiler TM çetesini istemedikleri için, kendi temsilcilerini kendileri seçmek istedikleri için cezalandırıldılar. Arçelik yönetimi, MESS ve TM çetesi el ele verip işçilerin sendikal özgürlüklerini tanımayarak ve haklı taleplerini yok sayarak, 160 işçiyi işten atarak işlerini “aşkla” yaptılar.
Soruyoruz Arçelik yönetimine, bir dünya şirketine yakışan nedir acaba? İşçilerin haklarını yok saymak mıdır? Talepleri kabul edilsin diye mücadele eden işçileri baskıyla fabrikalarında üretim yapamaz hale getirmek midir? Eylem yapan işçileri suçlu yerine koyup üstelik iftardan hemen önce polis zoruyla yaka paça yerlerde sürükleyerek dışarıya atmak mıdır? İşini aşkla yapmak bu mudur? Galiba evet, zaten başka türlü nasıl devasa bir şirket olunur! İşçilerin sömürülmesine bunlar “aşkla” iş yapmak diyorlar. 60 yıldır Arçelik’i dünya markası yapan işçilerin payına, haklarını aradıkları için yıllardır emek verdikleri fabrikalarından yaka paça atılmak düşüyor. İşsizlik, güvencesiz çalışmak, düşük ücretler ve yasal haklarından bile mahrum olarak çalışmak düşüyor.
Reklamlarında çok söyledikleri bir şey daha vardı: “Arçelik demek yenilik demek!” Kesinlikle doğru. Arçelik’te bir yenilik ve temizlik yapılması gerekiyordu. İşçiler o yeniliği çeteyi başlarından defetmekle yaptılar. İşçiler, bir araya gelip örgütlü hareket ettiklerinde, gücün işçi sınıfında olduğunu gördüler. Mücadeleye kalkışan her işçi artık eskisi gibi olmayıp, işçi kardeşleriyle birlikte sesini yükselterek yeni mücadelelerin kapılarını aralamış oldular.
Bizce de ne yaparsak yapalım aşkla yapalım. Ama patronların şaşaalı reklamlarında anlatılan sahte “aşklar” gibi değil. İşçi sınıfının neferleri olarak mücadelemizi büyütmek için işimizi aşkla yapacağız. İşçilerin örgütlenip sınıf düşmanlarına karşı mücadele verebilmesi için, sınıf bilinciyle donanması gerekmektedir. Biz işçiler olarak buna talibiz. Mücadeleye atıldığımız ilk günden beri, sınıfımıza güvenerek ve inanarak azimle çalışıyoruz. Her yerde işçilerin örgütlülüğünü yaratmak için büyük bir aşkla çalışmaya devam edeceğiz.
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...